“Sevgili Huysuz İhtiyar! Aramızdan ayrılalı 14 yıl mı oldu? Daha dün gibi oysa.” O fotoğraf Reha Öz’ün Didim’deki evinde artık

Oğuz Aral

Sevgili Huysuz İhtiyar!
Aramızdan ayrılalı 14 yıl mı oldu?
Daha dün gibi oysa. Hemen her gün çalışma masamın üstünde duvara asılı o fotoğrafa ve altında imzan olan iki satıra bakardım, İstanbul Hasanpaşa’daki evimde, sabahları işe gitmeden önce. O fotoğraf şimdilerde Didim’deki minik evimin duvarını süslüyor; kapıdan içeri girenleri ilk sen karşılıyorsun haliyle!
“Tanrı, çocukları, sarhoşları ve mizahçıları korur…”
Korur mu? Bilemem.
Geldiğimiz noktada, manzara ortada. Uzun uzadıya anlatmanın hiç gereği yok; anlayan anlar nasılsa.
Onca yıl Hürriyet’in İkitelli’deki binasında bir arada olduk da, yazıişlerinde, barında, bir tek olsun fotoğrafımız olmaz mı yahu?! Yok işte.
Ben de fotoğrafını astım odamın duvarına, avunmalık…
Tabii, bu ayıp da bize yeter.
Peki, Kadıköy Hasanpaşa’daki Karikatür Evi’nin önündeki minik meydana dikilmiş heykelciğinle olsun bir fotoğraf çektiremez miydik? Evime, 100 metre uzaklıktayken üstelik. Karşımızda Avni! “Dıgıl dıgıl muguk guk!”
Ha bugün ha yarın, o da olmadı, çıktık geldik buralara.
Bu arada haberin olsun. Hani akşamları iki tek atarken Hürriyet’in barında konuşurduk ya. Hep bir yelkenli düşümü anlatır da anlatırdım ya sana. O yelkenliyi aldım sonunda, 10.5 metrelik bir tirhandil. Eski püsküydü ama olsun. Olsun ama, tutamadık elimizde, sattık gitti. Maaşı ancak boğazına yeten bir gariban gazetecinin tirhandil neyine. Olasılıkla buna memnun olmuşsundur. Hiç sevmezdin ki yelkenlileri, pardon “ucunda çaput olan” şeyleri…
Ne demiştin bir gün, tekneyle geziyi içeren bir tatil faslından döndükten sonra:
“Bak Kaptan! – Ne zaman kaptan olduk ki, ama sen öyle derdin. – Paranı ben vereceğim al bir tekne. Artık memeleri göbeğinden aşağı sarkmış hatunlarla tatil yapmaktan usandım. – Kesinlikle bir aşağılama değildi söyledikleri, kadınları baştacı ederdi bildiğim kadarıyla. – Al bir tekne, her yıl onbeş gün beni gezdir, sonrası senindir, ne istersen yap. Ama bir koşulum var: – Nedir o? – Ucunda çaput olan o şeylerden istemem!”
Nereden anımsadım şimdi bunları? Neyse!
Huzur içinde yat büyük Usta!
Dıgıl dıgıl muguk guk!

Reha Öz

26.07.2018 – DİDİM

Oğuz Aral
Oğuz Aral çerçeveli resim

Oğuz Aral