Asıldığında 22 yaşındaydı Necdet Adalı.. Kötülükleri anası 12 Eylül darbecileri astı.  Nevzat Çelik onun için ‘Beni burada arama / Arama anne / Kapıda adımı sorma / Saçlarına yıldız / düşmüş / Koparma anne ağlama.. / Ölmek ne garip şey anne..” diyerek o ünlü şiiri yazdı

Havalandırmanın ortasına kurulan darağacı,
Ve infaza saniyeler kala Adalı’dan ilginç bir istek gelir.
Hakim Ali Kayacan’a döner
Efendim ”Şu gömleğin iki düğmesini açabilir miyiz,
Gömleği dar yapmışlar”
Hakim anlatıyor
Garip bir durum yaşanmıştı,
Ölüme tanıklığın bir kaç saniye öncesin de
Boynuna dar ağacı geçecekti, ancak o boğazından iki düğme çözmek istedi.
Koşarak çıktı Adalı sehpaya
Cellat sandalyeyi çekti infaz tamamdı,
Adli doktor baktı ölmüş tamam,
22 yaşındaydı
Tamamdı:(
Ustam Nevzat Çelik şu dizelerle anlatıyor Necdet Adalı’yı

Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama…

Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice…

Ah.. verebilseydim keşke
Yüreği avcunda koşan her bir anneye
Tepeden tırnağa oğula
Ve kıza kesmiş
Bir ülkeye armağan

Düşlerimle sınırsız
Diretmişliğimle genç
Şaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşıma
Usulca acı verdi yanağımda tomurcuk

Pir Sultan’ı düşün anne, Şeyh Bedrettin’i
Börklüce’yi, Torlak Kemal’i
İnsanları düşün anne
Düşün ki yüreğin sallansın
Düşün ki o an güzel günlere inanan
Mutlu bir yusufcuk havalansın…

Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama…

Yani benim güzel annem
Ala şafağında ülkemin yıldız uçurmak varken
Oturup yıldızlar içinde kendi buruk kanımı içtim
Ne garip duygu şu ölmek
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma
Bir açıklaması vardır elbet giderken dar ağacına…

Geride masa üstünde boynu bükük
Kaldı kağıt kalem.
Bağışlar beni güzel annem
Oğul tadında bir mektup yazamadım diye
Kızma bana…

Elleri değsin istemedim
Gözleri değsin istemedim
Ağlayıp koklayacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda
Yaşamak ağrısı asıldı boynumda
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim…

Ölmek ne garip şey anne!
Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
Sedef kakmalı bir kutu içinde
Vermek isterdim çocukların ellerine
Sonra, sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza…

Gecenin kıyısında durmuşum
Kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmuşum
Koşun çocuklar koşun
Sabah üstüme üstüme geliyor…

Kısacası güzel annem
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
Gülmek umud etmek özlemek
Ya da mektup beklemek
Gözleri yatırıp ıraklara….

Ölmek ne garip şey anne!
Artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
Şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne!…

Ölmek ne garip şey anne!
Uçurumlar ki sende büyür
Dağdır ki sende göçer
Ben bayram derim çiçek derim
Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yinede oğlunu yitirmek ne garip şey anne…

Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan çarpışan
Her kadın toprağı tırnaklayarak
Doğurur beni
Özlem benim kavga benim aşk benim…

Bekle beni anne
Bir sabah çıkagelirim
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapıyı
Adı başka sesi başka
Nice yaşıtım
Koynunda çiçekler
Çiçekler içinde yeni bir ülke getirirler….

Nevzat Çelik

Kaynak: Facebook

Necdet Adalı