Nerede bu kızlar… Bir anı da ünlü gazeteci Salih Aluş’tan..

NERDE BU KIZLAR?
Yıllardan 1989, Asil Nadir Günaydın ve Tan Gazetesini almış. Gazete atakta transferler var.
Ben de Ankara’dan yeni gelmişim,boştayım, bir tanıdığım vasıtasıyla Bilal Özcan’a gönderdiler
Bilal bey beni işe aldı ve Gayrettepe Emniyet müdürlüğün de göreve başlattı,sağolsun kendine teşekkür ederim.
Iyi bir haber müdürümdü ve haberden de iyi anlıyor ve değerlendiriyordu.
Biliyorsunuz Haber Müdürleri hep ÖZEL HABER ister muhabirlerinden.
Ben de gazetede kendimi göstereceğim ya, özel haberler yapmam lazım.ne yapayım ne yapayım derken,aklıma kayıp olan kızlar geldi.
Kayıp kızlarla bulunmaları için o dönemim Asayiş Şube Müdürü Basri Çiftçi müdürden izin aldım. Kayıp kızları bulmak için haber yaparsak, olumlu olacağını ve gelecek ihbarlarla da birçok kayıp kızı bulacağımızı söyledim.
İzin aldıktan sonra doğru üçüncü kata, Ahlak ve Kumardan Sorumlu Başkomser Celal Zengin’in yanına gittim.(Kulakları çınlasın)
İzin aldığımı, kayıp kızlarla ilgili haber yapacağımı Celal bey’e söyledim, o’ da tamam dedi. Beni kayıplar masasına götürdü orda görevli memura Salih ne istiyorsa yardımcı ol ‘’ dedi ve makamına çekti gitti.
Sarı Tilki işe koyulmaz mı, anında,kayıp kızların resimlerinin olduğu dosyayı, memurdan istedim.Görevli memur dosyayı önüme koydu.
Ben içlerinden en güzel kayıp kızların resimlerini seçtim ve üzerinden fotoğraflarını çektim.Kayıplar hakkında rakamsal bilgileri de aldıktan sonra, ayrıldım gazeteye gelerek kayıp kızlar bulumasıyla ilgili haberimi yazıp,resimleri verdim.
Ertesi günü özel haberimin nasıl çıkacağını bekliyorum, sabırsızlıkla.
Sabah Gayretepe’ye Asayiş Şubesi’ne basın odasına geldim. Her gazette gelmiş.
Hemen benim gazeteyi elime aldım,özel haberim ya arkadaşlara hava basacağım ya!
Tan Gazetesi ni elime aldım manşettttttttt. ‘’BU KIZLARA NE OLDU’’ diye bir haber.
Bizim gayemiz, kayıp kızların bulunmasına yardınmı olmaktı.Haber tam tersine kayıp kızlar neden bulunmuyor diye emniyetten hesap sorar gibi bir haber çıktı.
Ben beynimden vurulmuşa döndüm,benim haber takla attırılmıştı.
Emniyete dağıtmam için gelen gazeteleri erken saatte, tüm kısımlara dağıttım,ben hemen araziye geçtim kayıbım.
Mesai saatleri başladı, sübe müdürü kısım amirleri görevleri başına geldiler.Gazeteci arkadaşlar da tabiiki.Basın odasında benim özel haberi okuyan diğer gazeteci arkadaşlar tabi hepsi sinirli, haberi atladıkları için şeflerinden fırçayı yemişler.
O fırçalar neyki? Haberi okuyan Hamdi Ardalı (Rahmetli) Emniyet müdürü de üstlerinden fırça yemiş ki,
O da şube Müdürü Basri Çiftçi’yi fırçalamış.Basri beyde bana izin veren kişi, o da kısım amiri Başkomser Celal Zengin’e basmış fırçayı.Bu nasıl haber diye.
Haberi okuyan Celal Zengin’in beyninden ateşler fışkırıyormuş ve yana done beni arıyormuş.Basın odasındaki arkadaşlar beni buldular ve ‘’Celal bey seni arıyor, köpürmüş muhakkak yanına git’’ dediler.
Ben tamam dedikten sonra, ortam soğusun diye biraz daha vakit geçirdim.İlerleyen saatlede Başkomser Celal Zengin’in makam odasına gittim. Kapısını vurup içeri girdiğimde beni karşısında görünce, birden ayağa kalktı, önünde duran gazeteyi eline alarak ‘’BU KIZLARA NE OLDU haaaa ANASININ…..mı OLDU ‘’diyerek, gazeteyi masaya vurmaz mı?
Çok sinirli olduğu belliydi,bens akin olarak ‘’Ağbi haberde ne var ki, kayıp kızları bulmak istedik,ama Gazetedeki müdürler habere TAKLA ATTIRMIŞLAR’’ benim suçum yok diyerek gönlünü almaya çalışsamda,bu haberden dolayı bir hafta konuşmadık.
Daha sonraki günlerde ortam soğuyunca,yine eski iki dost olduk,özel haberlere devam tabi Sarı Tilki
İkimizde emekli olduk ama, dostluklarımız hala devam ediyor.
SALİH ALUŞ
03.10.2016 YAZILIM TARİHİ.