Affetme bizi kızım hakkını da helal etme! Gürel Yurttaş yazdı

Sibel Ünli

Affetme bizi kızım
hakkını da helal etme!

Nasıl bir ülke olduk biz yarabbi!
Nasıl bir toplumuz!
Bilmem kaç milyar dolara füzeler, silahlar alıyoruz da…
Üniversiteye giden genç bir kızımızın (çocuklarımızın) karınlarını doyuramıyoruz.
Bilmem kaç milyar dolar harcayıp ne olduğu belli olmayan civar ülkelerden kopup gelmiş yağız delikanlılara bir elleri yağda bir elleri balda bakıyoruz da…
Kendi çocuklarımızın çığlıklarını duymuyoruz…
Bilmem kaç milyar dolar harcayıp devlet büyüklerimizin yedi sülalesine en lüks hastanelerde veya ABD, İngiltere gibi ülkelerde tedavi ettirebiliyoruz da…
Gençlerimize bir öğün yemeği çok görüyoruz…
En büyük havalimanını, en büyük köprüyü, en büyük işhanlarını, en büyük ibadethaneleri, en büyük santralleri dikebiliyoruz da…
Çocuklarımıza parasız eğitim hakkı bile tanıyamıyoruz.
Nasıl bir ülke olduk biz yarabbi!
Nasıl bir toplumuz!
Bir öğün yemek için gösteri hakkını kullanmak isteyen üniversiteli gençlerimiz coplanırken gaddarca televizyondan seyretmekle yetiniyor, yanlarına koşamıyoruz.
Nazım Hikmet demiş ki taaa 1956’da…
“Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.”
Şimdi kapımızı çalanlara açmıyoruz. Ne şekeri; bir bardak sütü, bir dilim ekmeği, bir parça peyniri, bir tas çorbayı sunamıyoruz.
Maalesef “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” gibi aşağılık bir atasözümüzü hala yaşatmaya devam ediyoruz.
Sürekli kurban veriyoruz, akıllanmıyoruz.
Ah Sibel…
Güzel gözlü, koca gözlüklü, temiz yürekli, gülen yüzlü kızım, kızımız.
“Gidecek yerim yok yaşanmaya değer bir hayatım da” diye mesaj yazdın, duymadık.
İş aradığını, bulamadığını yazdın, aldırmadık.
Son olarak “Yemekhane kartımda para kalmamış sadece bir liram var” diye yazdın, yine oralı olmadık.
Şimdi ne kadar vicdan yapsak, üzülsek boş. Biz 70 milyon kişi bir sana bakamadık.
Nasıl bir ülke olduk biz yarabbi!
Nasıl bir toplumuz!
Onun için affetme bizi kızım!
Hakkını da helal etme!
“Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir ve yaşar” demişler ya…
Biz de öyle yaşıyoruz işte.
Tabi buna yaşamak ve insanlık denirse!

Gürel Yurttaş