Türkiye’de son durum budur

Türkiye’de son durum budur.

Bilime:
Üvey evlat muamelesi yapan ülkeye,
Hayat üvey evlat muamelesi yapar.

O kadar…

bilim
ad
1.
evrenin, evrendeki olguların ve olayların bir bölümünü ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları kullanarak ve gerçeğe, gerçekliğe dayanarak birtakım yasalara ulaşan bilgi yolu, düzenli ve tutarlı bilgi.
“İnsanoğluna bilim her zaman bir şeyler vermiştir”
eş anlamlısı: ilim
2.
yöntemle elde edilen ve uygulamayla doğrulanan, her zaman ve her yerde geçerlik ve kesinlik nitelikleri taşıyan yöntemli ve dizgesel bilgi.

Bilim nedir?
Bilim, evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecine denir.

Bilimin asıl uğraşı alanı doğa olaylarıdır. Burada doğa olaylarını en genel kapsamıyla algılıyoruz. Yalnızca fiziksel olguları değil, sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel vb. bilgi alanlarının hepsi doğa olaylarıdır.

Özetle, insanla ve çevresiyle ilgili olan her olgu bir doğa olayıdır. İnsanoğlu, bu olguları bilmek ve kendi yararına yönlendirmek için varoluşundan beri tükenmez bir tutkuyla ve sabırla uğraşmaktadır. Başka canlıların yapamadığını varsaydığımız bu işi, insanoğlu aklıyla yapmaktadır.

Bilim, yüzyıllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını koymuştur. Bu süreçte, çağdaş bilimin dört önemli niteliği oluşmuştur:

Çeşitlilik
Bilimsel çalışma hiç kimsenin tekelinde değildir, hiç kimsenin iznine bağlı değildir. Bilim herkese açıktır. İsteyen her kişi ya da kurum bilimsel çalışma yapabilir. Dil, din, ırk, ülke tanımaz. Böyle olduğu için, ilgilendiği konular çeşitlidir; bu konulara sınır konulamaz. Hatta, bu konular sayılamaz, sınıflandırılamaz.

Süreklilik
Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir zaman durmaz. Krallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamış olsalar bile, bilgi üretimi hiç durmamıştır; bundan sonra da durmayacaktır.

Bu süreç içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, bilime, herhangi bir anda tekniğin verdiği en iyi imkanlarla gözlenebilen, denenebilen ya da var olan bilgilere dayalı olarak savurma kurallarıyla geçerliği kanıtlanan yeni bilgiler eklenir.

Ayıklanma
Bilimsel bilginin geçerliği ve kesinliği her an, isteyen herkes tarafından denetlenebilir. Bu denetim sürecinde, yanlış olduğu anlaşılan bilgiler kendiliğinden ayıklanır; yerine yenisi konulur. Bu noktada şu soru akla gelecektir. Sürekli yenilenme ve ayıklanma süreci içinde olan bilimsel bilginin doğruluğu, evrenselliği savunulabilir mi?

Bu sorunun yanıtını verebilmek için, bilimsel bilginin nasıl üretildiğine bakmamız gerekecektir. Sanıldığının aksine, bilimsel bilgi üretme yolları çok sayıda değildir; yalnızca iki yöntem vardır. Bu yöntemler başka bir yazının konusu olacaktır.

Bilim nedir? (Felsefe)
İnsanın teorik faaliyetinin en yüksek biçimi ve aynı zamanda bu faaliyetin sistemleştirilmiş bilgiler biçimindeki sonucu. Bu bilgiler sistemi, toplumsal bilgi edinme süreci boyunca pratiğin temeli üzerinde ortaya çıkar ve doğanın, toplumun ve düşünmenin yasalarına ilişkin bilgileri kavramlar, önermeler, teoriler biçiminde saptar.

Toplumsal işlevi bakımından bilim, toplumsal bir üretim gücü olarak ve toplumsal süreçlerin yönlendirilmesine olanak sağlayan bir araç olarak, gerek doğasal, gerekse toplumsal çevrenin gitgide daha iyi kavranmasını ve denetlenmesini mümkün kılar. Bilim, biryandan insanların toplumsal faaliyetinin bir biçimi olarak, toplumsal bir kurumdur öte yandan nesnel gerçeğin öğrenilmesinden elde edilen bilgilerin bir sistemi olarak, toplumun maddi yaşam süreci içine girer ve gerek gelişimi gerekse kullanılış biçimi mevcut sosyoekonomik kuruluşun üretim güçlerince ve üretim ilişkilerince belirlenir ve bunların damgasını taşır.

Bu anlamda birbirine karşıt toplum sistemlerinin birer öğesi olarak, birbirlerinden özce ayrılan bir sosyalist bir de kapitalist bilim vardır. Ne var ki, bu fark, belirli inceleme alanlarının özelliklerinin, yapılarının ve yasalarının nispeten aslına-uygun birer yansısı olan bilgilerin nesnel içeriğine dokunmaz. Öyleyse, kapitalist ya da sosyalist bir fizik, bir kimya, bir biyoloji vb. yoktur. Teorik düzeydeki faaliyet, insanların dünyayı öğrenme faaliyetlerinin bir parçasıdır.

Bilgi edinme faaliyetinin diğer biçimlerinden farklı olarak, teorik faaliyet9in hedefi, insanların amaçlı eylemlerinde onlara dayanak olabilecek, doğaya ve topluma ilişkin nesnel genel-bilgi üretmektedir. Dönüştürücü bir insan faaliyeti olan teorik faaliyet, insanın bireysel becerilerinin, yeteneklerinin gelişip değerlenmesini sağlayarak, onun genel üretim gücünün artmasına yol açar.

«Bilimin, bu hem fikirsel, hem de pratik zenginliğin gelişimi, içinde insanın üretim güçlerinin, yani zenginliğin gelişmesinin meydana çıktığı yanlardan, biçimlerden yalnızca biridir.» Başlangıçta insanın pratik faaliyetleriyle sarmaşmış olan teorik faaliyet, bedensel çalışma ile zihinsel çalışmanın birbirinden ayrılmasından sonra, toplumsal işbölümünün özel bir alanı olup çıkmış, -özellikle kapitalizmin ilerlemesiyle- büyük bir gelişim göstermiş ve sosyalist toplumda daha kapsamlı, özgül bir yer kazanmıştır.

Bedensel çalışma ile zihinsel çalışma arasındaki karşıtlık, uzlaşmaz çelişkiler taşıyan sınıflı toplumlarda, bilimin emekçi kitlelerden kopmasına yol açar ve egemen sınıfların elinde, sömürüyü yaygınlaştıran ve sınıf egemenliğini pekiştiren bir araç olur. Kapitalist toplumda, işçilerin, maddi üretim sürecinin teorik öğeleriyle (bilim) bağları kopmuştur ve bu öğeler, onların sömürüsünü artıran ve sınıf tahakkümüne elveren, onlara yabancı bir güç biçiminde ortaya çıkar.

—–

Bilim nedir?
Bilim, evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecine denir.

Bilimin asıl uğraşı alanı doğa olaylarıdır. Burada doğa olaylarını en genel kapsamıyla algılıyoruz. Yalnızca fiziksel olguları değil, sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel vb. bilgi alanlarının hepsi doğa olaylarıdır.

Özetle, insanla ve çevresiyle ilgili olan her olgu bir doğa olayıdır. İnsanoğlu, bu olguları bilmek ve kendi yararına yönlendirmek için varoluşundan beri tükenmez bir tutkuyla ve sabırla uğraşmaktadır. Başka canlıların yapamadığını varsaydığımız bu işi, insanoğlu aklıyla yapmaktadır.

Bilim, yüzyıllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını koymuştur. Bu süreçte, çağdaş bilimin dört önemli niteliği oluşmuştur:

Çeşitlilik
Bilimsel çalışma hiç kimsenin tekelinde değildir, hiç kimsenin iznine bağlı değildir. Bilim herkese açıktır. İsteyen her kişi ya da kurum bilimsel çalışma yapabilir. Dil, din, ırk, ülke tanımaz. Böyle olduğu için, ilgilendiği konular çeşitlidir; bu konulara sınır konulamaz. Hatta, bu konular sayılamaz, sınıflandırılamaz.

 

Süreklilik
Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir zaman durmaz. Krallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamış olsalar bile, bilgi üretimi hiç durmamıştır; bundan sonra da durmayacaktır.

Bu süreç içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, bilime, herhangi bir anda tekniğin verdiği en iyi imkanlarla gözlenebilen, denenebilen ya da var olan bilgilere dayalı olarak savurma kurallarıyla geçerliği kanıtlanan yeni bilgiler eklenir.

Ayıklanma
Bilimsel bilginin geçerliği ve kesinliği her an, isteyen herkes tarafından denetlenebilir. Bu denetim sürecinde, yanlış olduğu anlaşılan bilgiler kendiliğinden ayıklanır; yerine yenisi konulur. Bu noktada şu soru akla gelecektir. Sürekli yenilenme ve ayıklanma süreci içinde olan bilimsel bilginin doğruluğu, evrenselliği savunulabilir mi?

Bu sorunun yanıtını verebilmek için, bilimsel bilginin nasıl üretildiğine bakmamız gerekecektir. Sanıldığının aksine, bilimsel bilgi üretme yolları çok sayıda değildir; yalnızca iki yöntem vardır. Bu yöntemler başka bir yazının konusu olacaktır.

Bilim nedir? (Felsefe)
İnsanın teorik faaliyetinin en yüksek biçimi ve aynı zamanda bu faaliyetin sistemleştirilmiş bilgiler biçimindeki sonucu. Bu bilgiler sistemi, toplumsal bilgi edinme süreci boyunca pratiğin temeli üzerinde ortaya çıkar ve doğanın, toplumun ve düşünmenin yasalarına ilişkin bilgileri kavramlar, önermeler, teoriler biçiminde saptar.

Toplumsal işlevi bakımından bilim, toplumsal bir üretim gücü olarak ve toplumsal süreçlerin yönlendirilmesine olanak sağlayan bir araç olarak, gerek doğasal, gerekse toplumsal çevrenin gitgide daha iyi kavranmasını ve denetlenmesini mümkün kılar. Bilim, biryandan insanların toplumsal faaliyetinin bir biçimi olarak, toplumsal bir kurumdur öte yandan nesnel gerçeğin öğrenilmesinden elde edilen bilgilerin bir sistemi olarak, toplumun maddi yaşam süreci içine girer ve gerek gelişimi gerekse kullanılış biçimi mevcut sosyoekonomik kuruluşun üretim güçlerince ve üretim ilişkilerince belirlenir ve bunların damgasını taşır.

Bu anlamda birbirine karşıt toplum sistemlerinin birer öğesi olarak, birbirlerinden özce ayrılan bir sosyalist bir de kapitalist bilim vardır. Ne var ki, bu fark, belirli inceleme alanlarının özelliklerinin, yapılarının ve yasalarının nispeten aslına-uygun birer yansısı olan bilgilerin nesnel içeriğine dokunmaz. Öyleyse, kapitalist ya da sosyalist bir fizik, bir kimya, bir biyoloji vb. yoktur. Teorik düzeydeki faaliyet, insanların dünyayı öğrenme faaliyetlerinin bir parçasıdır.

Bilgi edinme faaliyetinin diğer biçimlerinden farklı olarak, teorik faaliyet9in hedefi, insanların amaçlı eylemlerinde onlara dayanak olabilecek, doğaya ve topluma ilişkin nesnel genel-bilgi üretmektedir. Dönüştürücü bir insan faaliyeti olan teorik faaliyet, insanın bireysel becerilerinin, yeteneklerinin gelişip değerlenmesini sağlayarak, onun genel üretim gücünün artmasına yol açar.

«Bilimin, bu hem fikirsel, hem de pratik zenginliğin gelişimi, içinde insanın üretim güçlerinin, yani zenginliğin gelişmesinin meydana çıktığı yanlardan, biçimlerden yalnızca biridir.» Başlangıçta insanın pratik faaliyetleriyle sarmaşmış olan teorik faaliyet, bedensel çalışma ile zihinsel çalışmanın birbirinden ayrılmasından sonra, toplumsal işbölümünün özel bir alanı olup çıkmış, -özellikle kapitalizmin ilerlemesiyle- büyük bir gelişim göstermiş ve sosyalist toplumda daha kapsamlı, özgül bir yer kazanmıştır.

Bedensel çalışma ile zihinsel çalışma arasındaki karşıtlık, uzlaşmaz çelişkiler taşıyan sınıflı toplumlarda, bilimin emekçi kitlelerden kopmasına yol açar ve egemen sınıfların elinde, sömürüyü yaygınlaştıran ve sınıf egemenliğini pekiştiren bir araç olur. Kapitalist toplumda, işçilerin, maddi üretim sürecinin teorik öğeleriyle (bilim) bağları kopmuştur ve bu öğeler, onların sömürüsünü artıran ve sınıf tahakkümüne elveren, onlara yabancı bir güç biçiminde ortaya çıkar.

Çalışma ile bilimin böylece birbirinden koparılıp uzlaşmaz bir şekilde karşı karşıya gelmesi, ancak sosyalist toplumda üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin son bulmasıyla ortadan kalkar. Sosyalist toplumda bir yandan çalışma ile bilim, öbür yandan teorik ve pratik faaliyet ile bilim gitgide birbirine yakınlaşır ve aralarındaki uzlaşmazlık son bulur ve bilim, işçi sınıfının çalışmasında üretkenliğini artıran, bireyleri geliştiren ve sosyalist toplumun planlı olarak kurulmasını sağlayan bir manivela haline gelir.

Teorik faaliyetin, insan faaliyetinin diğer özel biçimlerine kıyasla en önemli farkı, genel çalışma (genel verilere dayalı bir çalışma) olmasıdır. Bu özelliğiyle de, diğer çalışma biçimlerinden ayrılır. «Her bilimsel çalışma, her keşif, her icat, genel çalışmadır. Bu çalışma kısmen, yaşayanlarla yapılan kooperasyonla, kısmen de, daha öncekilerin çalışmalarından yararlanılmasıyla koşullanmıştır. » (Marks)

Genel çalışma, nesnel gerçeğe ilişkin bilgilerin üretilmesine ve yeniden üretilmesine, aktarılmasına ve uygulanmasına yönelik olarak, insanın genel üretim gücünü yükselttiği halde, çalışmanın özel diğer biçimleri, somut toplumsal gereksinimleri maddi mal üretimiyle karşılamayı hedef tutarlar. Teorik faaliyet, hem insan deneyimlerinin, hem de üretilen genel bilgilerin toplamıdır bu nedenle bilim, «genel tarihsel gelişimin soyut beşinci özünün(-^ Beşinci Öz) üretimidir» (Marks).

Teorik faaliyetin bir ürünü olan bilim, nesnel gerçeğin özelliklerinin, yapılarının ve tabi oldukları yasal düzenliliklerin nispeten aslına-uygun birer yansısını oluşturan, özel tarzda düzenlenmiş olan ve gittikçe gelişen bir bilgiler sistemidir. Bu bakımdan, bilim, toplumsal yaşamın fikir dünyasının bir parçasıdır ve özel bir toplumsal bilinç biçimi oluşturur. Bu bilinç biçimi, nesnel gerçeğin asli, zorunlu ve genel ilişkilerini, güvenilir ampirik ve teorik bilgiler halinde, aslına az çok uygunluk içinde ve nesnel olarak yansıttığı için, diğer bilinç biçimlerinden ayrılır.

Bu teorik ve ampirik bilgiler, kendi başlarına, amaçlı eylemin dayanağı ve yönlendiricisi olabilir. Bilim, yöntemli olarak kazanılmış ve sistemli olarak düzenlenmiş genel-bilgidir. Bilim, nesnelerin, süreçlerin, vb. yalnızca bir betimlemesini değil, aynı zamanda bu nesnelerin vb. tabi oldukları yasal düzenliliklerin bilinmesine dayanan -doğanın ve toplumun dönüştürülmesine egemenlik altına alınması doğrultusunda bilimsel tahminleri ve yasal düzenliliklerin bu bilgisi tarafından yönlendirilen amaçlı, pratik faaliyetleri olanaklı kılan- bir açıklama’ yı da kapsar. Gelişmiş her bilimin kendi aralarında birbirine sıkıca bağlı dört öğesi bulunur:

1) Deneyimden, gözlemden ve deneyden çıkan sonuçların betimlenmesi olan ampirik bilgiler

2) Yasa önermeleri ve varsayımlar gibi, teorik önermeler biçiminde, belirli bir nesneye ilişkin teorik genel-bilgiler

3) Bir çok bilimin genel yöntemlerinden, tek tek bilimlerin kendilerine özgü yöntemlerine kadar uzanan, -genel diyalektik yöntemin öğelerini de kapsayan—yöntem ve usuller

4) Felsefi varsayımlar ve çıkarsamalar.

Sözlükte “bilim” ne demek?
1. Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim.
2. Matematik, geometri, gök bilimi ve tıp vb. bilgi dallarından her biri.
3. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.