Fazla uzun yazmaya gerek yok. Yıl 1971, yer Bedii Faik’in patronu olduğu Dünya Gazetesi Karanlık Odası. Gazeteci olarak her şeyi kendimizin yaptığı yıllar.
Yani; habere git, çek gel yazmaya başlamadan filmini yıka, filmi yıkamak için birinci ve ikinci banyoların ilaçlarını tek tek tartıp formüle uygun bir cam kap içinde bir saat salla ve hazırla, o banyoda filmi yıka, ikinci banyoda tespit et, filmi kurut, agrandizör’e tak, karta bas, kartı kurut, bu arada; daktiloda yazdığın haberin arkasına o fotoğrafları bir ataşla tutturup şefin önüne koy…
İşte böyle günlerden geçip şimdi dijital çağı yaşıyoruz.
Piyasaya bir film gelmiş adı “ Stajyer”. 70 yaşındaki Roberd De Niro bir şirkete stajyer olarak giriyor. Filmi görmek istiyorum. Kısmetse. Tecrübeye güvenmenin ana fikir olarak işlendiği bir film olduğunu sanıyorum.
Ben kendi hayatımdan örnekler alarak konuya yaklaştım. Sonuçta 45 yıllık çalışma hayatımda hep stajyer olarak kaldığımı hissettim. Hürriyet’te iken bir ara ‘Uzman’ olduk galiba ama o da kısa sürdü.
Fakat uzman olunca ne olduğumu da pek anlayamadım. Çünkü maaş hep aynıydı.
Olsun, sizler de çalışma hayatınızı stajyerliğe başladığınız günlerdeki gibi heyecanla geçirirseniz, kazancınız sadece akşam yastığa kafanızı koyduğunuz gibi uyumak olur.
Stajyerden hepinize selamlar.
Not: Bu günleri, bu odada yaşayan Facebook’ta arkadaşlığımız devam eden, Raşit Dilerge, Gülderen Sakallıoğlu (Gülderen bu odada pek çalışmazdı ama olsun, o da asit kokusu çektiği için öğlenleri bizim gibi yoğurt yerdi) Reha Sayın, Sinan Akatay (Ki bu fotoğrafı o çekti), Altan Tanman, Kemal Önder, her gün yanımıza uğrayan patronumuzun oğlu arkadaşımız Faik Akın ve lütfen kusura bakmasınlar.. Şimdi ismini hatırlayamadığım tüm arkadaşlarıma ayrıca selam. Bu arada hayatlarını kaybetmiş başta patronum Bedii Faik, Genel Müdürüm Mithat Perin, İstihbarat Şefim Erdoğan Bazer, Yazı İşleri Müdürleri ağabeylerim ve Mithat Camicioğlu, Halik Aktar gibi arkadaşlarım da ışıklar içinde uyusunlar.
Faik Kaptan