Asmalımescit’te yay vaziyetleri… Fotoğrafta Yalçın Bayer, Selçuk Özer, Halit Çelikbudak, Yıldıray Arslan

İstanbul Beyoğlu’nda Asmalımescit’teki Yakup 2’yi bilen bilir. Bilmeyenlere yazıyorum. Asmalımescit’e İstiklal Caddesi tarafından girince, biraz aşağıda soldadır. Kapısının önünde üstü asmalı bir girişi vardır, altında da masalar… İçerde 200 kişilik salonu… Nice gazeteciler, yazarlar, sinemacılar, tiyatrocular, müzisyenler bu salonda demlenmiş… Her dönemin şairlerinin, yazarlarının, ressamlarının, gazetecilerinin buluşma noktası olmuş… Bir müze niteliğinde…

Sofyalı Sokak’ta 1970’i yıllarda amcası Refik Arslan’ın yanında meyhaneciliğe adım atan Karadenizli Yakup Arslan’ın 22 Nisan 1982’de açtığı ikinci mekanı olduğu için bu adı almış… Yakup Arslan 2013’te hayata gözlerini yumdu. Allah rahmet eylesin…

Yakup 2, adına konçerto bestelenen dünyada ilk meyhane… Alman besteci Detlev Glanert, 1989’da bir burs ile İstanbul’a gelip bir süre kalmış. Sayısız ödül almış ünlü bir besteci sık sık  ‘Yakup 2’ye uğruyormuş. İçerde tam ortadaki sütunun önündeki masaya otururmuş. Almanya’ya döner dönmez çok sevdiği bu meyhane için konçertoyu yapmış.

‘Yakup2-Zeit des Wartens op.18’ konçertosu müzik literatürüne girmiş. Türkçe adı ‘Yakup 2-Beklemenin Zamanı’. Dört enstrüman Viyolin, Viyolonçello, Piyano ve Klarnet için yazılmış bir eser.

Geçen hafta İstanbul’da her zamanki gibi Yakup2’ye uğradım. Hürriyet gazetesi köşe yazarı Yalçın Bayer, Yakup 2’nin sahibi Yıldıray Arslan ve yıllardır çeşitli dizilerde, filmlerde oynayan, çok sayıda tiyatroda sahneye çıkan aktör ve tiyatro sanatçısı Selçuk Özer (sağdan sola)  ile birlikteydik.

En son Vatan gazetesinde köşe yazarlığı yapan Okay Gönensin de bu meyhanenin müdavimiydi… 13 Temmuz 2013’de vefat eden Gönensin’in hep oturduğu masaya oturduk. Hepimizin ortak dostu Oktay Gönensin’i yad ettik. Selçuk Özer’in anılarını, yeni projeleri dinledik. Yalçın Bayer bize kulis bilgileri aktardı.

Bir meyhanenin en önemli özelliği konuşulanlar kağıda dökülmez. Uçup gider… Çoğu sonradan hatırlanmaz veya herkes kendine göre hatırlar. Biz de öyle yaptık.
Kapanma saati yaklaştığında rahmetli Yakup Arslan ayağa kalkıp yüksek sesle ‘Hadi beyler, yay vaziyetleri’dermiş… Geceyi uzatmak isteyenlere ‘yaylanın’ demenin kibar haliymiş… Hikayesi ise 12 Eylül’e dayanıyormuş. Gece 12’den sonra sokağa çıkma yasağının olduğu o günlerde Yakup Arslan ‘Yasak yaklaştı’ sinyalini ‘Yaylanın’diyerek verirmiş. Biz de gece geç vakitlere kadar süren sohbetten sonra yaylandık…

Halit Çelikbudak