Dilif yenge.. Düşünün ki gülmeyi unutmuş bir kadın.. Ferit Demir’den bir devrin özeti olan bir yaşamın ardından yazılan yazı

Dilif - Ferit Demir

Dilif
Düşünün ki gülmeyi unutmuş bir kadın..
Acının en derinini yüreğinde defalarca hissetmiş…
90 yıllık ömrünün büyük bölümüne acı ve hasreti yerleştirerek yaşadı…
İlk acıyı evladıyla yaşadı..
Yıl 1980 aylardan nisan…
Hava yağmurlu…
Dinmeyen bir yağmurlu bir havada kara haber ulaşmıştı Margek’e..
Hıdır’ı vurmuşlar…
Lise’den yeni mezun olmuştu Hıdır…
Bir mahalle arasında hain kurşunların hedefi olmuştu…
Gencecik beden delik deşik olmuştu…
Kara düşünceli kara beyinli düşünenlerin kurşunları yüreğine saplanmıştı..
Ve Dilif ana ilk acıyı dolu Hıdır ile yaşadı..
Hasretle kucaklaşmayı beklediği oğlunun delik deşik bedeniyle karşılaştı..
Ve o günden sonra gülmeyi unuttu…
Hıdır’ın derin acısı dinmeden..
Yeni bir acıyla yüreği bir daha parçalandı Dilif’ın…
Oğlunun acısını kaldıramayan Hüseyin amca kıydı kendine..
1980 yılının Haziran ayında oğluna kavuşmak için hızlı bir vedayı seçti…
Gülemeyeceği bu dünyaya sessizce veda etti..
Dilif yengi bir ayda ikinci acısını yaşadı..
Hüseyin Amca ve Hıdır..
İkisi yürekte kapanmaz bir yara açtı..
Yıllarla yüreğinde iyileşmeyen bu iki yara ile yaşama direndi…
Sonra 1980 darbesi oldu…
Ve Oğulları için bu kez zindan kapılarında nöbet tutu..
Bir gün Diyarbakır zindanının kapısında..
Bir gün İstanbul’da sağmancılar zindanında nöbet ttu..
Yılarca bu nöbet hiç bitmedi..
Sonra yüzünü göremediği Teslim’ı Almanya’ya gitti..
Hıdır’ının ve İşinin acısına birde Teslim’i eklendi..
Yıllarca hasretlik çekti…
Bir kez görebildi Teslim’ini…
Sonra yıllarca ona kavuşma anını bekledi…
Teslim her hafta birkaç kez arardı anacığını..
Her aramasında gençlik ve küçüklük anılarını espiriyle anlatırdı anacığına..
Teslim gülmeyi unutan anasını güldürmek için hep çaba içindeydi..
Ana ise hep onu görmek ve dokunmak için bekliyordu..
Aslında Dilif ana da bir daha Teslim’ine dokunamayacağını biliyordu..
Teslim’de bir daha anasına sarılamayacağını biliyordu…
Ana yüreği işte hep umut barındırır…
En azında Teslim arar senini duyarsam bu bile tesellidir diyordu..
Ve ana ile oğlun asla kavuşmayacağı son süreç başlamıştı bile..
Aniden Teslim’in telefonları kesildi…
Anacığı bunu hissetti…
Ve Teslim o acımasız hastalığın pençelerindeydi..
Ölüm hızla yaklaşırken Dilif ana da acımasız hastalıkla boğuşmaya başladı…
Hani Nazım Hikmet’in şöyle bir şiiri var ya:
“ Yaşamak;
Teslim olmadan,
Boyun eğmeden,
El etek öpmeden,
Yaşamaktır…”
İşte Teslim’de bu şiirin ruhuna uyan bir yaşam ile hayata veda etmişti…
Dilif ananın sesini bir daha duymadan…
Sonra Dilif ana aylarca hastane odalarında inatla direndi ölüme…
Her gözünü açtığında Teslim aradı mı dedi..
Naciye’si..
Arayacak anne..
Sen iyileş arayacak konuşacaksın derdi her defasında Naciye…
Son anına kadar bekledi Teslim’in sesini duymak için..
Yıllarca acılara direndiği gibi..
Yıllarca zindan kapılarında direndiği gibi…
Yılarda yüreğinde yara olarak büyüttüğü iki acıya direndiği gibi…
Teslim’ini bekledi her an…
Ve Teslim anacığından aylar önce veda etmişti bu hayata bile…
Ve Teslim’in acısını bilmese de yüreğinde hissediyordu..
O en büyük acıyı çeken anaydı..
Umut yüreğinde tükenince…
Teslim’limine kavuşmayacağını yüreğinde hissettiği an…
Sessizce…
Kapadı gözlerini…
Şimdi özlemini çektiği yerde artık…
Hıdıır’nın yanı başına kazdık mezarını…
Eşi hemen yanında..
Birkaç metre ötesinde babam..
Sonra Sultan halam..
Hüsniye nenen..
Dedem Ali…
Ve annesi ..
Babası…
Ve artık hepsi bir aradalar…
Teslim biraz uzaklarda olsa da…
Dayanamaz gelir yanlarına…
Güzel yengem…
Acıyı yüreğine hapseden yengem…
Herkese selam söyle…
Hele babama…
Amcama…
Bana yıllarca bakan ve adam olmamı sağlayan Sultan halama..
Yüzünü göremediğim dedeme..
Ellerinden sıkıca tutuğum güzel neneme..
Söyle işte herkese selamı…
Seni özlememek mümkün mü…
Özleyeceğiz…
Unutmayacağız..
Hep yaşayacaksın…
Ellerinden öpüyorum Dilif yenge…

Ferit Demir