Yıl 1931 bir döküm atölyesi. Şahlanan atın üzerinde Atatürk dimdik oturuyor. Bu oturuşta korkusuzluk, kolun kılıca uzanışında ise Türklüğün gücü vardır

Yıl 931 Viyana’da Bir döküm atölyesi,
Dünyanın en muhteşem heykelinin yapımı gerçekleşiyor.
Belkide ilk kez gördüğünüz bu fotoğraf, insanı tarihte düşündürmeye sevk ediyor.
Onur anıtı verilen bu tarihi eser, Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel’e 1931 yılında sipariş edilmiş, ve bir yıl sonra da teslim alınmıştır.
Heykel Bronz metalinden yapılmıştır.
Heykeltıraş Heinrich Krippel açılış konuşmasında şunları söyler:
“Gururlu bir şekilde batıya ve çok uzaklara dikilen bakışları azim dolu gözleriyle, şahlanan atın üzerinde Atatürk dimdik bir şekilde oturuyor.
Bu oturuşta korkusuzluk, kolun kılıca uzanışında ise Türklüğün gücü vardır.”

Samsun’da Atatürk parkında yer alan eserin iki yanında kabartmalar, diğer yanlarında ise yazılar vardır.
Heykelin bulunduğu caddeye Heykeltıraş Heinrich Krippel’in ismi verilmiştir.

Onur Anıtı,
Samsun’un İlkadım ilçesindeki Atatürk Parkı’nda yer alan ve şehrin simgesi hâline gelen anıt.
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı noktaya dikilen anıt Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı sayılan bu anı simgelemektedir.

Anıtın heykeli Samsun Valisi Kâzım Paşa tarafından Samsun halkı adına Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel’e 1927 yılında sipariş edilmiş, aynı yıl 19 Mayıs günü kaidenin resmî temel atma töreni yapılmış, 1928 yılında Viyana’da başlayan heykelin yapım süreci 1931 yılında sonlanmış ve heykel kaidesine 29 Ekim 1931 tarihinde dikilmiştir.
15 Ocak 1932 tarihinde anıtın resmî açılışı yapılarak cumhuriyet tarihinin on üçüncü anıtı, Heinrich Krippel’in ise Türkiye’deki dördüncü anıt çalışması olmuştur.

Tunçtan yapılmış olan heykelin yüksekliği 4,75 metre (15,6 ft), taş blok kaidenin yüksekliği 4,10 metre (13,5 ft), tüm anıtın yüksekliği ise 8,85 metredir (29.0 ft).

Fikir, inşa ve dikilme süreci

Anıtın kaidesinin 1931 yılındaki inşaat çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf.

Samsun’da Mustafa Kemal’e ithafen bir anıt dikilmesi fikri dönemin Samsun Valisi Kâzım Paşa tarafından ortaya atılmıştır. 19 Mayıs 1927 tarihinde ise Kâzım Paşa’nın katıldığı kaidenin temel atma töreniyle de anıtın inşa süreci resmen başlamıştır.

Anıt için daha önce Ankara Zafer Anıtı’nın inşası için açılan yarışmayı kazanan Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel ile $37.000’a (2018 enflasyon oranları ile $500,79 bin) anlaşılarak sipariş verilmiştir.

 Krippel, heykeldeki vücut ölçüleri ve surat kompozisyonunda daha önceki çalışmaları için Mustafa Kemal’in Ankara’daki ikâmetine giderek aldığı ölçüleri esas almış, heykelin çalışmalarını da Türkiye’de gerçekleştirmiştir. Heykelin tunç döküm işlemleri ise 1928 yılında Viyana’daki Vereinigte Metallwerke dökümhanesinde başlamış ve 1931 yılında 32 parça hâlinde sonlanmıştır. Döküm aşamasından sonra temizlik ve rötuş işlemleri için dökümhanede birleştirilen anıt bu işlemlerin de tamamlanmasının ardından tekrar sökülerek her bir parça ayrı ayrı sandıklanmıştır.

Hamburg’dan Deutsche Levante-Linie kumpanyasının Nicea vapuru ile taşınan anıtın parçaları 15 Ekim 1931 tarihinde Samsun’a ulaşmıştır. Ancak gümrük geçişi sırasında ₺40.000 gümrük vergisi istenen heykel gümrüğe takılmıştır. Verginin il kurumlarınca ödenmesi mümkün olmadığından dolayı Türkiye hükûmeti devreye girmiş ve heykelin gümrükten çıkarılamamasının kamuoyunda olumsuz etki yaratacağı nedeniyle bütçe oluşturularak vergi bu bütçeden karşılanmıştır.

Heykelin gümrükten çıkarılmasını takiben ise kaideye monte edilme işlemleri başlatılarak Avusturyalı bir mühendisin de yardımıyla 29 Ekim 1931 tarihinde heykel kaideye monte edilmiştir.

Açılış töreni

Anıtın resmî açılış töreninin Birinci İnönü Muharebesi zaferinin yıldönümü olan 10 Ocak 1932 tarihinde yapılması düşünülse de hazırlıkların tamamlanamaması nedeniyle ertelenmiştir. Kimi kaynaklarda yanlış olarak 29 Ekim 1931 veya 29 Ekim 1932 tarihinde yapıldığı bilgisi yer alan tören, aslen 15 Ocak 1932 tarihinde saat 14.00’da yapılmıştır.

Cumhuriyet tarihinin on üçüncü anıtı, Heinrich Krippel’in ise Türkiye’deki dördüncü anıt çalışması olan anıtın açılış törenine askerî bando, askerî kıta, şehirde görevli kolluk kuvvetleri, dernek ve resmî kurumlar, siyasetçiler, yerel halk ve çevre halkı katılım göstermiştir. Bandonun İstiklâl Marşı’nı çalmasının ardından öncelikle Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in gönderdiği şu telgraf okunmuştur.

Salim Bey, Samsun ValisiMuhterem Samsun halkının şahsıma karşı besledikleri asil duyguların kıymetli bir tezahürünü bildiren telgrafınızdan pek mütehassıs oldum. Teşekkür, muhabbet ve selamlarımın halka arzını rica ederim.
—Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal

Mustafa Kemal’in telgrafının ardından ise Başbakan İsmet Paşa’nın telgrafı okunmuştur:

Salim Bey, Samsun ValisiBüyük Gazi’nin heykellerinin rakzı münasebetiyle vatanı seven Samsun halkının gösterdiği asil ve necip duygularla teşekkür ederim. Efendim.
—Başvekil İsmet

Bu iki telgrafın ardından dönemin valisi Mehmet Salim Bey bir konuşma yaparak heykelin açılışını yapmıştır. Bu konuşmanın ardından Halk Fırkası’nın Samsun teşkilatı adına Ethem Veysi Bey, Samsun halkı adına Kefeli Muhittin Bey, Meclis-i Umumi adına Zübeyiroğlu M. Fuat Bey, Samsun Belediyesi adına Muhittin Bey, Maarif Bakanlığı adına bakanlığın Samsun müdürü Cemal Bey (Gültekin) konuşmuştur.

Son olarak ise Heinrich Krippel kürsüye çıkarak Almanca bir konuşma yapmış, konuşmayı Ekrem Rüştü Bey çevirmiştir.

Kompozisyonu

Anıtın 15 Ocak 1932 tarihindeki açılış töreninde çekilmiş bir fotoğraf.

Heykel

4,75 metre (15,6 ft) yüksekliğindeki tunçtan yapılma atlı heykel tüm Atatürk heykelleri arasındaki en devingen ve iddialı heykellerden biridir.
Heykeltıraş Aylin Tekiner’in değerlendirmesine göre ritim ve denge yönünden de oldukça tatmin edici olan heykelde hareketlilik, gerilim ve devinim son derece dengelidir.
Heykelde Mustafa Kemal mareşal üniformasıyla şaha kalkmış bir at üzerinde savaş komuta eder hâlde betimlenmiştir.
 Üst vücudu sol tarafa, yüzü ise sağ tarafa bakan Mustafa Kemal sol eliyle atın dizginlerini tutarken sağ eliyle de kılıcının kabzasını kavramış kılıcı çekmek üzeredir ve kıyafeti de beden hareketini yansıtacak biçimde üzerine oturmuştur.
 Kılıcın boyu dönem subaylarının kullandığı kılıç olmayıp çok uzundur. Yüz kompozisyonu ise gençlik yıllarını anımsatır şekilde çalışılmıştır. Heykel kaideye atın arka iki ayağı ve kuyruğu ile dayanmaktadır.
 Atın bu dengeli duruşu heykelin devingenliğini de güçlendirmektedir.
Yine Tekiner’e göre şaha kalmış olan atın hareketi ileri atılma hırsını, meydan okumayı ve kahramanlığı yansıtmakta; Mustafa Kemal’in atın dizginlerini tutmaya çalışması bağımsızlık için sabırsızlanan halkı soğukkanlılığa çağırmaya, dizginlere hakim oluşu da gücünü ve becerisini yansıtmaktadır.
Krippel de yaptığı açılış konuşmasında heykel kompozisyonunu “…gururlu bir şekilde batıya ve çok uzaklara dikilen bakışları azim dolu gözleriyle, şahlanan atın üzerinde Gazi Mustafa Kemal dimdik bir şekilde oturuyor. Bu oturuşta korkusuzluk, kolun kılıca uzanışında ise Türklüğün gücü vardır.” şeklinde açıklamıştır.

Cumhuriyet‘te yazan İsmail Habip Sevük, atın şahlanış anını 19 Mayıs 1937 tarihli köşe yazısında eleştirmiştir.
Kaidenin ön kısmından heykele bakıldığında atın yalnızca karın kısmının göründüğünü, bu açıdan bakıldığında atın kahramanlığı değil bir sirk talimini andırdığını belirtmiştir. Arka kısımdan bakıldığında ise yalnızca yere uzanan kuyruğun göründüğünü, bu yere uzanma hâlinin de hem kuyruğa asıl işlevinin dışında bir işlev yüklendiğini fark ettirdiği hem de şahlanış enstantanesini zorlama gösterdiği eleştirisinde bulunmuştur. Sol taraftan bakıldığında ise hem atın karnının hem de kuyruğun yerden kuvvet almasının görünmeyişi nedeniyle heykelin daha iyi göründüğünü savunmuştur.
Sevük son olarak sağ tarafa bakıldığında ise artık dikkati atın değil Mustafa Kemal’in çektiğini belirterek suratın baktığı taraf, vücudun enerjisi, kılıca uzanış ve dizginleri tutuş tarzı ile heykelin duygu uyandırdığını yazmıştır.

Kaide

4,10 metre (13,5 ft) yüksekliğinde olan kaide, mermer kaplamalı taş blok dikdörtgen prizma şeklinde yapılmıştır. Kaidenin sağ tarafında ters üçgen bir sivri kemer içerisinde yer alan tunç kabartmada Mustafa Kemal, mareşal kıyafetiyle yüzü sola bakar biçimde ve kollarını iki yana açmış bir vaziyette dik bir şekilde betimlenmiştir.
Sağ ve sol taraflarında ise ellerine sarılmış ve diz çökmüş figürlerle Türk milleti temsil edilmiştir.Başka hiçbir Atatürk anıtında rastlanmayan bu betimleme “tek adam” vurgusunu perçinlemektedir.
Sol taraftaki kabartmada ise yine aynı şekildeki bir niş içerisinde karaya yanaşmış bir tekne ve bu teknedeki cephaneleri taşıyan halk betimlenmiştir.

Kaidenin ön yüzündeki levhada Nutuk‘un ilk cümlesine atıfta bulunan
“Vatanda Millî Mücadeleye başlamak için Gazi 19 Mayıs 1335=1919 tarihinde Samsun’a çıktı.” cümlesi ve arka yüzündeki levhada “Bu heykel Samsun vilâyeti halkı tarafından 29. Birinci Teşrin 1931 tarihinde dikildi.” ifadesi yer almaktadır.

Sağ kabartma.
Sol kabartma.
Ön levha.
Arka levha.

Sembolik önemi

Samsun’un Kurtuluş Savaşı’nın ilk durağı ve cumhuriyetin ilanına giden sürecin simgesel noktalarından olan biri olması nedeniyle bunu sembolize eden bir anıt dikilmesi kararlaştırılmış, anıtın ise bu sembolik anlama uygun olarak Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı noktaya dikilmesine karar verilmiştir. (Anıt, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı iskelenin hemen yukarısına dikilmesine rağmen zamanla denizin doldurulması nedeniyle günümüzde sahil şeridinin uzağında kalmıştır.) Anıt salt olarak bu anlam yüklemesi ile dikilmiş olup çeşitli kişisel yorumlar da mevcuttur.

Bu yorumlardan biri de anıtın açılış konuşmasında dönemin valisi Mehmet Salim Bey tarafından yapılmıştır

…Bu eser Türkün azmini, damarlarındaki asil kanda mevcut kuvveti, cevheri ifade eden büyük halaskârımızın timsalidir. Kalplerde yaşayan muhabbetin bu mücessem timsalidir…
—Samsun Valisi Mehmet Salim

Ayrıca 1933’te yazdığı bir gezi yazısı ile İbrahim Alaettin Bey de Samsun’un ve anıtın sembolik öneminden bahsetmiştir:]

…Bizim için Karadeniz’de Samsun’un ehemmiyeti Akdeniz’deki İzmir’in değeri derecesindedir denebilir. İstiklâl tarihi Samsun’da başladı, İzmir’de tamam oldu. Türk inkılâbının güneşi olan o altın baş Samsun’da Türkeli’ne ve İzmir’de de cihana doğdu. Samsun’da çekilen kılıç kınına İzmir’de girmiştir……Samsun’da ilk görülecek en mühim eser, Gazi’nin oraya ayak bastığı büyük günü hatırlatan abidedir. Bu abide Karadeniz’in en hırçın fırtınalarından ilham almış gibi Gazi’nin Millî Mücadele başındaki kükreyişini başarıyla ifade eder. Onun içinde bulunduğu park da Avrupa şehirlerindeki umumi bahçelerden farksızdır…
—İbrahim Alaettin

Onur Anıtı ve önünde hatıra fotoğrafı çekilen turistler.

Bu yorumların yanı sıra Aylin Tekiner olaya farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak Atatürk Heykelleri: Kült, Estetik, Siyaset isimli kitabında anıt dikilmesi fikrinin arka planında 1930 yerel seçimlerinin etkili olduğu iddia etmektedir.
Seçimde Samsunlu seçmenler Mustafa Kemal’in liderliğindeki Cumhuriyet Halk Fırkası’na 416, muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası’na 3.312 oy vererek açıkça Cumhuriyet Halk Fırkası’nın ve de Mustafa Kemal’in iktidarı bırakması gerektiğini düşündüklerini ortaya koymuşlardır. Seçimler sonrası Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasının ardından Türkiye gezisine başlayan Mustafa Kemal’in gezisinin ilk duraklarından biri de Samsun olmuş, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç yeri olarak simgeleştirdiği şehirde beklenen ilgi ve özenle karşılanmamıştır.
Bu nedenlerle seçimlerin ve Mustafa Kemal’in ziyaretinin hemen ardından Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın geniş ölçüde destek gördüğü İzmir’de ve Samsun’da devasa anıtlar dikilmesi halka uslu durmaları için verilmiş bir tembih veya gözdağı olarak yorumlanmaktadır.
Ancak bu varsayım anıtın inşa sürecinin seçimlerin üç yıl öncesinde başladığı göz önüne alındığında geçersiz kalmaktadır.

Anıt, günümüzde Samsun’un simgesi hâline gelmiş olup turistlerin ziyaret noktalarından biridir. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun Barosu, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile Samsunspor gibi şehrin bazı kuruluşlarının amblemlerinde Onur Anıtı yer almaktadır. Ayrıca Türk lirasının yedinci emisyon grubunda yer alan yüz bin liralık banknotunun ön yüzünde de kullanılan anıtın Kargıpınarı’ndaki Cumhuriyet Meydanı’nda daha küçük ölçülerde bir kopyası yer almaktadır.