5 liraya çay içiyorlar, 1 lira verip gazete almıyorlar! Öyle mi.. Gazetelerin gerçekten neden satmadığını Faik Kaptan yazdı..

5 LİRAYA ÇAY İÇİYORLAR, 1 LİRA VERİP GAZETE ALMIYORLAR!

Ülkemizin en büyük medya kuruluşlarının tepe noktasında olan Demirören Medya Holding İcra Kurulu Başkanı Sayın Mehmet Soysal, bugün yazdığı yazısında bakın ne diyor:
“ Youtube, Google, Amazon, Twitter, Instagram, Facebook gibi kuruluşlar geleceğin en güçlü medya kuruluşları olmaya doğru büyük hazırlık yapıyor.
Bu konuda önemli medya kuruluşlarını satın alıyorlar.
Bizler ise hâlâ pahalı içerik üretip ücretsiz erişime açarak sektörü her geçen gün aşağıya çekiyoruz.
Küçük bir ekonomik krizde ise ilk akla gelen personel giderlerini kısmak oluyor.
Günde 15 lira verip sigara alan, 5 liraya bir bardak çay içen okuyucu 1 lira verip gazete okumuyorsa ortada büyük bir sorun var demektir.”
Demek ki ufak ufak panik başladı.
Sayın Soysal hastalığın teşhisini koymuş, ancak yapılması gerekenleri değil, yapılmaması gerekenleri yaptıkları için tedavide çekilen zorluğu anlatıyor.
Yıllarca hep makineye ve ilgisiz sahalara yatırım yapıldı. İnsana tek kuruş yatırım yapılmadı. Yatırım yapılmayanlar yok mu? Var tabi. Onlar mı? Onlar kendilerini bilir.
Hürriyet grubunda tam 44 yıl çalıştım. Sayın Soysal’ın dediği gibi son dönemdeki ilk kısılma programına girenlerdenim. Yüzlerce haber ve fotoğrafım birinci sayfadan ve manşetten verildi.
Demek istediğim şudur:
Hürriyet Gazetesi bir milyon traj civarında gezdiği zaman en büyük gücü muhabir ve foto muhabirlerinden alırdı.
Gazeteyi satan birinci sayfadaki fotoğrafın çarpıcılığı, kalitesi ve aksiyonuydu.
Askıdaki o fotoğrafı gören elini cebine atar basar parayı gazeteyi alırdı.

Şimdi mi; Bakın Pazar günleri Hürriyet alırım. Bu hafta dikkatimi ne çekti biliyor musunuz?
Gazetede tam 14 tane bizim asker fotoğrafı dediğimiz, esas duruşta yan yana dizilmiş insanların fotoğrafı vardı.
Bunlardan iki tanesinde sevgili Vahap Munyar da var. Zamanımızda böyle fotoğrafı Çetin Şencan’ın önüne getirdiğiniz zaman sadece bakışı ile size bakar, “ İyi askerlik yapmışsın” der ve dersi verirdi. Fotoğrafta hareket isterlerdi. Bu fotoğraflarla gazeteyi zor satarsınız. O gazeteyi o fotoğrafları çıkan insanlar ve yakınları alır.
Spor da böyleydi. Maç dönüşü bütün foto muhabirleri çektikleri fotoğrafları kimin çektiği belli olmayacak şekilde cam masaya dizerlerdi. Dizme işi bittikten sonra en güzel enstantaneyi belirleyecek olan Ahmet abi(Çitoğlu), Yücel, Rıdvan Yelekçi gibi uzmanlar kişi adına bakmadan sayfaya girecek fotoğrafı seçerlerdi.
Giren fotoğrafın sahibi küçük bir ikramiye alırken en büyük onur ise ertesi gün çıkan imzaydı.
Gazeteyi haber ve fotoğrafın gücü satar.
Ötekilere zaten insanlar, Sayın Soysal’ın dediği gibi internet gazeteciliğinde, içeriklere erişimi ücretsiz ulaşabiliyor.
Bizim Adapazarı’nda bir söz vardır:
“Altın bile sarrafta, ver nalbanta, kürek yapar gübre atar”
Yani sarraflara iyi bakın.
Bu gerçeği kabul edeceksiniz. 
Not: Boş zamanlarınızda eski arşivleri karıştırmak gripin niyetine iyi gelir. Yukarıdaki fotoğrafı da bu nedenle koydum.

Faik Kaptan