Osman Hamdi Bey.. Halit Çelikbudak yazdı

Osman Hamdi Bey

24 Şubat Osman Hamdi Bey’in 109. ölüm yıldönümü…
30 Aralık 1842’de İstanbul’da doğan Osman Hamdi 24 Şubat 1910’da İstanbul’da vefat etmiş…
Cenazesi, vasiyeti üzerine İzmit-Gebze Eskihisar’daki evinin bahçesine gömülür… Ev daha sonra onarılarak ‘Osman Hamdi Bey Evi ve Müzesi’ olarak 29 Eylül 1987’de ziyarete açılmıştır. Türk resim sanatının en popüler isimlerinden biridir… Türkiye’de onun adını daha önce belki hiç duymayanlar vardı ama 2004’te ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ tablosunun 5 milyon lira gibi rekor bir fiyata satıldığından beri duymayan kalmadı sanırım…

* * * *

Osman Hamdi Bey Avrupa’da sanatseverlerin tanıdığı bir isim… Ben Almnya’da yaşıyorum… Berlin’i ziyaret edenler bilir… Berlin’in içinden geçen Spree Nehri üzerinde küçük bir Müzeler Adası var… Dünyaca ünlü  beş müzenin olduğu bu ada UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde… Müzelerden biri ‘Eski Ulusal Galeri’ isimli müze…  1876’da açılan bu müzede, Osman Hamdi Bey’e ait ‘Ab-ı Hayat Çeşmesi’ veya ‘Okuyan Arap’ adı verilen isimli tablosu var. Osman Hamdi Bey 1904’de yaptığı tabloyu müzenin kurucusu olan arkadaşı Wilhelm von Bode’ye bizzat hediye etmiş… İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana gün ışığına ilk kez çıkarılan tablo en son İstanbul’daki Alman Başkonsolosluğu’nda bir süre asılı durmuş… Bu nadide tablo bir süre önce de müzeye getirilmiş…

* * *

Diğer bir müze ise Pergamonmuseum yani Bergama Müzesi… Burada başta Bergama Zeus Sunağı olmak üzere Anadolu’dan götürülen çok sayıda eser var… Bu müzenin içindeki İslam Eserleri Bölümü’nde de Osman Hamdi Bey’in ‘Halı Tüccarları’ isimli bir tablosu asılı… Bu tablo da 1865-1945 arasında yaşayan Berlinli arkeolog Friedrich Sarre’nin koleksiyonundan… Sarre, İstanbul, Şam, Halep, İsfahan, Kahire, Musul, Semerkand, Buhara gibi doğunun en önemli yerlerini gezip Berlin’e yüz bine yakın irili ufaklı eser, eşya getirmiş… Osman Hamdi Bey’in tablosu da bunlardan biri… Her iki tablo da müzenin en kıymetli eserleri arasında…

* * * *

Osman Hamdi Bey’in babası İbrahim Ethem Bey, Osmanlının ilk maden mühendisi… Sultan II. Mahmut tarafından eğitim için 1830’da Fransa’ya gönderilen ilk dört öğrenciden biri… 1839 Maden Mühendisi olarak döner. Osman Hamdi Bey ikisi kız altı kardeşin en büyüğü…  Osman Hamdi Bey, 1860 yılında hukuk tahsili yapmak üzere Paris’e gönderilmiş, bir süre hukuk fakültesine devam ettikten sonra Paris’te Güzel Sanatlar Okulu’nda (Paris Ecole des Beaux Arts)resim derslerine, arkeoloji derslerine devam etmiş… Dönemin tanınmış ressamlarından Jean Léon Gérôme ve Gustave Boulanger’ın atölyelerinde çalışmış…

* * * *

1869’da İstanbul’a döndüğünde Saray’da çalışmaya başlar. Kadıköy’ün ilk belediye başkanlığına atanır… Osmanlı’da arkeolojinin, müzeciliğin kurucu babası… Sayda Kazısı’nda bulunan İskender Lahdi’nin bugünlere kalmasını sağlar…  İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni açar… Nemrut Dağı’ndaki kazıları yapar… Tarihi eserlerin Osmanlı topraklarından dışarı çıkarılmasını engelleyen Asar-ı Atika Nizamnamesi’ni 1884’de (Eski Eserler Yönetmeliği)  hazırlar… 1882’de, Sanayi-i Nefise Mektebi’ni (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) kurucusudur. Müze-i Hümayun ile ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğünü yürütür.

* * * *

Osman Hamdi Bey, efsanevi bir hayat hikayesine sahip… 2007’de Osman Hamdi’nin hayatını romanlaştıran yazar Emre Caner’in dediği gibi, Paris bulvarları, Bağdat çölleri, Viyana valsleri, Nemrut Dağı’nın zirvesi, Sayda’nın lahit odaları, savaşlar, aşklar, tablolar, müzeler… Hayatı boyunca resim yaptığı biliniyor ancak devlet işinden resim geri planda kalmış. Ama hayatının son on yılında, 1900 – 1910 arasında resme ağırlık verebiliyor. En önemli eserlerinin de bu döneme ait olduğu biliniyor.

* * * *

Günümüzde Osman Hamdi Bey geniş kitlelerce sadece bir ressam olarak tanınıyor sadece… Maalesef onun çok yönlülüğü ön plana çıkmıyor…  UNESCO Osman Hamdi Bey’in 100. ölüm yıl dönümü dolayısıyla 2010’da düzenlenen uluslararası anma etkinliklerine katılmıştı. Ama bu etkinlikler de onun çok yönlülüğünü ortaya çıkarmaya yetmedi galiba… Nasıl ki dünyada Leonardo Da Vinci sadece Mona Lisa’nın ressamı olarak tanınmıyor, çok yönlülüğü vurgulanıyorsa Osman Hamdi Bey için de aynı şey olmalı… Osman Hamdi Bey, Türkiye için rekor fiyatlara satılan ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ veya ‘Yeşil Camii Önü’ tablosuna sıkışıp kalmamalı…

Halit Çelikbudak