“Haram yemekten vazgeçmem..” Eray Erollu yazdı

Bu başlık da “ne şimdi” dediğinizi duyar gibiyim…
“Hırsızlık mı yaptı” yorumunu yapanlar bile olmuştur aranızda.
Bu yazıyı yazmama Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın “Sigara haramdır” açıklaması neden oldu.
Erbaş din görevlisidir. Dini benden iyi bildiği de gerçektir.
Ama hiç bilmeyenlerden de değilim.
En azından haram ya da helal kılma yetkisinin sadece Allah’a ait olduğunu bilecek kapasitedeyim.
Burada sigarayı savunacak da değilim. İçilmesi yasak olan yerlerde mekan da kişi de cezaya çarptırılıyor. Bu yasak kanunlarla belirlenmiştir. Uymayan da cezasını paşa paşa ödüyor.
Ama bir kişinin çıkıp sigaraya haram demesiyle tütün ürünü içen haram yemiş olmuyor. Diğer din adamlarımız her ne kadar destek verse de.
Diyanet İşleri’nin 2019 bütçesi 7.7 milyar liradan 10.5 milyar liraya çıkarılarak MİT bütçesini 5’e, yatırımcı bakanlıkların bütçesini de 4’e katladı.
Bu kadar yüksek bir bütçeye sahip Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’a göre ben uzun yıllar haram yiyen bir kişiyim. Neden sigara içtiğim için.
Vergisini ödeyerek içtiğim sigara nedeniyle.
Allahın haram demediği sigaraya Erbaş haram dediği için…
Tüyü bitmemiş yetim hakkı ile kul hakkı yemedim, hırsızlık yapmadım, vergi kaçırmadım, kimseye ne tecavüz ettim ne de taciz ettim. Ama sigara içtim. Haram yedim.
36 seneyi aşkın süredir haram yemeye devam ediyorum. 
Bundan sonra da haramdan uzak durmam. Yaşadığım kadar yaşayacak yıllarım da yok.
Ne eşimin ne de oğlumun rızkından da kısmadım ama haramzade olarak yaşamaya devam edeceğim.
Yakında sigara içenler de camiye sokulmazsa hiç şaşırmam.
Bu konu bir fıkrayı da aklıma getirdi. 
Adamın biri cuma günü ölmüş ve gömmüşler. Oğlu hocaya gitmiş ve
“Babam cuma günü öldü öbür tarafta nasıl karşılanır?” diye sormuş.
Hocada sormuş 
“namaz kılar mıydı?”
“Hayır! ama cuma günü öldü.”
“Kumarı içkisi var mıydı?”
“Vardı ama cuma günü öldü.”
“Yalan söyler miydi?”
“Evet ama cuma günü öldü.”
“Hovardalığı var mıydı?”
“Evet ama cuma günü öldü.”
Hoca sonunda sinirlenmiş ve
“Cuma günü ellemezler ama cumartesi anasını bellerler” demiş.
BİR ARACI AYNI ANDA 2 KİŞİ KULLANIYOR
“Emniyet kemeri hayat kurtarır” cümlesi doğru olduğu kadar bana göre yanlıştır.
Denize uçan bir araçta sürücü veya yolcu olduğunuzu hayal edin. Yaralanmadığınızı da… Büyük panik içinde baş aşağı denizin derinliklerine doğru batıyorsunuz. O anda kaç kişi mandalına basıp emniyet kemerini açarak kendini kurtarabilir. Ya da takla atarak yanmaya başlayan araçtan dışarı çıkmayı başarabilir. Taksan bir sorun takmasan başka bir sorun.
Trafik terörüne çok fazla kurban veriyoruz. Bunu ne alınan önlemler ne de kesilen cezalar önleyemiyor.
Ben ehliyetimi kurstan almadım. Trafik polisinin denetlediği aracı kullanarak hak ettim.
Şimdi ehliyet almak isteyen özel kurslardan birine gidiyor. “Garantili” diyor kurs yetkilisi. Yazılıyı geç direksiyon sınavında yüzde yüz başarılı olursun. Oran yüzde yüz. Başarısız olan yok. Sürücü adayı direksiyonda. Yanında da kursun öğretmeni. Hemen ne olmalıydı demeyin. Kurs öğretmeninin de kucağında minder. Onun da üzerinde sınava gireceklerin dosyası. Arka koltukta ise başarılı ya da başarısız kararını verecek heyet oturuyor. Sürücü adayı ne gaza ne frene basıyor. Bu görev kurs öğretmeninin ayaklarının altındaki pedallarla onda. Sürücü adayımız direksiyonu çevirerek başarılı oluyor. Bir de öğretmenin vites yükselt dediğinde vitesi birden ikiye atmakla ehliyet kazanılıyor. Ehliyeti alır almaz da trafik canavarı olarak yollara düşüyor.
Bu zihniyetle biz can kayıplarını engelleyemeyiz. Azaltmamız bile mucize olur.


Eray Erollu 

Kaynak: bekman.tv

Kaynak sayfa:
http://m.bekman.tv/yazarlar/eray-erollu/haram-yemekten-vazgecmem/156/