Tersane-i Amire de gemi indirme merasimi.. (Tersane-i Amire Haliç Tersanesi’dir )

Tersane-i Amire de gemi indirme merasimi..

Tersane-i Amire Osmanlı tarihi boyunca önemli hizmetler verdi.

 

Tersane-i Amire beş ay gibi kısa bir sürede tamamen yok olan Osmanlı donanmasının yerine 150’den fazla kadırga inşa ederek 1572 yılında denize indirmeyi başardı.

Tersane-i Amire Osmanlı tarihi boyunca çok önemli hizmetler gördü. Bunlardan biri 1571 yılında İnebahtı’da Osmanlı donanmasının yakılmasının ardından yaşandı. Tersane-i Amire beş ay gibi kısa bir sürede tamamen yok olan Osmanlı donanmasının yerine 150’den fazla kadırga inşa ederek 1572 yılında denize indirmeyi başardı.

İstanbul’un kuruluşundan itibaren stratejik bir mevki olarak beliren Haliç, Bizans donanmasının inşası ve barındırılması için en uygun yerdi. Bizans’tan itibaren tersanenin merkezi olan Haliç, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra da Osmanlı tersanenin diğer adıyla Tersane-i Amire’nin merkezi oldu. 1455 yılında birkaç göz inşa kızağı ile faaliyete geçen Tersane-i Amire Yavuz Sultan Selim’in saltanat yıllarında önemli bir gelişme kaydetti Hasköy’e kadar genişledi ve gemi inşa edilen kapalı gözlerinin sayısı 100’ü buldu. Tersanedeki her bir göz arka arkaya iki kadırga alabilen ve aynı zamanda çeşitli depoların bulunduğu yapılardı. Bütün bu tesislerin merkezinde divanhane ( Kapudan Paşanın makamı) bulunurdu.

Tersane-i Amire’nin asıl gelişimi ise Kanuni Sultan Süleyman ve Sokullu Mehmet Paşa zamanında oldu. Yapılan yeni ilavelerle gemi inşa edilen gözlerin sayısı 200’ü geçti. Öyle ki Haliçteki inşa tezgahları, zamanla donanım ve malzeme depoları,havuzları,kışlaları,yelken dikim yerleri ile dünyanın sayılı büyük denizcilik merkezlerinden biri haline geldi. Tersane-i Amire’de yürütülen gemi inşa ve narım faaliyetleri dönemin batılı devletlerinin de sürekli takibi altındaydı. Galata ve Pera’daki Venedikliler casus olarak kullanılacak ve tersanedeki tüm gelişmeler İtalya’daki tersanelere aktarılacaktı.

1577 yılında Sokullu Mehmet Paşanın emri ile Tersane çevresi yüksek duvarlarla çevrildi. Altı kapının bulunduğu bu duvarların Galata’ya açılan kapısına Azaplar Kapısı, Kasımpaşa Deresi’ne açılan kapısına Kasımpaşa Kapısı, kara tarafına açılan kapılarına Nakkaşhane Kapısı, Zindan kapısı, Şahkulu Kapısı, Hasköy’e açılan kapısına da Hasköy Kapısı adı verilmiştir.
Tersane bölgesini Galata’dan ayıran ve bütün dünya tarafından Bagno adı verilen hapishane bulunmaktaydı. Burada tutulan mahkumlar donanmalardaki kadırgalarda kürekçi olarak kullanılıyordu. Yine burada Mimar Sinan tarafından inşa edilen büyük bir zift ambarı bulunmaktaydı. 1614 yılında Kaptan Paşa için tersaneye hakim bir yerde büyük bir saray inşa edilmişti. 1707 yılında ise Vezir Çorlulu Ali Paşa tarafından bir cami yaptırılmıştı.

Tersane-i Amire Osmanlı tarihi boyunca çok önemli hizmetler gördü. Bunlardan biri 1571 yılında İnebahtı’da Osmanlı donanmasının yakılmasının ardından yaşandı. Tersane-i Amire beş ay gibi kısa bir sürede tamamen yok olan Osmanlı donanmasının yerine 150’den fazla kadırga inşa ederek 1572 yılında denize indirmeyi başardı. Tersane-i Amire bir endüstri merkezi olmanın yanında aynı zamanda bir okul özelliği de göstermekteydi. Devletin diğer tersanelerindeki idareciler,mühendis ve teknikerler buradan yetişirdi.
18.yyın sonlarında büyük gemilerin bakım ve tamiri için kuru havuzlar inşa edildi. İlki III.Selim döneminde yapılan kuru havuzların sayısı daha sonraki dönemlerde yenilerinin de eklenmesiyle arttı. III.Selim döneminde tersanenin genişletilmesi amacıyla tersane bahçesinde yer alan Aynalıkavak Sarayı yıktırılarak yerine Taşkızak ve Ağaçkızak tesisleri kuruldu.

Sultan Abdülaziz döneminde 1870 yılında inşa edilen havuzla beraber büyük savaş gemileri inşa edilmeye başlanacaktır. Tarihlerde Tersane-i Amire’de Mesudiye (118 toplu), Selimiye (62 toplu), Tavus-u Bahrî (82 toplu), Aslan-ı Bahrî (76 toplu), Âsar-ı Nusret (76 toplu), Bahr-i Zafer (72 toplu), Mesken-i Zafer ( 50 toplu), Hüma-yı Zafer (50 toplu), Zafer-i Küş (26 toplu), Cengâver (26 toplu), Şüca-i Bahrî (26 toplu), Saika-i Bahar (26 toplu), Ateşfeşan (26 toplu), Selâhetnüma (26 toplu). Savaş gemileri inşa edilmişti.
II.Abdülhamid döneminde de tersaneye yeni bir havuz eklendi. Avrupa’dan bir yüzer havuz satın alınarak parçalar halinde tersanede monte edildi. Böylece 150 tona kadar küçük gemilerin tamiri bu yüzer havuzlarda yapılmaya başlandı.

Tersane-i Amire 1908 yılından itibaren bir daha eski parlak dönemlerinin uzağında kaldı. Cumhuriyet döneminde Tersane, Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi’ne bağlandı. 1952 yılında ise Denizcilik Bankası’na devredildi. Bu dönemde de yeni bazı havuzlar inşa edildi. 1960’lı yıllarda Deniz Kuvvetlerine 8 adet çıkarma gemisi inşa etti. Son senelerde ise tersanede yolcu gemileri, araba vapurları ve feribotlar inşa edildi.

Kasımpaşa Deresi ile Atatürk Köprüsü arasında bulunan 69 bin 810 metrekarelik bir alana yayılmış olan, 475 metre uzunluğunda bir rıhtımı bulunan tersane, 1984’te Ulaştırma Bakanlığı Türk Gemi Sanayii A.Ş.’ye bağlandı. 2005 yılından itibaren ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aktarılan Şehir Hatları Genel Müdürlüğü’nün 2010 yılında yine Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan İstanbul Şehir Hatları Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş,’ye dönüşmesiyle tersane de bu kuruluş bünyesine alındı.

www.DenizHaber.Com.tr