“Uzun oldu, biliyorum pek çoğunuz okumayacak:) 2018 temennim:”

Ünlü gazeteci Yaşar Gürsoy yeni yıl temennisi için düşüncelerini açıklarken, giriş cümlesinde Türkiye’deki gazeteciler dahil herkeste bulunan “tam olarak okumama hastalığına” parmak bastı..

Yaşar Gürsoy’un mesajı şöyleydi:

uzun oldu, biliyorum pek çoğunuz okumayacak 🙂
Ama yazı kalır.

2018 temennim:

Yeni bir yıla girerken neden sevinir insan? Geride bıraktığı 365 günün çoğunluğunun kötü geçtiği için mi yoksa (kimileri için iyi geçtiğinden) daha da iyi beklentileri mi vardır?
Kendimi bildim bileli, (nedenini hala bilmiyorum) yılbaşı, şeker ve kurban bayramlarını, doğum günlerimi hiç sev(e)medim. Oysa; bir çoğumuzun ne de çok hoşuna gider.

Karamsarlık değil bu hissettiklerim. Üstelik az önce, sev(e)medim diye yazdığım özel günlerde her nasılsa kendi içimde sımsıcak olurum. Oysa ne de çok severdim bayramları. Bayram, mantar tabancası, çatapat, lunaparktı. Çocukluğumun yılbaşlarını ise hiç hatırlamıyorum; ne garip?

Bir gün, birkaç yıl öncesi yılbaşında nerede, kiminle, ya da kimlerle, nasıl yeni yıla girdim bunu düşünmüştüm. İlk önce her ne kadar 365 gün çook ama çok çabuk geçti diye düşünürken, birden o zaman diliminin ne denli uzun olduğunun farkına vardım. Dile kolay, 365 gün.

Geçen yıl, yeni yıla girdiğinizi büyük olasılıkla hatırlayabilir birçoğunuz. Ama filmi geri sarıp, birkaç yıl öncesindeki yeni bir yıla girişlerimizde birçoğumuz kiminle, nasıl, nerede girdiğimizi hatırlamakta güçlük çeker. (Bir düşünün bakalım?)

En akılda kalan yeni bir yıla giriş, ya gerçekten akılda kalan kötü bir anı, ya da gerçekten değeri ömür boyu unutulmayacak olanıdır. Mesela benim hiç aklımdan çıkmayan yeni bir yıla girişim 2013’ten 2014 ‘e olanıdır. Kalp krizi geçirmiş, o iki yılı birbirine bağlayan gece hastane odasında tavana bakıp yaşamı sorgulamıştım. Halbuki; o gece sevdiklerimle birlikte olacaktım…

Meslek icabı birçok yılbaşını da sevdiklerimden uzakta geçirdim. Anlayacağınız, çalıştım. İnsanlar canhıraş eğlenir, sevdiklerini kucaklarken ben ve ekip arkadaşlarım haber peşinde koştuk…

Sözü fazla da uzatmanın anlamı yok! Her yeni bir yıla girişin yaşlanmak değil, olgunlaşmak, hayata daha sıkı sarılmak olduğunu düşünüyorum uzun zamandır. İnsan neden bir yıl daha yaşlanırken, sevinir ki?

Ama her şeye rağmen iki yılı birleştiren o gün mutlaka sevdiklerinizle, yan yana, geçmişe sünger çekerek, yüreğinizi gönlünüzün iç cebine koyup, dolu-dolu gülümseyerek, mutluluk balonlarıyla gökyüzüne yükselip, gökkuşağı tadında yaşayın. Umudunuzu asla yitirmeyin!
Güzel günler getiren kuşlar mutlaka ama mutlaka omzunuza konacaktır!
Yeni Yılınız huzur ve sağlık getirsin…

Yaşar Gürsoy