Ya gazeteci öldürülürse? Eray Erollu yazdı

Ya gazeteci öldürülürse?
Yeni çıkan KHK ile kendilerini polis, jandarma, güvenlik kuvvetleri yerine koyarak silahlanan kişilere bir kısım medya tepki yağdırıyor.
Bir kısım ise ses bile çıkartmıyor.
1 Mayıs gibi olay çıkması muhtemel eylemlerde muhabirlerin görevi hareketli fotoğraf çekmektir.
1 kare fotoğraf çekebilmek için kellerini koltuklarına alırlar.
Tek silahları da ellerindeki fotoğraf makinesi ya da kameralarıdır.
Onları korumak için vücutlarını siper yaparlar.
En ufak hasar arızaya neden olacağından habercilik onlar için o an biter.
Çünkü görüntüsüz ya da fofoğrafsız haber haber değildir.
Hem polis, hem eylemci hem de vatandaş gazeteciyi günah keçisi ilan eder.
Abartma diyenlere Gezi Parkı olaylarında başıma gelen olayı aktarayım.
Tecrübesizsin felan demeyin 26 yıl polis muhabirliği yaptım.
Nerede durulacağını, olayın nerede patlayacağını çok iyi sezerim.
Saat 22.00 sıralarında Galatasaray’ın orası hareketlendi.
Ben de Taksim Meydanı’ndan koşarak grubun oraya ulaştım.
Polis Galatasaray lisenin orada göstericiler de 200 metre kadar karşılarındaydı.
Göstericiler taş ve molotof polis da gaz ve ses bombası atıyordu.
Koşturmaca gözaltılar oldu. Hareketli fotoğraflar çektim.
Tanıdık bir polis “Eray salak mısın sen ya. Belimde silah var kendime güvenemiyorum. Bok yoluna gideceksin” dedi.
Çiçek Pasajı’nın oradaki bir esnaf  “Allah belanızı versin. Şerefsiz gazeteciler. Sizin bokunuza 1 aydır iş yapamıyorum. Kiramı bile çıkaramıyorum” dedi.
Gözaltı midibüsüne götürülen bir eylemcinin arkadaşları da “Hep bizim saldırdığımız anı çekiyorsunuz polisi masum gösteriyorsunuz. Ama sizinle de hesaplaşacağız” diye tehdit edip uzaklaştılar.
5 meslektaş birbirimizin suratına bakıp dona kaldık.
Tam kendi aramızda yorum yapacaktık ki polis müdürlerinden biri “İçinizden ikinizi iyi tanıyorum. Polisin göstericilere vurma anını kolluyorsunuz” demez mi.
Artık kendimi tutamadım “Bana gazetem taksimde kuş fotoğrafı çekmem için maaş vermiyor. Benim görevim. Eylemcilerin size, sizinde eylemcilere saldırırken fotoğrafını çekmem. Yayınlayıp yayınlamamak gazetenin insiyatifinde” dedim.
Yaşlı bir adam da “Bu olayları başlatan sizsiniz” demez mi.
Dayı dedim.
Şu gazeteciler “Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranıyor” dedim.
“Polis, gösterici, esnaf, son olarak da vatandaş olarak suçluyu gazeteci ilan ettiniz. Biz buradan ayrılınca olaylar bitecekse namusum üzerine söz veriyorum. Gazeteye oturmaya gidiyorum” dedim.
Diyelim ki 1 Mayısta gazeteciler hareketli bir fofoğraf çekerken bir grubun saldırısına uğrasa içlerinden biri en iyi ihtimalle yaralansa ne olacak.
O saldırgan mahkemede “Bunların amacı ortalığı karıştırıp, İkinci Gezi Parkı olaylarını başlatmaktı. Neler yaşandığını biliyorum ve mağdur oldum. Ülkem için elimi kana buladım” dese ne yapacak hakim? Beraat. Hatta birkaç gazeteciyi öldürse ne değişecek hiçbir şey.
Cani kahraman olacak.
Ölen muhabirlerin gazeteleri de kıvırmazlarsa olaya tepki gösterir.
Kıvıranlar da aramızdaki teröristleri temizleyeceğiz deyip tazminat ödemekten de yırta.
Bu kanun uygulanırsa Allah gazetecinin yardımcısı olsun.

Eray Erollu