1970’li yıllarda hürriyet Haber Ajansı..

41 yıl önce

1970’li yıllarda gazeteler bugünün teknolojisinde hayli geriydi. Baskı, hazırlık, dağıtım, insan enerjisi ve özverisine bağlıydı.

O dönemde bilgisayar yerine daktilolar, haberlerin aktığı ispirtolu baskı yapan teleksler, bürolardan merkeze resim geçmek için kullanılan 10-15 kiloluk telefotolar, elle net ayarı yapılmaya çalışılan, film takılı fotoğraf makineleri, hazırlanan sayfaları matbaalara geçen telefakslar, kalem büyüklüğündeki kretuvar bıçakları ile pikaj işleminin yapıldığı sayfalar, yolarda gece gündüz dağıtım yapan, kelle-koltukta giden fedakar kamyon şoförleri, hala hafızalardadır. Ancak bugünle kıyaslanmayacak bu teknoloji geriliğine rağmen, gerçek gazeteciler hep bu imkansızlıklar içinde yetişti. Usta dediğimiz ağabeylerimiz, hep o dönemin insanları olarak anıldı.
O dönemin İzmir Büro şefi Ertuğrul Kale’nin arşivinden çıkardığı bir fotoğraf, bizleri 41 yıl öncesine götürdü.

Hürriyet Haber Ajansı Büro Şeflerinin Bursa’daki toplantısına ait bu tarihi resmin, dillendirilmesi gerekiyordu.

Hürriyet Haber Ajansı’nın (hha) yerleşmiş bir geleneği vardı. Daha doğrusu, yerleşmiş geleneklerden biri demek istiyoruz. Bu gelenek, Hürriyet Haber Ajansı büro şefleri ile, merkez yöneticilerinin 3 ayda bir, şartların uygun olduğu bir şehirde toplanmaları ile sürdürülüyordu.

Nitekim 1976 yılının peryodik toplantılarından birini, 15 Aralık günü Bursa’da yaptık.
Daha önce toplantılarda bizzat hazır bulunmaya itina eden Hürriyet Haber Ajansı Hürriyet Haber Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Demirkent, ani ve önemli bir iş sorunu nedeniyle Bursa’ya gelemedi. Bununla birlikte Bursa’da sadece Hürriyet Haber Ajansı kadrosu değil, Hürriyet’in üst düzey yöneticileri de hazır bulunmaktaydı. Örneğin Hürriyet Yazı İşlerinden Hakkı Öcal, Haber Müdürü Doğan Koloğlu, Yazı İşleri Müdürü Yalçın Kamacıoğlu Bursa’ya gelmişler, haber politikaları konusunda ne düşündüklerini, yazı işlerinin beklentilerini anlatmışlardı. Hürriyet Haber Ajansı Genel Müdürü Oktay Ekşi de, Yazı işleri Müdürü Yalçın Bingöl, İstanbul Bölge sorumlusu Cemil Özyıldırım ile birlikte bu toplantıdaydı.

Genel Müdür Oktay Ekşi konuşmasında, gazeteciliğin inceliklerini bir ders gibi şu örnekle anlattı. Ekşi şunları söyledi:

‘’Eğer İstanbul’da havalar güzelse, bütün Türkiye’de havaların güzel olduğunu sanırız. Veya bazı yerlerde havalar bozuk, kışın şiddetli geçtiğini düşünmeye de biliriz. Ama taşradaki siz arkadaşlarımız Türkiye’nin belli bir yerinde veya büyükçe bir bölümünde kışın şiddetli geçtiğini bildirirlerse, o zaman dünyanın sadece bizim içinde yaşadığımız yerden ibaret olmadığını fark eder, gazeteyi hazırlarken yanılgıdan kurtuluruz. Örneğin havaların çok iyi olduğunu, kışın ortasında titreyen okuyucuya söylemek gibi bir hata yapmayız. Bu nedenle bizim ışığımız sizler oluyorsunuz’’

Yalçın Kamacıoğlu ise konuşmasında, bölge sayfaların oturmuş olduğunu belirttikten sonra, ‘’Artık ikinci aşamaya geçmeli, bölge sayfalarında hamle yapmalıyız.Bunun için de dışarıdan küçük görülen, oysa bölgesinde önemli sayılan olayları, zamanında yakalayıp derinliğine işlemeliyiz’’ dedi.

Cemil Özyıldırım