Simavi ağacına giren kurt.. Erol Simavi’nin 200 milyon dolarının üstüne yatıp milyon dolarlık yat alan büfeci.. Cemil Özyıldırım yazdı

Simavi ağacına giren kurt

Erol Simavi, alçak gönüllü, yardımsever, merhamet duyguları taşıyan, kısaca bir halk adamı idi.
‘’Sen Türkiye’nin zenginleri arasında kaçıncı sıradasın’’ diye soranlara gülerek, ‘’Vallahi zengin olan ben değilim. Zengin olan Hürriyet Gazetesi. Ben harçlığımı da ondan alıyorum’’ diye yanıt verirdi.
Kanlıca’daki yalısında yaşıyordu ama, onu sık-sık halkın arasında görmek mümkündü.
Kanlıca’nın ihtiyarlarının anlattığına göre, bazen deniz kenarındaki çay bahçesinde, bazen de semtin kahvesinde oturmaktan mutlu olurdu.
Bu sırada etrafını saranlardan hiç de rahatsız olmaz, onların şikayetlerini, dertlerini, isteklerini dinleyerek, çözümler üretirdi.
Nitekim, Hürriyet Gazetesinde daha çok teknik servislerde çalışan gençlerin çoğu, Kanlıcalı idi.

Erol Simavi’nin en büyük zaafı, dostluk kurduğu kişilere çabuk ve kolay inanması idi.
Yeni Gazetenin başından alarak 1970’de Hürriyetin Genel Müdürlüğüne getirdiği rahmetli Nezih Demirkent’ti, çevresindekilerin ipe-sapa gelmez sözleri ile 1981 yılında Hürriyet’ten uzaklaştırması, buna bir örnekti.
Demirkent, Hürriyet’te vakıf kurulmasını sağlamış, bir aile şirketinden çok, kendi ayakları üzerinde duran Holdingleşme hareketinin yanı sıra, yaptığı yenilikler ile gazetede ağırlığını artırmıştı.
Simavi’nin çevresindekilerin bu durumda çenesi açılmış, ‘’Bu gazetenin patronu sen misin, yoksa Nezih mi?. Tedbirini almalısın’’ uyarılarını dinlemiş, bu yüzden de Nezih Demirkent’in Hürriyet ile ilişkisine son vermişti.

İnanmanın faturası

Böyle bir Erol Simavi tablosunu çizilmesinin nedeni, 1994’de Hürriyet Gazetesini satarak yerleşmek için İsviçre’ye giderken, inandığı ve güvendiği bir büfeci tarafından, 200 milyon dolar dolandırılması idi.
Şişli’deki bir pasajda büfecilik yapan Ülkü Salman adlı bu büfecinin, Erol Simavi ile nasıl tanıştığı, onun güvenini nasıl kazandığı yolunda, çeşitli rivayetler vardı.
Ülkü Salman’ın önce Erol Simavi’nin çevresindekilerin arasına girerek tanışma fırsatı bulduğu anlatıldı.
Ancak Ülkü Selman’a ateş püsküren iş kadını Sema Çelebi, Erol Simavi ile Salman’ın nasıl tanıştığını şu sözlerle açıklıyordu:

“Yazıklar olsun sana be adam! Erol Simavi’nin sana yaptığı iyilikler gözüne dizine dursun.
Seni Hilton’daki berber Mehmet’in yanında çantacılıktan kurtarıp, adam sınıfına soktu.
Sana güvendi ve paralarının yönetimini emanet etti.
Sen ise, Erol Simavi’nin parasıyla aldığın yatta genç kızlarla alem yapıp,
‘Simavi Ailesi’nden kalan mal, mülk, serveti nasıl ele geçirebilirim’ diye planlar yapıyorsun.’’

Çevresini saranlar

Her ne şekilde olursa olsun, Ülkü Salman kısa sürede Erol Simavi’nin ‘’Has’’ adamlarından biri oldu. Has adamları derken, başkaları yok mu idi?.
Hürriyet Gazetesi’nde çalışanlar, Erol Simavi sayesinde Hürriyet’e girip çıkan ve ayık gezmeyen Ermeni asıllı Berç ve Hırsız Semai diye çağrılan yakın arkadaşlarına da tanık olmuştu.
1964 yılında da, Atina muhabiri Cem Başar’ın tanıştırdığı Orhan Erkanlı, Erol Simavi’yi sarıp sarmaladı.
1962 Talat Aydemir ayaklanmasında aktif bir rol oynayan Milli Birlik Komitesi Genel Sekreteri Kurmay Binbaşı Orhan Erkanlı, 1964 yılında Hür Dağıtımın başında idi.
1969’da ise, gazete künyesine patron temsilcisi olarak adı yazıldı.
Yazı işlerine müdahalesi olmayacağı söylenmesine rağmen, Erkanlı’nın eli yazı işlerine uzandı.
Başta Genel Yayın Müdür Necati Zincirkıran ve Ankara temsilcisi Cüneyt Arcayürek olmak üzere, Hürriyet’den istifalar oldu.
Erkanlı da aylar sonra Simavi’nin isteği ile istifasını vererek Hürriyet’ten ayrıldı.
1969 yılı bir başka olaya gebe idi.
Önce kabadayı, daha sonra mafya olarak adlandırılan Dündar Kılıç da, Simavi’nin çevresine girdi.
Kılıç ‘’Artık bu işleri bırakacağım’’ diye söz verince, Erol Simavi, onun bir reklam ajansı kurmasına yardımcı oldu. Ayrıca arası bozuk olan gazinocu Fahrettin Aslan ile barıştırdı.
Ancak Kılıç, 1980 yılında uyuşturucu kaçakçılığından hapse mahkum olunca, kendisini şikayet edenler arasında Erol Simavi’yi de saydı.
Hepsinden hesap soracağını açıkça söyledi.
Bu anlatılanlar
‘’Yazıyoor’’ adı ile yayınlanan kitabımda, başlangıç ve sonucu ile geniş olarak anlatılanlardan derleme bir özet oldu.

Büfeci olayı

Şimdi gelelim Erol Simavi’yi dolandıran büfeci olayına. Medyaya damgasını vuran Erol Simavi, asılında çok zeki bir insandı. Olaylara basit ve kolay çözümler bulur, yol gösterici olurdu. Ancak en büyük zaafı, çevresindekilere inanması ve güvenmesi idi. Ülkü Salman da bu güveni kazandı.
Ardından da Simavi’nin sahibi olduğu Hür-Tur’da işe başladı, onun bazı kişisel hesaplarını bile tuttu. Simavi 1994 yılında Hürriyet’i satıp yerleşmek üzere İsviçre’ye gitmeden önce, Ülkü Salman’a belirli bir süre idare etmesi için, 200 milyon dolarlık bir portföy bıraktı.
Erol Simavi, 200 milyon dolarının üzerine konan Ülkü Salman’ın marifetlerini, Takvim gazetesinde yayınlanan haberlerden öğrendi. Gününü gün eden, paraya para demeyen Salman, 5 milyon dolara aldığı lüks yatta, çevresinde topladığı yabancı genç kızlarla eğlenceler düzenliyor, ‘’Mavi-Tur’’yolculuklarına çıkıyordu. Bu miktar parayı neden beraberinde götürmedi
sorularına Erol Simavi, ‘’Turgut Özal ile aram iyi değildi. Yurt dışına para kaçırıyor iftirası atılabilir düşüncesi ile 200 milyon doları Türkiye’de birine emanet etmek istedim’’ diye yanıtlıyordu.
Takvim gazetesine konuşan 80 yaşındaki Simavi, şunları söylüyordu:

Evet bu olay doğru. Ülkü Salman benim servetimin portföyünü yönetiyordu.
Ancak benim yaşımdaki bu adamın Marmaris ve Göçek’te, o genç kızlarla teknede ne yaptığını anlamış değilim?. Benden daha zengin oldu namussuz. Ama peşini bırakmam. Bilmiş olsun’’.

Büfeci kumarhane de açtı..
Ülkü Salman, Simavi’nin 200 milyon dolarını gasp etmekle kalmadı, bu parayı garanti gösterip Doğu Bloku ülkelerinin birinde kumarhane de açtı.
Bununla da yetinmedi, Simavi’yi İsviçreli bir bayanla evlendirmek için planlar yaptı.
Çünkü Simavi vefat ederse parası, Salman’la işbirliği yapan kadına kalacaktı.
Takvim Gazetesi’nin haberinden sonra ‘’Simavi’’ ailesi harekete geçti.
Ailenin üyeleri toplanıp, genel bir durum değerlendirmesi yaptı. Erol Simavi’nin eşi Belma Simavi, ailenin avukatı Yaşar Eroğlu’na “Konuyu araştırın, hukuki olarak ne gerekiyorsa yapın” diye talimat verdi.
Bu süreçte Erol Simavi, rahatsızlanmıştı.
Türkiye’ye dönmek istemiyordu. Ülkü Salman için açılan dava da, bir yandan devam ediyordu. Mahkeme Erol Simavi’yi de dinlemek istiyor, ancak gönderilen celpler karşılık bulmuyordu.
Bu arada İsviçre’den Monaco’ya taşınmıştı. Simavi ailesinin de ifadeleri alınmış, ne var ki Ülkü Salman’a bırakılan 200 milyon dolardan gazetede çıkan haberden bilgileri olduğu tespit edilmişti.

Ülkü Salman davasından nasıl bir sonuç çıktığı yolunda, ne bir haber, ne de bir açıklama yapıldı. Erol Simavi’de tedavi gördüğü Monaco’da 08/06/2015’de vefat etti. Cenazesi 2 gün sonra Kanlıca’da toprağa verildi.
İşin acı tarafı, bir büyük medya patronunun babadan bu tarafa yaşattığı Hürriyet’in internet sitesinde, ölüm haberinin veriliş tarzı idi.
Simavi’den iş adamı olarak söz ediliyor ve devamında “Hürriyet Gazetesinin eski sahibi iş adamı Erol Simavi, birkaç yıl önce taşındığı Monaco’da hayata gözlerini yumdu” deniyordu. Ancak birileri uyarmış olacak
ki, bu ifade değiştirildi “Türk medyasının önemli isimlerinden Erol Simavi, 85 yaşında Monaco’da hayatını kaybetti’’ cümlesi ile başlayan haber, “Hürriyet Gazetesi’nin yanında Kelebek, Hafta Sonu, TV’de 7 Gün, Çarşaf, Gong, Gösteri gibi ilâveler çıkaran Simavi” diye devam ediyordu. Bu duruma köşesinde tepki gösteren Murat Bardakçı, şunları yazıyordu:

“Gazetemizin eski sahibi denmesinden her nedense endişe hissedilmişti.
Üstelik her biri apayrı birer yayın olan ve parayla satılan Hafta Sonu, TV’de 7 Gün, Çarşaf ve Gong gibi zamanın yüksek tirajlı dergileri, çalıştığı müessesenin yakın geçmişinden habersiz bir editörün klavyesi vasıtasıyla gazetenin ilâvesi haline getirilmişti’’

NOT: Panzehirine güvenilerek, zehir içilmez

Resimler: Erol Simavi, Ülkü Salman, Orhan Erkanlı ve 5 milyon dolarlık yat.

Cemil Özyıldırım 

Kaynak: Facebook

NOT: Yaşar Aksoy’dan gelen mesaj ise şöyle:

Merhaba. Yazının sonundaki üniformalı kişi Orhan Erkanı değil 27 Mayıs ihtilalcisi Kur. Alb. Kadri Kaplan’dır.
Yine yazıda ismi geçen Orhan Erkanli Talat Aydemir yanlısı darbenin katılımcısı değil 27 Mayıs 1960 darbesinin mimarlarındandır.

Her iki komutana hem Erkanli hem Kadri Kaplan’a rahmet diliyorum
Eşi bulunmaz varanseverlerdi.

Yaşar Aksoy

Editör’ün Notu: Fotoğraflarda yanlışlık yapmış olabiliriz, düzeltir özür dileriz..

5 milyonluk yat

NOT: Yaşar Aksoy’dan gelen mesaj:
Merhaba. Yazının sonundaki üniformalı kişi Orhan Erkanı değil 27 Mayıs ihtilalcisi Kur. Alb. Kadri Kaplan’dır.
Yine yazıda ismi geçen Orhan Erkanli Talat Aydemir yanlısı darbenin katılımcısı değil 27 Mayıs 1960 darbesinin mimarlarındandır.

Her iki komutana hem Erkanli hem Kadri Kaplan’a rahmet diliyorum
Eşi bulunmaz varanseverlerdi.

Yaşar Aksoy