Sabit numaramı iptal ettirmek için Telekom’da sıra numarası aldım, ekranda numaram yanınca kabine doğru hareketlendim. Tam içeri girecekken eli yüzü düzgün seksenlik bir amca “Sıra benim.” diyerek önüme geçti. Numaramı gösterdim, nafile! “Bir saattir bekliyorum.” diyerek memurun karşısına oturdu.
O da iptal işlemi yapacakmış. Esasında yapmış da, telefonu henüz kapanmamış, onu sorgulamaya gelmiş.
“Telefonunuz ağustosun 5’i ile 10’u arasında kapanacak.” dedi memur.
Adam önündeki mini ajandasına bir şeyler yazdı. Sonra;
“7’sinde kapanır mı?” diye sordu.
Memur kız hayli sabırlı.
“Tabii efendim,” dedi, “7’si de olabilir, 5’i ile 10’u arası başka herhangi bir gün de.”
“Pek,” dedi adam, “Ücretini ne zaman ödeyeceğim?”
Kız cevapladı, adam bu kez ücreti nereye ödeyebileceğini sual etti, derken ta en başa döndü, telefonun ne zaman kapanacağını sordu, diğer soruları tekrarlamaya başladı…
Yirmi dakika olmuştu. Sıradakiler oflayıp pufladılar, ben zaten zor dayanıyordum, kabin kapısının eşiğinden usulünce sırada beklediğimizi hatırlattım.
İhtiyar parladı, yaşından hiç beklenmeyecek bir çeviklikle ayağa kalktı, üzerime yürüdü, gözüne kestirse belki de girişecekti, memurlar araya girdi, adamı başka bir kabine aldılar, yatıştırıcı iğne mi yaptılar, ne olduysa, sakinleşti.
Bir dakika geçmeden o kabinden bana laf attı.
“Sıra benimdi, niye girdiniz?”
İşim bitmişti, inna sabirin diye binadan ayrıldım.
Rabbimden niyazımdır…
O herif gibi başkalarının haklarına tecavüzkâr biri ve huysuzun teki olacaksam, o yaşları getirme beni, ne olur!
Hilmi Köksal Alişanoğlu