Efsane gazeteci Erdoğan Sevgin’den “Bir gazeteci bir yazıyı nasıl yazar dersi.. İşte size, ERDOĞAN SEVGİN’le “DURUM – YORUM”.. YAZI EMEKÇİLİĞİ YORUCU İŞTİR…

ERDOĞAN SEVGİN’le “DURUM – YORUM”

YAZI EMEKÇİLİĞİ YORUCU İŞTİR…
(02 Ağustos 2019 Cuma): Sözcü’de Necati Doğru, dün çok önemli bir tesbitte bulundu: “Yazı emekçiliği zordur” dedi.
Doğrudur. İster bir gazetede, dergide yaz, ister face’de beyaz cama yaz, fark etmez…
O bir A-4’lük yazı için icabında 24 saatini harcarsın. Yazı yazmak yorar insanı.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Ben, bugün bize, o bir sayfalık yazı için neler çektiğimi anlatacağım.
Sizinle özelimi paylaşacağım.
Sabah 06 gibi kalkarım. 08’de kahvaltıya otururum. O iki saatlik boşlukta durmadan ne yazacağımı, ya da nasıl yazacağımı düşünürüm.
Bu arada gazetem gelir. Baştan sona satır satır okurum…
Sonra geçerim bilgisayarın başına. Belli başlı haber sitelerini şöyle bir tararım. Face’e girerim. Biraz da orada oyalanırım.
Eğer kafamda yazacağım bir konu yoksa “Bugün ne yazsam acaba?” diye düşünmeye başlarım.
Konuyu yakaladım mı, kafamda yazıyı yazmaya başlarım
Her şey yerli yerine oturunca da, geçerim bilgisayarın başına.
Yazı yazma sürem taş çatlasa 40 dakikadır. Zamanımın büyük bölümü hataları düzeltmekle geçer. Çok hatalı yazarım. Bir hata olmasın diye yazımı iki kez okurum.
Bugün bakmayın erkenci olduğuma, genelde 16.00 gibi yazımı geçerim…
Diyeceksinizi ki “16.00’den sonra rahatlıyorsunuz, değil mi?”
Ne gezer… Asıl sıkıntı bu saatte başlar.
Yazım okundu mu? Kaç kişi okudu? Takipteyimdir.
Eğer çok kişi okumuşsa yazımı, dünyalar benim olur.
Tam tersi, okunmamışsa, karalar bağlarım.
Nerede hata yaptım diye kara kara düşünürüm. Suçu okurda değil, kendimde ararım…
İşte, böylesine emek var bu yazıda.
Bu yazı var ya, bu yazı; emeklilik hayatımda can kurtaranım oldu.
Vaktimin büyük zamanını alıyor, beni oyalıyor.
Yazı yazmasaydım ne olacaktı. Sabahtan itibaren “Yan gel, yat Osman!” Ölmeden mezara girecektik.
Takipçilerin kusura bakmasın. Onlara buradan küçük bir sitem göndereceğim.
Sayfamın 1100 takipçisi var. Yazımı okuyanların oranı taş çatlasa 100. 1000 takipçim bakmıyor bile yazıma. Suçu yine kendimde arıyorum “Yanlış adam seçmişsin… Yazı okumayı sevmeyenleri sayfana doldurmuşsun” diyorum.
Yarın Cumartesi. İzin günüm. Yazı yok. “Pazar buluşuruz” diyemiyorum. “Kısmet” diyorum.
Hoşça kalın… Kendinize iyi bakın…

ERDOĞAN SEVGİN

Erdoğan Sevgin