“Bir ustadan gazetecilik dersi!..Gazeteci- yazar ve siyaset adamı olan Ecvet Güresin 1919’da İstanbul’da doğdu” Cemil Özyıldırım yazdı

Bir ustadan gazetecilik dersi!..
Gazeteci- yazar ve siyaset adamı olan Ecvet Güresin 1919’da İstanbul’da doğdu. 2 Mayıs 1975’de onu kaybettik. İstanbul Yüksek iktisat ve Ticaret Okulundan 1942’de mezun oldu. 1939’da Son Posta Gazetesinde gazeteciliğe başladı. Daha sonra Yeni Sabah, Vatan, Yeni Gazete’de mesleğini sürdürdü. Bu gazetelerde muhabirlik, istihbarat şefliği, sekreterlik, sorumlu müdürlük ve Ankara temsilciliğinde bulundu. 1950 yılına kadar yurdun çeşitli yerlerinde ortaokul ve lise öğretmenliği yaptı. Cumhuriyet Gazetesinde yazar, genel yayın müdürü (1963-1970), Hürriyet’te başyazar (1970-1975) olarak çalıştı.. Ankara Gazeteciler Cemiyetinin iki dönem başkanlığını üstlendi. Ankara Gazeteciler Sendikası’nın kurucuları arasında yer aldı. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde gazetecilik tekniği dersleri verdi. 1974’de Cumhurbaşkanlığı kontenjanından senatörlüğe seçildi. Evli ve bir çocuk babasıydı . 31 Mart İsyanı (1969) adlı bir eseri vardır.

Bu biyografi’yi, Faik Kaptan’ın o güzel ve haklı yazısı nedeni ile yazdım. Bu arada rahmetli Ecvet Güresin’i de, yad edip anmış olduk. Kısa biyografideki kariyerine bakarak, şu soruyu sormak gerekmez mi?. Acaba günümüzde böyle bir kariyer sergileyen gazeteci ve yönetici var mı?.
Ecvet Güresin’den meslekte ders aldığım bir diyalogu anlatmadan geçemeyeceğim. Ecvet bey, Hürriyet kafeteryasında personele verilen yemeğe, Şadan Galipoğlu ve onlara eşlik eden Ali Esin’in odasında buluşup, yemeğe çıkardı. Sene 1971, meslekte iki yıllıktım ve Hürriyet Haber Ajansında çalışıyordum. Bir fotoğraf makinesi almış, Aksaray’daki evimizden yaya olarak gazeteye gelirken, gazetecilik heyecanı ile yolda ilginç bulduğum resimler çekip, istihbarat servisine verirdim. Bazıları gazetede yer alır, ancak imzam kullanılmazdı. Rahmetli Ali Esin’in yurt dışından getirdiği 31 ekran siyah-beyaz televizyonu sattığını öğrenince, alıcı oldum. O gün öğle vakti odasına çıktım. Ecvet Güresin, Şadan Galipoğlu ve Ali Nesin sohbet ediyorlardı. İçeri baktığımı gören Ali Esin ‘’Gel gel..çekinme’’ deyince odaya girdim.

Televizyon masasının üzerinde duruyordu. Konu televizyonun fiyatında açılınca, Ecvet bey gülerek dinliyordu. Bana adımı ve nerede çalıştığımı sordu. Ecvet beyin bu yaklaşımından, fotoğraf çektiğimi, haberini yazdığımı, ancak gazetede kullanılırken imzamın çıkmamasına üzüldüğümü söyledim ve arkadan da ‘’Efendim bu şartlarda ben ne zaman gazeteci olacağım’’ diye sordum. Gülümseyerek ‘’Gazete okumayı öğrendiğin zaman’’ cevabını verdi. Ecvet beyin bu gazetecilik dersinden sonra, rahmetli Alaaddin Büte’nin işe çıkmadan önce gazeteleri ilan sayfalarına kadar neden okuduğunu o zaman anladım. Alaaddin ağabey, özellikle ilan sayfalarından haber çıkarırdı. Şimdi bırakın halkın gazete okumamasını, bugün Büte gibi gazete okuyan bir muhabir var mı?..


Cemil Özyıldırım