Celal Bayar’ı bayıltan gazeteci… ‘Hububattan sorumlu devlet bakanı’…

Celal Bayar’ı bayıltan gazeteci…
‘Hububattan sorumlu devlet bakanı’…

Star TV, 1989 yılında Ahmet Özal ve Cem Uzan tarafından kurulan Türkiye’nin ilk özel televizyonuydu. Uzan ile Özal’ın arasına1992 yılında nedense kara kedi girdi.
Ortaklıkları bitti…
Ahmet Özal, Kanal6 televizyonunu kurdu.
Kanlı bıçaklı eski ortağı Cem Uzan’ın sahip olduğu Star1’e üstünlük sağlamak için varını yoğunu ortaya koydu. Medyada adam bırakmadı, topladı. Spor, magazin, haber, dizi ve eğlence programları yaptırıyordu. O yıllar, yazılı basından görsel basına transferlerin en çok olduğu yıllardır…
Kanal6 televizyonunun, burada yazamayacağım kadar uzun bir hikâyesi var ama şimdi sırası değil…
Gelelim kendi konumuza…
***
Benim bu hikâye, 1994 yılında yaşanmıştır…
Kenan Erçetingöz, Ahmet Özal ile görüşerek Kanal 6’ya iki program yapımı için anlaşıyor.
Biri; “Artık çok gizli hiçbir şey kalmayacak” sloganı ile tanıtımı yapılan ‘Top Secret’… Diğeri; artık haber mi, reality show mu belli olmayan ‘Baskın’ adlı bir program. Aynı katta, büyükçe bir yerde iç içeyiz…
***
Top Secret’in haber müdürü Burhan Akdağ.
Sunucusu Müge Anlı.
Haber merkezi; Tayyar Işıksaçan, Hakan Solaker, Derya Yolyapan ve daha isimlerini sayamadığım birçok kişi. Hepsi de yazılı magazin medyasının en iyileri. ‘Kadroya bak, hizaya gel’ türü…
***
Baskın’ın haber müdürü Bengüç Özerdem.
Uçuk bir adam…
Rahmetli Celal Bayar’ı korkutarak bayıltan biri…
Olayı bilmeyenler için yazayım…
Rahmetli Süleyman Demirel’in siyasetten yasaklı olduğu yıllar. Hüsamettin Cindoruk DYP Genel Başkanı. Bengüç, Yeni Asır gazetesinde muhabir olarak çalışıyor. Rahmetli Celal Bayar, Bağdat Caddesi’ndeki evinde Demirel ile bir görüşme yapacak. Tüm basın mensupları orada. Siyasetin duayeni ikilinin buluşma fotoğrafları çekildikten, birkaç soru-cevap alındıktan sonra gazeteciler dışarı çıkartılıyor. Fakat bizim Bengüç nereden duyduysa, Hüsamettin Cindoruk’un da bu görüşmeye katılacağını öğrenmiş. Gazeteciler dışarıya alınırken bir punduna getirip, görüşmenin yapıldığı salonda bulunan paravanın arkasına saklanıyor…
Demirel-Bayar ikili görüşmesi sürerken bir süre sonra gerçekten Cindoruk’ta katılıyor. Üçlünün hararetle ülke siyasetini konuştuğu bir anda fotoğraf çekmeye başlayan Bengüç, nasıl olduysa paravan ile birlikte küüütttt diye düşer salonun ortasına. Fotoğraf makinası bir yana, Bengüç bir yana yuvarlanıyor. Rahmetli Demirel ile Cindoruk ayağa fırlarken Bayar yere yığılıp bayılıyor…
Kapı dışındaki korumalar koşup yakalıyorlar bizimkini. Dertop edip karakola götürüyor polisler. Orada bulunanlar hemen müdahale ediyorlar Bayar’a. Kolonya ile yüzü falan yıkandıktan sonra kendisine geliyor. Çağrılan doktor tarafından nabzı, tansiyonu ölçülüp, her ihtimale karşın bir süre kontrol altında tutuluyor…
Ortalık biraz yatıştıktan sonra karakolu arayan Bayar, şikâyetçi olmadığını ama zanlıyı kendisine getirmelerini istiyor. Bizimki süklüm püklüm gelip özür dileyerek elini öpüyor. Bayar; “Böyle olmaması lazımdı ama madem işini bu kadar seviyorsun, seni affediyorum” diyor…
Düşünün, Osmanlı’nın son döneminde devletin birçok kademesinde görev almış, ülkemizin kuruluş yıllarında milli mücadele saflarına katılmış, TBMM kurulduğundan itibaren daima milletvekilliği ve başbakanlık yapmış, Türkiye’nin 3. Cumhurbaşkanı, Demokrat Parti’nin kurucusu, ilk genel başkanı Celal Bayar, az daha Bengüç’ün ‘haber atlatma’ hevesi yüzünden ölmüş olacaktı…
Böyle deli bir adam işte, Bengüç Özerdem…
***
Biz yine dönelim ‘BASKIN’ programına…
Sunucuları; Şeyda Açıkkol – Semiha Öztürk.
Haber merkezi; Engin Büyükavcı, Derya İzbul, Bahri Kayaoğlu. Ve birkaç arkadaş daha var. İsimlerini hatırlayamadığım için özür diliyorum onlardan…
***
‘Baskın’ yayına başladığı ilk günden itibaren reyting rekorları kırıyor.
Her haftanın birincisi…
Çok güzel işler yaptık. Gerçekten çok güzel haberler yaptık…
Ben her hafta kılık değiştirip bir role bürünüyorum. Onları da ara sıra buradan yazarım…
Vatandaşın duyarsız kaldığı konuları işliyoruz…
Yaptığımız haberler arasında sıralama yaparsak eğer, itiraf edeyim açık ara birinciliği, biraz sonra hikâyesini okuyacağınız BAKAN haberimiz alır. Kamuoyuna ve siyaset arenasına pimi çekilmiş bomba gibi düştü bu BAKAN haberi…
***
Gazetenin birinde vatandaşın, bakanlar dahil siyasetçileri tanımadığı meyyalinde bir haber çıkıyor.
Bu konuyu gündeme getirmek istedik.
Senaryoyu anında yazdık…
Birimiz bakan rolüne girecek, ekibi ile birlikte Trakya bölgesini dolaşarak ziyaretlerde bulunacak…
Bu rol için en uygunumuz Engin Büyükavcı. Adamda kariyer, maşallah 10×10. Bakışları, insanın içini deler. Hitabeti, ‘benim’ diyen siyasetçiye beş çeker. Boy derseniz, fidan gibi. En uzunumuz omuzlarına zor yetişiyor. Böyle biri, daha BAKAN olmamıştır Türkiye’de…
***
Top Secret ekibinden de destek kuvvet istedik.
Tayyar Işıksaçan, özel kalem müdürü rolünde olacak. Yakışıklı mı yakışıklı. Şeytan tüyü var adamda. Gören hanımlar dönüp bir daha bakıyor. Pürüzsüz bir konuşma diline sahip. Tam bir İstanbul beyefendisi…
Hakan Solaker, baş danışman. Allah bir dil, bir çene vermiş, sen ‘su’ dersen, o sana dünyanın tüm nehir ve denizlerini sayar…
Derya Yolyapan, koruma müdürü. Her an birilerini dövmeye hazır tipi var…
Ben, gerçek mesleğimi yapıyorum. Gazeteciyim… Elimde NikonF3 makine, serüvenimizi fotoğraflayacağım…
İki kameramanımız ve üç şoförümüz…
Bakanımızın bindiği makam arabasının dışında, iki aracımız daha var.
Konvoyumuz çıkıyor yola…
***
Tansu Çiller’in başbakan olduğu dönem. DYP iktidarda. Belediye başkanlıklarının çoğu onlarda.
Trakya gezimizde ilk durağımız önemli büyük bir ilçe oluyor. Özel Kalem Müdürü’müz yoldayken arıyor belediye başkanını. “Sayın devlet bakanımız Trakya bölgesini dolaşıyor. Size de uğrayıp kahvenizi içmek isterler.” “Buyursunlar” cevabı geliyor.
Varıyoruz belediye binasına.
Bina dışında ana kapıda karşılanıyoruz. Başkan ve belediye personeli hazır ol vaziyette. Memur hanımın biri bakanımıza kucak dolusu çiçek demetini sunuyor. Girişte kırmızı halı. Karşılama törenimiz mükemmel…
Bir tek ‘Selamsız Bandosu’ eksik yani…
Geçiyoruz Başkanlık makamına.
Belediye başkanı sayın bakanımızı kendi koltuğuna oturtuyor. Çaylar, kahveler geliyor. Hoşbeş muhabbetinden sonra ihtiyaç, istek, sorunlar ve çözümler kısmına geçiliyor. Belediye başkanı, acele ile hazırladığı bir listeyi bakanımıza sunuyor…
Aynı şatafatlı törenle uğurlanıyoruz…
‘Yahu bakanımızın adı ne’ diye soran yok…
***
Birkaç ilçe ve belde belediyesine daha uğruyoruz.
Aynı karşılama, benzer sohbetler ve istekler…
Tekrar törenle gönderiliyoruz…
Bir belde belediyesine de haber vermeden gittik…
Belediye başkanı yok makamında. Görevli biri, ‘kahvede olduğunu’ söylüyor. Koşa koşa çağırmaya gidiyor. OKEY ’in başından kaldırılan başkan kan, ter içinde geliyor. Mahcup ve tedirgin bir ifade ile özür üstüne özür diliyor…
Diğer yerlerdeki fasıllar gibi burada da aynı fasıl tekrarlanıyor…
***
Dönüş yolunda kamera görüntülerini geriye sarıp izledik. Gülmekten hepimizin gözlerinden yaşlar akıyor. Durup durup basıyoruz kahkahayı. Bu kadarını beklemiyordu hiç birimiz çünkü…
***
Fikir hangimizden çıktı, hatırlayamıyorum.
‘Mevcut iktidarın birde ilçe başkanlığına uğrasak…’
Anında kabul görüyor istek…
On numara bir düşünce…
***
İstanbul’un girişinde bulunan bir ilçemizin DYP ilçe başkanlığı aranıyor. Başkanına ulaşılıyor.
Özel kalem müdürümüz durumu izah ediyor. “Sayın bakanımız Trakya turundan dönüyor. İlçe başkanlığımızı da ziyaret etmek istiyorlar.” “Tabi efendim, buyursunlar” cevabını alıyor…
Varıyoruz ki ne varalım…
İlçe Başkanlığı önü, mahşer günü…
Baş sırada başkan, tüm yönetim kurulu, çalışanlar ve bazı partililer tek sıra dizilmiş bekliyor. Koruma müdürü tarafından kapısı açılan makam aracından inen sayın bakanımız, uzanan elleri tek tek sıkıyor. Heyetimiz alkışlar arasında alınıyor binaya…
İlçe başkanı, bakanımızı buyur ediyor oturması için makamına. Oda içi tıklım tıklım insan dolu…
Hoş beş ve ilçe sorunları konuşuluyor. İstek ve temennilerin ardı arkası gelmiyor…
Şu diyalog da geçiyor aralarında.
Engin Büyükavcı: “Hububattan sorumlu devlet bakanıyım. Tanıyor musunuz beni?”
İlçe Başkanı: “Tabi efendim, nasıl tanımayız. Antalya milletvekilimizsiniz…”
Eeehhh be başkan sana ne diyeyim…
Yalan olur da bu kadarı olmaz…
Bizim ekip, kahkahaları patlatmamak için kendilerini zor tutuyor…
Neyse kazasız belasız bitiyor görüşme…
Alkışlar arsında makam arasına biniyor sayın bakanımız. Koruma arabasının bir iki kesik siren sesi ile ayrılıyor konvoyumuz ilçe binası önünden…
***
Yayından günler önce verilen haberin tanıtım fragmanları merakları kat kat artırdı.
Programın yayını, (yalan değil) yukarıda yazdığım gibi ‘pimi çekilmiş bomba’ etkisi yaptı.
‘Baskın’, o hafta tabi haklı olarak reyting rekorları kırarak birinci oldu…
Ertesi gün, (tabiri caiz ise) konu mankeni olan belediye başkanları arayıp sitemlerini bildirdiler.
DYP Genel Merkezi tarafından, son gittiğimiz ilçenin başkan ve yönetimi görevden alındı…
Ortalık toz duman…
Her yerde günlerce konuşuldu bu haber…
Engin’in adı uzun süre, ‘Hububattan sorumlu devlet bakanı’ olarak kaldı, medya camiasında…

Bahri Kayaoğlu

Bahri Kayaoğlu
Bengüç Özerdem

 

 

Engin Büyükavcı