Ulvi bir insanın ölümü ! Cemil Özyıldırım, Ulvi Yanardağ’ın neden büyük bir gerçek gazeteci olduğunu yazdı..

Ulvi Yanardağ ve Orhan Can

O, meslekte efsaneleşen bir gazeteci idi. İsmi ile özdeşleşen ‘’Baba’’ lakabı ona boşuna takılmamıştı. Gazeteci olan ve Yeni Sabah gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğünü yapan babası Reşat Mahmut Yanardağ da, masa başında kalp krizinden ölen bir meslek ustası ve sevdalısı idi. Balıkesir Lisesini bitiren oğluna da ‘’Bırak yüksek okulu, Üniversiteyi. Gel halkın hizmetinde olan baba mesleğini yap. Bu meslek çok şey öğreneceğin hayat üniversitesidir. Başarabilirsen diplomanı oradan al’’demişti. Babasının bu nasihatini tutmuş, 1961 yılında Yeni Sabah Gazetesinde çalışmaya başlamıştı.

1939 doğumlu olan Ulvi Yanardağ, genç yaşında tarayıp şekillendirmediği sarı saçları ile atak, cesur bir karakter sergiliyordu. ‘’Sarı Ulvi’ lakabı takılan Ulvi Yanardağ, haber peşinde yorulmak bilmeden koşuşturan gazeteci kimliğini, daha sonraları ‘’Ulvi Baba’’ lakabı ile 50 yıl boyunca tavizsiz bir şekilde sürdürdü. Bu 50 yılı Son Havadis, Hürriyet, Bulvar, Güneş, Kanal D, Show TV’deki meslek potasında eritti. Gazeteci Pelin Yanardağ ile evliliğinden Mehmet adlı bir çocukları oldu. Mesleğe başladığı yıllarda Yeni Sabah’ın polis muhabiri idi. İstihbarat Şefi İzmirli İrfan Türkseven’den, çok fırça yediğini gülerek anlatan Ulvi Yanardağ arkadaş sohbetlerinde ‘’Babam azarlandığımı gördüğü halde müdahale etmezdi’’ diye geçmişi anımsardı. İşte onun ağzından dinlenen bir anısı da ders niteliğinde idi:

Bir yangından çıkan ders

‘’Asmalı Mescit’de bir yangın çıkmıştı. En üst katta kulübe gibi bir yerde kunduracılık yapan kişi yanarak ölmüştü. Şefim İrfan ağabey, bu iş için beni görevlendirdi ve ‘’Haberi toparla gel’’dedi. Gencim, heyecanlıyım ama tecrübesizim.Olay yerinde itfaiye, polis ve meraklı bir halk kalabalığı vardı. İtfaiyecilerden, polisten aldığım bilgilerle gazeteye dönüp haberi yazdım, şefin önüne koydum. Şefin aksiliği mi desem, iş ciddiyeti mi desem ‘’Haber olmamış. Nerede yanan adamın fotoğrafı. ?. Şimdi hemen git, o adamın resmini bul getir. Bulmadan da gelme’ dedi. Bir şeyler söylemek istedim, yüzüme bakmadan eliyle git işareti yaptı. Olay yerinde idim. Dolaşırken, baktım yerde yarısı yanmış bir albüm. İçinde kenarı-köşesi kırık bir vesikalık resim bulup geri döndüm. İrfan ağabey bir fotoğrafa, bir de benim yüzüme baktı, haberi de fotoğrafı da yırtıp, çöpe attı. Bu defa gülerek ‘’Palavraya gerek yok Ulvi. En zor iş yangın haberi yazmaktır.’’dedi.

Haber namustu .

‘’Haber namustur’’ ilkesi ile hareket eden Ulvi Yanardağ, bir gün de Kaçakçılık Savcısı Selahattin Özkiper’den bir istihbarat almıştı. Hürriyet Gazetesinin sahibi Erol Simavi ile ilişkisi olan sanatçı Gönül Yazar, yurt dışından getirilen Mercedes marka bir otomobili kullanıyordu. Savcı onu sorguya çağıracağını söylemişti. Erol Simavi’ye rağmen bu haberi yazıp yazı işlerine verdi. Biraz sonra Genel Müdür Nezih Demirkent onu çağırmıştı Aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini anlatmıştı:

-Bu haberin kaynağı ne Ulvi?
-Kaçakçılık savcısı
– Beni düşünmüyor musun?
-Ne açıdan Nezih ağabey
-Ulan canıma okuyorsun. Beni kovduracak mısın?
Buna rağmen haber kullanıldı. Kovulan da yazan da olmadı..

‘’Baba Ulvi”, Kanal D’de, Show TV’de, haber Müdürü, İstihbarat Şefi olarak, Uğur Dündar ve Reha Muhtar ile de çalıştı. Çok büyük haberlere imzasını attı. Reha Muhtar, 25 Ocak 2013 yılındaki köşe yazısını ona ayırmıştı. O tarihte gırtlak ameliyatı olan Ulvi Yanardağ’ı Reha Muhtar bakın nasıl anlatıyordu:.

Ulvi Abi !..

Ben 40 yaşında genel yayın yönetmenliği yaparken, o da 40 yıllık gazeteciydi…

”Benim yaşım kadar gazeteciliğin var Ulvi Abi…” derdim…

Şimdi 53 yaşıma geldiğime göre, 53 yıldır gazeteci Ulvi Abi…

Hani Bab-ı Ali döneminden kalma, burnu koku alan kurt gazeteciler vardır ya, işte onlara numune bir gazetecidir Ulvi Abi…

Gazetecilikte sınır tanımaz…

Haber dedin mi ölür…

Haberin önüne hiçbir şey geçemez…

Haber girecektir…

Sonrası mı?..

Sonrası Allah kerim…
****

Bir gün çok büyük bir haber yakalamıştık…

Bir çete çok ünlü bir sanatçının plajda çekilmiş aynı cinsiyetten bir arkadaşıyla özel görüntülerini 100 bin dolar karşılığı vermek üzere “şantaj” amacıyla sanatçıya göndermişti…

Resimleri aldık…

Olayı bir şantaj olayı olarak vereceğiz…

Ulvi Abi, yılların kurt gazetecisi…

O resmin şantaj kısmını verirken içeriğini öne çıkarmaktan yana…

Habere bir metin yazdı…

Okudum, betim benzim attı…

-”Ulvi Abi” dedim, “Biz bu haberi bu şekliyle yayınlarsak sanatçının fanları bizi gebertir… Gel şantaj kısmını öne çıkartalım, resmin içeriğini fazla göze batırmayalım…”

Yılların gazetecisiydi…

Haberle doğmuş, haberle büyümüş, haberle yaşamıştı…

Vakti zamanında bir haber yaptı diye kabadayılar tarafından rehin tutulmuştu…

Gazete patronunun nice pazarlıkları sonucu kabadayıların elinden kurtulmuştu…

Haberin içeriği neyse önce onu vermekten yanaydı…
-”Reha Bey, doğru söylüyorsunuz da, haberin esas noktası resmin içeriği” dedi

Biliyordum öyle olduğunu.

Ancak benim gibi deli bir gazeteci bile, hayatı artık daha dengeli tutmak gerektiğine inanmıştı.

-”Biliyorum içine sinmiyor Ulvi Abi…” dedim, “Ama gel bunu şantaj olayını ön plana çıkartarak verelim… Öteki durumda bizi çarmıha gererler…”

Böyle durumlarda hep yaptığı gibi, çenesini sıvazladı Ulvi Abi…

Benim dediğim gibi verdik haberi…

Sanatçıya yapılan şantajı öne çıkartarak…

Fayda etmedi…

Yine çarmıha gerdiler bizi…

*****

İçkisini de içerdi, sigarasını da…

Bab-ı Ali gazetecisi böyleydi…

Rakısını içer, sigarasını ciğerlerinin dibine kadar çeker, bu karışımın 24 saatlik gazetecilik tecrübesiyle yarattığı karışımdan, büyük haberler çıkartırdı…

Ulvi Abi de öyleydi…

NOT: Gazeteci Ulvi Yanardağ’ın cenazesi, 16 Mayıs 2019 Perşembe günü saat 11.30’da Türkiye Gazeteciler Cemiyetinde yapılacak törenden sonra, öğle namazının ardından Sultanahmet Camisinden kaldırılacak.

Cemil Özyıldırım

Ulvi Yanardağ
Ulvi Yanardağ – Ogetay Can – Orhan Can – Zeynel lüle – Batuhan Babür – Mezuniyet
Ulvi Yanardağ – Orhan Can – Reji 3
Ulvi Yanardağ – Orhan Can – Reji 4 Orhan  Can’ı ziyaret