Gururumuz Bedriye Bacı..! Cemil Özyıldırım yazdı

Gururumuz Bedriye Bacı..!

Bir Türk kadının başarısı, dünyada yankı yaptı. Fransız Yves Rocher Vakfı’nın organize ettiği “Toprağın Kadınları’’ yarışmasında, İspanya, İtalya, Fransa, Fas, Meksika, İsveç, Portekiz,
Almanya, Rusya ve Ukrayna’dan seçilen başarılı kadınların arasında, Bilecik’in Gölpazarı
ilçesine bağlı Kurşunlu köyünde yaşayan Bedriye Engin’de yer aldı, Davet edildiği Fransa’ya giderek ödülünü de aldı.

Ulu Önder Atatürk Türk kadını için bakın ne diyordu?

‘’Ey kahraman Türk kadını..
Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır.
Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadının da fazla çalıştım.
Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez.’’

Toprağın kadını 56 yaşındaki Bedriye Engin, köyünde inanılmaz öyle başarılara imza attı ki, Atatürk’ünde açtığı ve çizdiği yolda, Türk kadınının da gururu oldu. Bedriye Engin’i tanımak için 2013 yılına dönüp bakmak gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünce 2013’te “Sıra dışı okur” unvanıyla ödüllendirilen Bedriye Engin, aynı zamanda bir kitap kurdu. Bugüne kadar 3 bine yakın kitap okuduğunu söylüyor. Her şeyi okuduğu kitaplardan öğrendiğini belirten Bedriye Engin’in dikkatini en çok, ‘’Eko-Turizm’’in çekmiş. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2012 yılında düzenlediği bir yarışmada yaşadığı Kurşunlu köyünün “Bilecik’in en temiz köyü” seçilmesi, Bedriye Engin’in eko-turizm hayallerini gerçekleştireceği bir kapının açılmasına neden oldu.

Peki Bedriye Engin’in kitaplardan öğrendiği ve hayalini kurduğu Eko-Turizm, turizmin nasıl bir şekli idi?

Aslında oldukça yeni bir kavram olan Eko-Turizm, ilk kez 1992 Rio Çevre Zirvesinde gündeme getirildi. Amaç, sürdürülebilir bir dünya ve çevre için kriterler ortaya koymaktı. Bu kriterler, turizme de uyarlanarak çevreye zarar vermeden, ondan yararlanma yöntemlerinin geliştirilmesi ve tüm yerli halkların kültürlerini yok etmeden, onların turizm faaliyetlerinden yararlanmalarının sağlanması şeklinde özetlenmişti. 2002 yılının Mayıs ayında Kanada’nın Quebec kentinde, 133 ülkeden gelen 1100 delegenin katılımıyla yapılan Dünya Eko-Turizm Zirvesinde ise, yeryüzünün doğal kaynaklarının sürdürebilirliğini güvence altına alan, yerel halkların ekonomik kalkınmasına destek olurken, sosyal ve kültürel bütünlüklerini koruyup gözeten, ortak bir tanım ve kavram saptandı. Bu kavram çerçevesinde, eko-turizmde uygulanacak politikalar için planlamalar ve kurallar gerçekleştirmek, ürün geliştirme, pazarlama ve tanıtım yapmak gerekliliği kabul edildi..

Kurşunlu köylü Bedriye Engin, Eko-Turizm zirveleri sonrasında yayınlanan raporları inceledi. Kuralları ve yöntemleri, köyünde nasıl gerçekleştireceğinin planlarını yaptı. Düzenlediği toplantılar ile köylüsünü bilgilendirip, bilinçlendirdi. Kurşunlu’da uygulamalar, planlananlar çerçevesinde gerçekleşince, köyün bir anda çehresi değişti. Bedriye hanım, önce internet üzerinden Kurşunlu’nun tanıtımını yaparak dikkat çekti. ‘’Sıra dışı okur’’ seçildikten sonra televizyon programlarına konuk oldu. Köy yaşamını özleyenleri,doğa ile iç içe olacakları, Kurşunlu’ya davet etti. Önceleri 15-20 kişilik grupların ziyaret ettiği Kurşunlu köyüne, yurt dışı ziyaretçiler de gelmeye başladı. Gürültülü kent yaşamının keşmekeşinden uzaklaşmak isteyenler, sobalı odalarda konaklama, kerpiç evlerde ekmek pişirip, kümesten topladıkları yumurta ile yer sofrasında, her şeyi ile doğal olan peynirinden tereyağına, zeytininden ekşi mayalı ekmeğine, sütünden, kaymağına ve reçeline kadar bir köy kahvaltısı yapma fırsatını yakaladı. Köylüler de aralarında iş bölümü ile Eko-Turizm planlamalarının uygulayıcısı oldu. Evler konaklanacak pansiyonlar haline getirildi. Bu arada en dikkat çekici olay, köyden şehirlere göç edenler Kurşunluya dönmeye başladı. Eko-Turizm sayesinde köy halkının da geliri arttı. Bedriye Engin köydeki değişimi şöyle anlatıyor:

‘’Konuklar için menümüz ayn. Ben hazırlıyorum. Her evde aynı yemek pişiyor. Öğlen yemeğini yiyorlar, çayını kahvesini içip biraz yorgunluklarını atıyorlar.Sonra ben onları topluyorum. Yakın köy gezilerine gidiyoruz. Buralarda üç, dört katlı konaklar var ve köyümüzü çok beğeniyorlar. 1418’den kalan ‘Çivisiz Cami’yi gezdiriyorum. İlçemiz İpek yolu üzerinde olduğu için tarihi binalarımız bulunuyor. Taş hanlar, 37 kurnalı çeşmemiz görülmeye değer yerler. Zirvede yürüyüş yapıyorlar, eski Yunan kral mezarlığını geziyorlar. Köyde istedikleri her şeyi bulabiliyorlar. İnsanlar kentten o kadar yorulmuş, o kadar bunalmışlar ki gelip burada horoz sesiyle uyanmaya, yumurtasını kümesten gidip almaya hasret kalmışlar. Ziyaretçi sayımız gittikçe arttı ve 100’leri buldu. Hanım ziyaretçilerimize ayrıca, kendi ekmeğini yapmayı, köye has değişik yemek tariflerini, süt sağmayı, tereyağı yapmayı da öğretiyoruz’’

NOT: Bedriye Engin, yerel seçimler için partilerin gözünden nasıl kaçtı?
Hayret…

Cemil Özyıldırım