“Peru, Mancora’dan Amazonlara doğru yola çıktım. Bi baktım yol kesme eylemi”! Gezgin gazeteci Asım Güneş başına gelenleri yazdı

Arayı fazla açmadan, hazır beklemekten başka yapacak bir şeyim yokken, ikinci yazıyıda döktüreyim hemen.

Arjantinlilerle yaşadığım küçük fikirsel ayrılıktan iki gün sonra Peru, Mancora’dan Amazonlara doğru yola çıktım. En ucuz yolu Piura’ya gidip oradan otobüsle, Tarapoto, Tarapoto’dan da başka bir araçla Yurimaguas’a geçmek. Yani internetten ve konuştuklarımdan edindiğim bilgi bu.
Kargo gemileriyle yolculuk Yurimaguas’tan başlıyor çünkü.
Neyse yine internette, Piura’dan Tarapoto’ya giden otobüslerin öğle saatinde hareket ettiğini öğrendim. Mancora-Piura arası otobüsle 4-5 saat sürüyor. Normalde otostopla geçerdim bu mesafeyi ama otostopla 4-5 saatte almak mümkün değil. Yani sabah ne kadar erken çıkarsanız çıkın, öğle vaktinde Piura’da olamazsınız.
O yüzden bende birgün fazladan beklemekek için 21 sole kıyıp, sabah 07.30 gibi Piura otobüsüne bindim. Mesafe çok uzun olmasada her kasabada durup kalkmak ve yoldaki bitmeyen bakım çalışmaları yüzünden gerçekten de 12.00 gibi ancak varabildik Piura’ya.
Ama oraya varmak, hemen Tarapoto, otobüsüne varmak anlamına gelmiyor. Peru’da en gıcık olduğum şeylerin başında, otobüslerin bir terminalden kalkmak yerine her otobüs firmasının kendi ofisinden hareket etme eğiliminde olması. Bazen ortamı bilmeceye çeviriyor bu durum. Neyse sonunda merkezde, Tarapota’ya giden otobüslerin hareket ettiği küçük terminali buldum ama tahmin edin ne oldu. Tabiki evrensel birader tüm gıcıklığıyla beni bekliyordu yine. Ben de inadına inadına bastım kendisine negatif elektriği.
Yok, yok otobüsü kaçırmadım, sadece yolcu olmadığı için sefer iptal edilmiş  Benim gibi bekleyen iki de Amerikalı genç var. (Iquitos kadar beraber gittik bu iki elemanla. Ilerleyen bölümlerde bahsedeceğim).
Tabi koca otobüs bir Türk, iki Amerikalı yolcu edecek için hareket edecek değil ya.
Neyse Amerikalılar verdi 70 sol. Ertesi günkü otobüse bileti alıp yürüdüler kalacak hostel bulmak için. Ama ben öyle hemen pes etmedim.
Dedim “ulan bir tane otobüs mü gidiyor Tarapoto’ya”. Birkaç kişi başka bir terminalden bahsetti. Maps-me’den buldum yerini. 4 km kadar uzakta. Sırtlandım çantayı öğle sıcağında (ki Piura’da çöl iklimi hakim) düştüm yola. Saat 13.00 gibi vardım o terminale kan ter içinde. Yeminle bazen 3-5 lira vermemek için kendi yaptıklarıma inanamıyorum. Neyse burada gerçekten başka firmalarda var Tarapoto’ya otobüs kaldıran. Ama malesef onları kaçırmışım işte.
Neyse yapacak birşey olmayınca “Keşke otostopla gelseydim” diye hayıflanarak ertesi güne T.S.P firmasından aldım 60 sole biletimi. Buradan alınca 10 sol ucuza geldi bilet. Zaten o da tek avuntum oldu. Gişedeki kadına da geceyi terminalde geçirip geçiremeyeceğimi sordum. Terminal binası gece kapanıyormuş. Ama bahçede yer alan boş alanda kalabileceğimi söyledi. Bahçedeki taksi durağındaki elemanda kapalı restoranlardan birinin, masalarının bulunduğu alanda kalabilirsin” dedi. Yağar filansa daha korumalı olur diye. Neyse sonuç itibarıyla bahçede yer alan küçük bir restoranın masalarını koyduğu yerde geçirdim geceyi. Tabi sabahın 04.30’unda nereden aklına geldiyse gelip restoranı açan abla tarafından kovalanana kadar  neyse bende bir yandaki restoranın bahçesine geçtim ama tabi uyku filan gitti o saatten sonra. Sonuç itibarıyla sabahı ettim zar-zor. Ondan sonra otobüs saatini beklemek kaldı geriye. Ama tabiki o kadar basit olmadı Tarapoto’ya gitmek 
Hareket saati 12.30 görünen otobüs, (ki bileti alırken sıkı sıkıya uyarmıştı gişedeki abla saat 12.00 de ofis önünde olmam için) saati geçmesine rağmen görünmeyince bir aksilik olduğu belli oldu. Gerçi kendimi hazırlamıştım geç kalkmasına. Peru’dayız sonuçta, dakikası dakikasına otobüs beklemeyecek kadar tanıyorum ülkeyi artık. Ama 13.30 olmasına rağmen otobüsün yerinde yeller esince diğer yolcularla birlikte kıpırdanmaya başladık. Firma görevlileride sürekli, “Geldi, geliyor” tribinde. Ama nerdeee. Saat 14.00’te gişedeki abla otobüsün polisle bir sorunu olduğunu söyleyip (Ben öyle anladım yani) otobüs iptal, ancak yarın kalkacak” deyince, iki gün önce Arjantinlilere saldıran sopalı manyak geri geldi. Bağırış çağırış girdik personelle birbirimize. Yine ben de küfür yağmur şeklinde tabi. Bunlarda birşeyler söylüyor ama umurum değil. Hayır hemen yandaki DIAS firmasının otobüsü yarım saat önce neredeyse boş hareket etti Tarapota’ya. Be kodumun dingilleri şunu zamanında söylesesenize o zaman. Tabi amaç müşterileri kaçırmamak. Sen birgün daha beklemişsin kimin umurunda.
Neyse herkes bunlara girişince paraları geri dağıttılar. Bekleyen herkesin sinirler tepede tabi. O sıra bir teyze, Murga Serrano denilen firmanın otobüsü olduğunu söyleyince hepimiz bir anda oraya hücüm ettik.
Neyse itiş kakış, sondan ikinci kişi olarak alınca bileti bir ‘ohh’ çektim ama evren dingili gülüyormuş meğer ben ‘ohh’ çekerken.
Neyse sonuçta bu firmanın otobüsü 14.30 gibi hareket etti. Tabi otobüs full. Ben de bir gece önce uyuyamamanın, sabah sabah yaşanan sinir harbinin yorgunluğuyla biner binmez sızmışım. Hava karardıktan sonra bir patlama ve sarsıntıyla uyandım. O durumda bile gözleri açamıyorum ama.
Neyse, tabiki lastik patlamış. Allahtan arka ikili lastikleden biri patlamış da tamirciye kadar idare etti.
Küçük bir kasabada otobüs lastik değiştirirken bizde bir inşaat alanına hücum ettik. Harca bayağı su katıldı gece gece 
Neyse yarım saatte patlayan lastik tamir edilip yerine takılınca yine hareket ettik. Hareketle birlikte benim uyumam bir oldu.
Sonra gecenin bir yarısı durduğumuzu hissettim. Başta mola verdik zannettim. Saate baktım 02.30 civarı. Onemsemeyip uyumaya devam ettim ama mola bir türlü bitmiyor. Millette hararetli hararetli konuşmaya başlayınca dedimki “Evren biraderin sürprizleri bitmedi herhalde”
Gerçekten de bitmemiş. Meğer Agua Negro’mu Agua Verde’mi ismini tam hatırlayamadığım köy halkı, çocukların sağlığıyla ilgili bir sorun yüzünden yol kesme eylemi yapmış. Gece 02.00 başlayıp 24 saat sürecekmiş.
Yani, ilk bilet aldığım otobüs iptal olmasa, ya da 13.30 gibi kalkan diğer firma otobüsüne binmiş olsam ya da yolda lastik patlamasa biz geçmiş olacaktık. Tabi halamın bıyıkları olsa amcam olurdu. Sonuçta önümüzdeki 20-30 araçla birlikte saplanıp kaldık eyleme. Saatler geçtikçe arkamızda oluşan kuyrukta kilometrelerce uzadı.
Neyse günün aydınlanmasıyla umudunu kaybeden millet bavullarını, çantalarını kapıp yürüyerek yolun kesildiği yeri geçip, eylemi duyup gelen tuk-tuklarla en yakındaki kasabaya. Oradanda başka bir otobüsle Tarapota’ya devam etmeye başladı Sordum tuk-tuk 10 sol, diğer otobüste 30 sol. Dedim hayatta vermem o parayı. Beklerim 24 saat. O ara bizim Amerikali gençleride gördüm çantaları sırtlanmış yürüyorlar. Neyse ben kesin bekleme kararı verip gazetecilik güdüsüyle daldım eylemcilerin arasına fotoğraf çekmeye. Eğlenmeye bile başladım hatta. Saat 08.00 yolcuların yarısından çoğu terk etti otobüsleri. Biz az bir grup kaldık bekleşen. O sıra bekleyen insanlar eylemciler ile tartışmaya başladı. Ha bir ton polis var ama onlar müdahale etmiyor. Neyse bağırış çağırış sonunda saat 09.30 gibi eylemi bitirip yolu açınca herkes koşa koşa döndü otobüslerine. Bir heyecan ve mutluluk dalgası sardı resmen herkesi. Neyse yol kesilen yeri geçtik. Daha bir kilometre gitmeden tahmin edin ne oldu. Bir diğer lastik daha patladı hem otobüs devam edemeyecek şekilde.
Tüm otobüs gülmeye başladık bu sefer. Tabi ben evren kardeşin kulaklarını çınlatmayı ihmal etmedim.
Neyse yarım saat 40 dakikada değiştirdiler lastiği. Sonuçta öğleden sonra 14.00 gibi vardık Tarapoto’ya.
Yani normalde 15-16 saat süren Piura-Tarapoto arasını 48 saatte geçmenin haklı gururunu yaşadım resmen. Tarapoto’dan, bulabildiğim en ucuz şekilde, bir kamyonetin arkasında 10 sole 2-3 saat kadar yolculuk yaparak vardım sonuçta Amazon macerasının başlayacağı Yurimaguas’a 
Neyse 2 . bölüm de burada bitsin. Arkası yarın inşallah. )

Not: “Bilgisayarın bozulmuştu, bu fotoları nasıl attın?” diyecek detaycılara. Bu fotolar hala karttaydı. Makineye takıp onun bağlantısıyla attım cep telefonuna 

Asım Güneş