“Canım Sevgilim; sevgilim dediğime bakma sen.. Ancak ben artık şiir yazmak istemiyorum.. Şiir olmak istiyorum” Özlem Dasdan’an şiir gibi bir ayrılık mektubu 

Canım Sevgilim;
(Sevgilim dediğime bakma sen.. Sevgilim değilsen bile sevdiğimsin)
Bu satırlara hiçbir zaman rastlamayacağını biliyorum..
Ama biliyorsun ben yazmadan duramam…
Hayatımın 2 yılını geçirdiğim bu evdeki son gecem bugün.
Yarın vedalaşıyorum bu evle..
Ben bu evde babamla olan acı bir sınav verdim…
1 yıl boyunca babamın ayak bastığı yerlere basarak yürüdüm bu evin odalarında..
İkinci sınavım SEN’din..
Ben seni anlattım, bu ev dinledi gecelerce..
Giderken senden kalan birkaç eşya var.. Onları alıyorum yanıma..
Ancak dizlerimi bırakıyorum bu evde..
Taktığın çelmelerden yaralanan dizlerimi..
Ve sen her gece derin denizlerde yüzerken, benim o denizin tuzuyla ıslattığım yastığımı bırakıyorum. (güneş almayan bir ev burası ama belkide kurur bıraktığım yerde)..
Kalemimi de bırakıyorum..
Biraz çapkın kendisi..
Biliyorsun elime aldığım an lafı hep sana getirdi kalemim..
O da kalsın bu boş evde..
Artık boş duvarlara yazar seni..
Unutmadan birkaç eşya var onları da almıyorum.
Sen yokken seni anlattığım eşyalar..
Olur da yeni evimde senden söz ederler diye öylece bırakıyorum..
Ben bu evden ayrılırken sana kırgın ayrılıyorum..
Çünkü ben seni sevmeye ibadet derken,yalanlarını bile tapınak bilmiştim..
Bir sana eğildim. Bir sana yenildim..
Bu yenilgiden çok şiirler doğdu..
Ancak ben artık şiir yazmak istemiyorum.. Şiir olmak istiyorum.
Ben bu evde bir aşk yaşadım.. Ancak bu boş evde artık hayalin yankılanacak..
Senin istediğin bu yankı şehrinin dağlarından sana gelecek..
Her vedada “Şimdilik hoşçakal” derdim.
Bu kez “Artık hoşçakal” diyorum.
Bu mektubu burada yarım bırakıyorum..
Çünkü gidenin gelmeyeceği bir mektup bu..
Yeni umutlara
Yeni hayatlara..
Yeniden doğma vakti..

Özlem Dasdan

Kaynak: Facebook