Bir güzel yazı daha.. Zafer Arapkirli’den… ACILARI TERAZİDE TARTMAK…

ACILARI TERAZİDE TARTMAK…

Malum 6-7 Eylül pogromunu hatırlattığım ve bir kez daha lanetlediğim iletilerimden birine, Twitter’da bazı vatandaşlar, şu mealde tepki verdi:

“Bunlar, bizim atalarımızın Balkanlar’da, Batı Trakya’da, Makedonya’da, Bulgaristan’da vb. gördükleri muamelenin yanında devede kulak kalır…”

Hödüğün ettiği lafa bakar mısın?

Bir kere, orada da burada da azınlık statüsündeki insanların acılarını “Benimki seninkinden büyük” diye karşılaştırmak kadar ayıp bir şey olamaz.

İkincisi, önemli olan kendine yapılanı kınamak kadar, “kendinden olanın” başkalarına yaptıklarını kınayabilmektir.

Ben, Batı Trakya göçmeni bir babanın oğlu ve oralardaki insanların (kısmen hala) neler çektiklerini çok iyi bilen biri olarak, bunu yapıyorum.

İskeçeli’nin, Gümülcineli’nin, Ohridli’nin, Şumnulu, Filibeli’nin, Kırcaalili’nin çektiğini, Kurtuluş (Tatavla)’lı, Aynalıçeşme, Yeniköy, Yeşilköy, Büyükada, Kınalı, Ortaköy gibi yerlerdeki azınlığın çektiğinden ayırd etmeyi insanlığıma yediremem.

Acıların rengi, ırkı, dini, mezhebi, bayrağı yoktur. Kaynağı nasıl ki her yerde birse, faşizm ise, yobazlık, ırkçılık, kafatasçılık ise, hedefi de aynıdır. Yani, geçmiş siyasi-sosyolojik olgular nedeni ile bir yerde “azınlık” durumuna düşmüş mazlumlardır.

Hepsine, gram ayrım yapmadan eşit tavır alabilmektir insanlık.

Batı Trakya’da 1988-89 pogromunun etkilerini sıcağı sıcağına yerinde gördüm, baba toprağında.
Mühim olan, onu kınamak değil, İstanbul’daki hemşehrim gayrımüslime Niko’ya, Garo’ya, Eleni’ye, Levon’a, Raşel’e, Lazar’a, Stelyos’a, Benjamin’e yapılana ses çıkarabilmektir.

Babacığımın da, İstanbul’daki en iyi arkadaşı Nikos Diyamandis Usta’nın da ruhları ancak öyle şad olur.

Zafer Arapkirli

Kaynak: Facebook

67-eylül