Gazeteci Ferit Demir’in ağlatan mektubu. “Baba sana işkence yapmışlardı…. Bak ülkede neler oldu… Hain FETÖ konusunda biz haklı çıktık” diyerek babasıyla dertleşti

Baba,
Aslında hep yazardım sana..
Birkaç yıldır ihmal ediyorum..
Neden ihmal ettim bende bilmiyorum..
Tabi ki haksızım yazmamakla..
Özür diliyorum ve yazamadığım dönemlerdeki her gelişmeyi sana aktaracağım aşağıdaki satırlarda….
Sen gideli ömürden 11 yıl gitti …
Sana olan Özlemim hiç eksilmedi…
Seni tanıyan bilen herkes günün bir saatinde mutlaka seni anıyor..
Biliyor musun baba;
En çok neyi özledim..
Her Pazar köye gelirdim..
Sen geleceğimi biliyordun..
Ya evin merdiveninde oturur beklerdin..
Yada Kapının önünde diktiğin Vişnenin altında…
Beni ilk gördüğünde gülümserdin…
En çokta o gülümsemeni özledim işte…
Beyaz bir gülümseme yüzüne yansırdı beni görünce..
Ve ben yanına gelince ilk dediğin söz;
Kume çay yap…
ve ilk sohbet çayla başlardı…
Bugün yine seni görmeye geldim..
Evin Merdiveninde oturuyordun…
O beyaz gülümseyişini gördüm..
Bin defa gelsen köye hep gülümsersin…
O gülümseyişin orada hep duruyor…..
Köye geldiğimde ve ilk sorun hep şu olurdu;
Tanz’dan meydanda oturuyorlar mıydı…
Evet oturan ar vardı dediğimde…
Arkasında “bizim Hüseyin de var mıydı aralarında”…
“Yoktu orda” dediğimde…
Sanırım yine morali bozuk..
Yolda da mı yürümüyordu diye soruyordun..
Yolda bahçesine yürüyordu dediğimde…
Yüzü nasıldı?
“Yüzü iyiydi gülüyordu” dediğimde..
Çok iyi demek durumu iyi…
Ve biliyor musun baba..
Hüseyin Arslan Amca 2 yıl önce hayata veda etti..
O meydan da yok..
Yolda da yürümüyor…
Yani senden sonra bütün iyi insanlar öldü…
Yine çok sevdiğin Hasan Abi’nin kızı Nalan hayatın baharında bizlere veda etti…
Bizim köyden;
Aziz amca, Hüseyin Aktaş amca, Lılo amca, Hüseyin Temurboğa amca , Hasan amca,Boro amca artık yoklar…
Yani anlayacağın en güzel insanlar göçüp gitti sonsuzluğa…
Baba,
Siyaseti severdin..
Ne zaman yan yana gelsek siyaseti sorardın..
Biraz sana Türkiye siyasetinden bahsedeyim…
Sen yokken neler olmadı ki..
Hiç sevmediğin ve Fodıl diye nitelendirdiğin Deniz Baykal CHP genel başkanlığından gitti..
Gerçekten tam bir Fodıl’dı Deniz Baykal…
Türkiye Siyaset tarihinin en kötü ve tahribat yaradan siyasetçi ünvanıyla hala Milletvekili…
Devlet Bahçeli hala yerinde…
Sen hayattayken de senden sonra da hala her adımı yanlış atıyor…
Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı oldu…
Kemal Kılıçdaroğlu Ankara-İstanbul arasını yürüyerek kat etti…
Adaletsizliği bütün dünyaya haykırdı..
Sen giderken OHAL yoktu şimdi OHAL var…
Sen giderken basın kısmen özgürdü şimdi değil…
150’den fazla gazeteci tutuklu..
Dün Cumhuriyet Gazetesi davası vardı…
Gazeteci Ahmet Şık tarihe not düşülecek tarihi bir savunma yaptı..
Gazeteciler yargılanıyor..
Hepimiz yargılanıyoruz yani…
Yakın bir geçmişte FETÖ’nün adamları bir darbe girişiminde bulundular..
Fethullah Gülen’in zehirlediği densizlerin darbe girişimi sonuçsuz kaldı…
Alçak zihniyet sahibi FETÖ’yü sen hayattayken bile yazmıştım bizi ne çok zehirlemek istediğini…
O zaman bana kızıyorlardı tehdit ediyorlardı…
FETÖ ‘yü yazma diye…
Oysa biz ta o zamanlar en zehirli yılandan daha adi zehire sahip bir kukla olduğunu söylüyorduk FETÖ’nün
Haklı çıktık…
Darbelerden en çok çeken sendin…
Bilirsin darbe zulmünü…
Şimdi aklıma geldi..
Hani diyordun ya en çok görmek istediğim ;
Kenan Evren sürünerek ölsün göreyim sonra öleyim…
Sen görmedin ama Kenan Evren öldü…
Arkasında kimse Razıyız da demedi..
Diğer tarafta da yeri yok zaten…
12 Eylül Diyarbakır zindanlarında sana yaptırdığı işkence hala zihinlerimizde…
ve darbe anlatayım da darbe zihniyetini bilsin insanlar;
12 Eylül darbesinden hemen sonra…
Bir kış günü geldiler askerler köye…
Aldılar seni…
2 metre karın içinde 30 km yol götürdüler…
Pertek’te günlerce işkencede kaldın…
60 yıl kesmediğin bıyıklarını kestiler…
Saçlarını sıfıra vurdular..
Ellerinin her yerini morarttılar..
Sonra bıraktılar….
Aradan birkaç ay geçti…
Bu kez Diyarbakır’dan 3 sivil polis geldi…
Bir beyaz Renault taksiye bindirip götürdüler seni…
Tam 40 gün sorgusuz sualsiz gözaltında kaldın..
Sabah öğlen akşam işkenceden geçirdiler…
Diyarbakır zindanın en çığlıklara boğulan hücresinde zulüm gördün…
Sen anlatmıştın…
Bir akşam gözaltında olanları toplamışlar bir odaya bir halka oluşturmuşlar..
“Sırayla her birinizi ortaya iterek herkes ortadakine tekme yumruk atarak dövecek” demiş askerler
Ve emir uygulanmış…
Seni ortaya ittiklerinde diğer mahkumlar dövememiş kıyamamış sana ama sen de biliyorsun ki seni dövmediklerinde onlar dövülecek…
Bağırmışsın “dövün beni..”
Yine dövmemişler…
Onlar dayak yemesin diye…
Bu aşağılık insanlardan dayak yemek mi istiyorsunuz, “dövün beni” diye haykırmışsın, sonra dövmüşler seni hep birlikte..
Bir gün de sırtında kırılıncıya kadar sopayla dövmüş bir er seni…
ve işkence anıların bunlarla sınırlı değil…
Bunlar benim övünç madalyalarım olarak hep yüreğimde kalacak baba..
Bir sonraki kuşaklara anlatmak için bunları kitabımda da yazacağım…
Baba,
Biraz da kendimden bahsedeyim,
Sen giderken daha 9 aylık olan Peloş kocaman oldu..
Bu yıl 7 sınıfı okuyacak…
Sen onu ilk kucağına aldığında..
Küçücüktü..
Gülümsemişti sana…
Sende kahkaha atmıştın…
O gündür bu gündür Peloş senin sevgini yüreğinde taşıyor…
Meltem İstanbul’da okuyor..
Bu yıl üniversite son sınıfa geçti..
Gururlan baba torunun gayet başarılı..
Ki eminim ilerde daha çok gururlanacaksın Meltem için…
Bana gelince…
Gazetecilik kanıma işlemiş..
Senden sonra daha güzel işler çıkardım…
Türkiye’de ve Dünya’da senin gururun oldum…
Birçok ödül aldım..
Katledilirken arkasında göz yaşı döktüğün ve Türkiye’nin en büyük gazetecilerinden olan Uğur Mumcu adına düzenlenen Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülünü aldım…
Rafet Genç Haber Ödülünü kazandım…
Yılın haber Ödülünü kazandım..
Ve birçok Gazetecilik ödül daha var….
Yani senin adına yakışır…
Kamil Demir’in adını yaşatmaya ve gururlandırmaya devam ediyorum…
Gelelim vedaya baba..
Temmuz sıcağı çekilmiyor..
Zaten senden sonra Temmuz ayını hiç sevmedim..
Cehennem sıcakları var buralarda….
Margek’te evin karşısındaki o tepede hep bakıyorsun bana bunu biliyorum…
Bibim Sultan ile birlikte orada ve yürektesiniz…
Bu arada baba..
Senden sonra Ankara’da yaşayan Halam Duriye ve İzmir’deki halam Rukiye’ de bize veda etti…
Eminim o tarafta sana iyi bakıyorlardır ablaların ve kardeşlerin…
Sizleri çok özlüyoruz ..
Sen, Amcam Hüseyin, Halalarım, Çicek, Sultan, Rukiye ve Duriye…
Hepiniz bir aradasınız..
Özlüyoruz…
Seviyoruz….
Yokluğunuza alışamıyoruz bilesin baba…
Sevmediğim Temmuz ayının..
Her 27’de kıyamette kopsa başındayım baba…
Hiç ihmal etmedim..
Edemem de…
Seni çok seviyorum….
Ellerinden öpüyorum…

Ferit Demir