Hürriyet Gazetesi’nin son “gerçek” Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç.. Bir gün Burak Ersemiz’i yanına çağırdı ve dedi ki…

Gerçek Gazeteci Çetin Emeç…

Hürriyet Gazetesi’nin son “gerçek” Genel Yayın Yönetmeni olarak kabul ettiğim rahmetli Çetin Emeç, gece 22.00 gibi Haydarpaşa Numune Hastanesinde çektiğim fotoğraf ile ilgili beni yazı işlerine çağırdı.
Tek tek haberin fotoğrafında ki kişileri sordu.
Sedyedeki yaralının arkasındaki eşinin ve bir arkadaşının isimlerini tek tek defterime bakarak söyledim.. Bilmeseydim bu meslek benim için orada 88 yılında biterdi..
Önce kasıldım ama eksiksiz söyleyince rahatladım.
Tam izin isteyerek İstihbarat Servisi’ne dönecektim ki Emeç sedyeyi iten hastabakıcının ismini sordu..
Bir an ter bastı, “efendim bilmiyorum” dedim.
Kaşlarını çattı “Sen sorumlu olduğun hastanedeki herkesin önce ismini öğreneceksin.. Karakolda bekçi hastanede hastabakıcının ismini bileceksin. Karakolda amirden hastanede başhekimden istihbarat gelmez ama bekçi ve hastabakıcı sana sürmanşet getirir” dedi.
Sonra ekledi “Şimdi bir araba al git numuneye ve ismi öğrenip yazı işlerini ara ve bana söyle” dedi..
Fırçayı yemiştim ama Kadıköy’e de vapurla geçmekten kurtulmuştum gecenin o saatinde.
Hastaneye gittiğim zaman gazeteyi arayıp hasta bakıcının adının Yılmaz olduğunu söyledim.
Teşekkür etti ancak ertesi gün haberde bununla ilgili herhangi bir isim geçmemişti.
Ve yaklaşık üç ay sonra hastabakıcı Yılmaz’ın verdiği istihbaratla gazeteci abim Engin Giray ile birlikte kendi hazırladığı çanta içindeki fotoğraf makinasıyla dispanser, dispanser klinik, klinik dolaşarak “Al raporu kır okulu” haberini yapmıştık ve bu benim ilk sürmanşetimdi…
Üstelik Engin Giray ağabeyim kılığında ben de öğrenci kıyafetiyle haylaz ve okul kıran öğrenciyi oynamıştım.
Aradan aylar geçti 1989 Mart ayında Hürriyet’in önünde dayak yediğimde ve burnum kırıldığında tedaviden sonra gece yarısı Çetin Emeç kendi makamında bana çok güzel bir ıhlamur çayı ikram etti .
Kendisine o sürmanşetin hikayesini anlattığımda “O günkü mesajımı doğru almışsın doğru yoldasın aferim” sana demişti.
Kısa süre sonra gündüze geçtiğimde Bab-ı Ali yokuşundan inerken bazı zamanlar makam arabası olan Reno 12 ile önümden geçerken beni de alır Anadolu yakasına geçer ve kendi evine çok yakın olan evimin yakınında beni bırakırdı.
Allah rahmet eylesin.

Burak Ersemiz
Editörün NOTU: Çetin Emeç dinci teröristler tarafından şoförüyle birlikte vurularak şehit edildiğinde ise makam arabası yerli fordtanus’tu…
Şimdikilere bakınca insanın aklına geliyor…