Annesine aşık olduğu halde Nazım Hikmet’in özgürlüğü için imza atmayan şairi biliyor muydunuz..

Korkak aydınlar o zaman da vardı

Yazar bu NOT’u yazısının en sonuna koymuş. Ama bizce bu notu okuduktan sonra yazıyı okumalısınız.. Ki, o zaman hem tarihi hem de günümüzü anlarız..

NOT: Bunu niye yazdım diye kızmayın, sadece ihanetin, korkaklığın bu coğrafyada yüreklere nasıl ateş düşürdüğünü hatırlatmak istedim …
……………….

Nazım Hikmet’in özgürlüğü için imza atmayan şairi biliyor muydunuz?…

Osmanlı’nın en güzel kadınlarından olan ve ”Ela Gözlü Pars’‘ olarak ünlenen Nazım Hikmet’in annesi ressam Celile Hanım, gönlünü ünlü şair olarak tanıdığımız Yahya Kemal Beyatlı’ya kaptırır.
Zaman geçtikçe Nazım, Heybeli Ada Deniz Lisesi’nde okurken annesinin sevgilisi Yahya Kemal de, burada kendisine hocalık yapar.
Bunu fırsata çeviren Yahya Kemal, annesiyle olan ilişkisini daha da geliştirerek, Büyük Ada’ da oturan Celile hanıma sık uğramaya başlar.
Bu durumdan hoşlanmayan Nazım, bir gün hocası evde iken sinirli bir şekilde kaleme aldığı, ”Bu eve hocam olarak girdin, ama babam olarak çıkamayacaksın” notunu cebine koyar ve dışarı çıkar.
Notu okuyan Bayatlı, hayli paniğe kapılır ve evi terk ederek, bir daha Celile hanımla buluşmamayı yeğler.
Nazım Hikmet okuldan ayrıldıktan sonra şiirlerine ağırlık verir ve ünü yurt dışına kadar yayılır.
Ama Nazım, şiirlerinde sisteme başkaldıran, sorgulayan bir portre çizmeye yönelince devlet erki de yakasını bir türlü bırakmaz.
Defalarca hapse giren Nazım, en son ağır bir cezaya çarptırılarak Bursa’ da 12 yıl ceza evinde kalır.
Nazım, haksızlığa uğradığını protesto etmek amacıyla başlattığı açlık grevinde ölüm döşeğine düşecek kadar bitap düşmüştür.
Celile hanım ise, bu süreçte oğlunun salıverilmesi adına bir çok kez devlet erkanına başvurmasına rağmen, bir sonuç alamamıştı.
Hatta eski günler hatırına gönlünü açtığı ve aşık olduğu adam Yahya Kemal da, Ankara’da devlet görevlisi olarak sözü geçen biri olduğu için ondan bile yardım istemiş ama ”Ret” cevabıyla karşılaşmıştı.
Kahrolan, yıkılan Celile hanım oğlunun özgürlüğü adına mücadeleden vazgeçmez.
Kız kardeşi Münevver, yeğeni Oktay ve Piraye’den de destek alarak, Galata Köprüsü üzerinde bir stant kurarak imza kampanyası başlatmak ister.
Dediğini yapar ve Galata Köprüsü’nde açtığı bir pankartla ”Haksız yere mahkum edilen oğlum Nazım Hikmet açlık grevindedir. Ben de ölmek istiyorum. Gece-Gündüz oruçluyum. Bizi kurtarmak isteyenler bu deftere adreslerini de yazarak imzalasınlar” … diye yazar…
Bu arada, Münevver hanım köprüden geçen Yahya Kemal Beyatlı’ yı görünce, defteri kaptığı gibi koşmaya başlar. Yahya Kemal’e durumu izah eder ve defteri İMZALAMASINI rica eder. Aldığı yanıt, ”BENİ BULAŞTIRMAYIN İMZALAMAM…” der ve yoluna devam eder.
Celile Hanım kardeşine, nereye gittiğini sorar; aldığı yanıt karşısında boynunu büker ve “Yüreğime lanet olsun” demekle yetinir.

NOT: Bunu niye yazdım diye kızmayın, sadece ihanetin, korkaklığın bu coğrafyada yüreklere nasıl ateş düşürdüğünü hatırlatmak istedim …

Bayram Yaşlı