VAATLER
1990’lı yılların başında personelimize yöneticilik eğitimi vermesi için konunun uzmanı bir profesörle anlaştık.
Hoca ilk dersinden 30 kişilik ekibimizi üçe ayırdı. Her ekibe bir teknede bulunabilecek ekipman listesi verdi. Listeler aynıydı ve 30 aletten oluşuyordu. Ekiplerden istenen, en gerekli 10 tanesini belirleyerek sanal tekneye almasıydı.
Ekipler birbirini duymayacakları masalara dağıldı, kendi aralarında tartışmaya başladı.
Benim ekibim pusula, yedek yakıt, kova gibi şeyleri belirledi, ikincil öneme sahip terlik, vazo, halı gibi eşyaları eledi.
Bir alet vardı, diyelim ismi PERTUK olsun, hiç duymamıştık, ne işe yarayabileceğine karar veremedik ama ne olur ne olmaz, belki çok zaruri bir alettir diye listeye dahil ettik.
Diğer ekipler de aynısını yapmış…
Hoca her listeye baktı, bıyık altı gülümsedi.
“Hepiniz ne olduğunu bilmediğiniz bir aleti listeye aldınız,” dedi, “Bu aleti hangi koşullarda ve nasıl kullanacağınızı sanıyorsunuz?”
Muharrem İnce seçim kampanyası boyunca UZAY MADENCİLİĞİ ve KUANTUM’dan bahsedip durdu ya… İşte bunların ikisi de bizim listelere aldığımız PERTUK’tan farklı değil.
Halk ne işe yaradığını, ona ne fayda sağlayacağını bilmediği -ki itiraf edeyim, ben de bilmiyorum- kavramlara neden oy versin?
Kek ve kıraathane hayli matrak vaatlerdi, ciddi bir lidere yakışmaz… Ama benzin, döviz, faiz, dış borç, fasulye, mercimek, soğan, patates, et, ekmek, süt, çay, şeker gibi somut şeylere KUANTUM ve UZAY MADENCİLİĞİ’nden fazla yer verilseydi daha akılcı olmaz mıydı?
Hilmi Köksal Alişanoğlu