Ben, Bu Dünyada.. Murat Ceylan’ın “Bir Kokladım Anadolu” ve “Serserice Bir Eylemdi Yaşamım®” adlı kitaplarından müthiş bir bölüm size

Murat Ceylan

Murat Ceylan

Ben, Bu Dünyada….
İnsan kılığında, meczuplar… Ana kılığında, şaşkınlar… Baba kılığında, düşkünler gördüm.
Anamın babamın değerlerini anladım… Eğildim ayaklarına secde eyledim.
Ben, Bu Dünyada…
Aslan kılığında sansarlar… Sansar kılığında, porsuklar…Porsuk sıfatında, insanlar gördüm… Ben, bu dünyada, kurt postunda kuzu… Kuzu postunda, nice kurtlar gördüm. İnsan kılığında eşekler… Eşek kılığına sokulmuş, eşrefler gördüm.
Ben, bu dünyada…
Alim olup deva saçanı… Zalim olup insan keseni gördüm.
Ben, bu dünyada…
Namus abidesi namussuzlar… Nizamdan sorumluyken! Nizamı bozan, bozguncular… Menfaat arenasında, arslanları parçalayan çakallar… Boğayı sırtından vuran, güçlü! Matadorlar gördüm. Bilgeyken cahil… Cahilken bilgeyim diyenler… Söyledikleri her sözün altında, ezim ezim, ezilenler gördüm.
Ben, bu dünyada insanım diye! Gezinen koyunlar… Maşuk için, oynanan oyunlar…Aşk için, sevda için, yakılmış türküler gördüm.
Bir yalancı çobanın kavalına! Menfaatini korumak için, tapanları… “Sürümden ayrılırsam ayakta kalamam”, diyebilen… Ayaksız! Sürüngenleri gördüm.
Ben bu dünyada, Ağda kıvamında insanları… Akide şekeri tadında dostlukları gördüm… Ve ben bu dostlukları koruyabilmek adına… Yaşamımdaki tüm puştları aynı mezara gömdüm.
Ben bu dünyada, Dün ak dediğine, ihanet ederken, gurur duyabilenleri… Ayna karşısında, kendini hala… İnsan yerine! Koyabilenleri gördüm.
Ben, bu dünyada, İlkelerini pazara çıkartanları… İlkelerinin yanında, bedenlerini ikram edenleri gördüm. İdeallerini ikrara kalkışıp, bir gecede aktan, karaya dönenleri… Dönüp, dönekleşip, üzdüğü kalplere, geri dönebilmek isteyenleri… Ve dönekleri hiç sevemeyip… Mahremiyet kapılarını, içerden kapatabilen! Cesur yüreklileri gördüm…
Ben, bir dilinden bal… Üç dilinden zehir akıtan, Leylalar gördüm… Leyla’yı serap sanıp, rüyaya dalan… Mecnunlar gördüm. Yunusu deryaya salıp… Celal’e ulu ekber, diyenler gördüm.
Darıya dadanmış fareler… Eşiği olmayan haneler gördüm. 
Ben, bu dünyada! Beşiği olmayan bebeler… Bebeği olmayan, beşikler gördüm. Ben bu dünyada, İnsancıl kaygılar gördüm… Bünyem kaldırmadı, ardımı döndüm. Âlim görünüp, zalim olanı… Zalim görünüp, fukarayı koruyanı… Fukara urbasıyla gezinen sultanı… Sultan görünüp, altında kilimi dahi! Olmayanı gördüm.
Sebil görünen sefil çeşmeyi… Kuru görünüp, suyu ile doyuran, vefakâr pınarı gördüm… Derya sanılan dereyi, dere görünen deryayı… Aslan görünen tilkiyi… Tilki görünen sansarı… Sansar görünen, fareyi gördüm…
Ben, bu dünyada bedenini ayrı, ruhunu ayrı pazarlayanları gördüm.
Ben, bu dünyada, Kanatsız uçan kuşlar! Ayaksız koşan, itler gördüm… Susuz çölde karlı bahçe, Ak karla yarenlik eden… Allı, nazlı çiçekler gördüm.
Ben, bu dünyada, eşine dostuna ihanet edip… Evladına, anasına zulüm edenleri gördüm. Ben bu dünyada dev görünen cüceleri… Zemheri görünen, yakamozlu geceleri gördüm. Ben bu dünyada dağ görünen tepeyi, tepe görünüp, geçit vermeyen… Zorlu dağları gördüm. Âşıkken, maşuk… Maşukken, abdal denileni… Aşk uğruna, tüm cihan ı âlemin, karşısında durabileni…
Menfaati için, vatanını dahi! Satabileni gördüm.
Ben, dağdan dağa kar… İnsandan insana sır taşıyan, kargalar gördüm… Yaratanı unutup, kuldan kudret bekleyeni… Sığındığı haneye, yediği ekmeğe, nankörlük edeni gördüm. Serveti marifet sanıp tapanları, parayı yastık edip yatanları… Kendini dahi unutanları… Hanesi buz tutanları gördüm…
Ve! Ben bu dünyada! Hanesi fakir… Çorbası yavan, kuru tayınını, tuz ile gevenler gördüm… Hanedeki her canı, kendinden çok daha fazla… Sevenler gördüm.
Ben, bu dünyada, sahibinden vefalı köpekler… Köpeği kadar sadık olamayan… Beşeri, dostlar gördüm. Ben, bu dünyada suyu çekilmiş kuyular… Nehri buza kesmiş mağaralar… Buzu, tuza kesmiş, göller gördüm. Tuzda yüzen balık, kardan doğan kurt! Kurttan doğan! Tazılar gördüm. Anlamı içerisinde saklı duran! Yazılar gördüm.
Ben, bu dünyadan gelip geçen, hancılar… Hiç geçmeyen, sancılar gördüm.
Ben, bu dünyada, Yârine yara verenleri… Yârin emeğini yiyerek… Zampara yataklarda, sabahı karşılayanları gördüm… Ben, bu dünyada, su gibi engin… Derya gibi zengin iken!, bir tatlı buseye hasret gidenler gördüm. Ben, bu dünyada, içten pazarlıklılar… İç yağlarını dış dünyalarına, kandil yapıp yakanlar… Kararmış ruhlarını, aydınlatanlar… Hırsları uğruna, bedenlerini dahi! Satanlar gördüm…
Ben bu dünyada.. Kendi yaptığı puta, tapanlar gördüm…İnsanı ateşe atanlar gördüm.
Ben, bu dünyada, odunsuz yanan ateş… Nefes alabilen, nice leş gördüm. Anı geldiğinde cahilliği servet… Bilgeliği zahmet görenler gördüm.
Ben bu dünyada, kefensiz nefer… Zafersiz muzaffer! Namertlikle vücut bulan, etler … Ah bilsen! Nice nice, dertler gördüm…
Can dediğinin canına kast eden… Vurmakla kalmayıp, kor ateşe atanlar gördüm. Derin görünen, çığırtkan denizler… Kuyu gibi derin, sessiz sedasız, göller gördüm. Ben bu dünyada! Namlusuz tüfekler… Namussuz hainler… İhanet eden, nice yosma bedenler gördüm.
Ben bu dünyada, Devrimciyim diyerek! Halklarını soyanları… Üç öğün, haram ile doyanları gördüm.
Ben bu dünyada,
Urbaya hasret beden… Bedene hasret urba… Ayağı olmayan ayakkabı…Ayakkabısı olmayan ayak! Sedası susturulmuş ozanlar… Ozanı küstürülmüş, türküler gördüm. Hanı olmayan yolcular… Yolcu uğramayan, hanlar gördüm. Yalnız uçan kartallar… Sürüyle uçan kuzgunlar… Kendi semahında zikreden, turnalar gördüm.
Ben, bu dünyada, suyu çamur… Sabunu kükürt, kurnalar gördüm.
Ak buluta kafa tutarak! Şaha kalkan, Toynakları yalın… Alnında akıtma, Al beyaz, doru taylara karşı! Kendini bulut gösterip, anırarak gürlemeye çalışan! Nice, eşekler gördüm.
Ben, bu dünyada, büyümeyi reddeden… Büyük yazarlar, engin ozanlar gördüm… Testere olamadan, kendini hızar sananlar… Çınar kılığında fidanlar… Fidan kılığında, nice kalaslar gördüm. Ayağı olmayan masalar… Kadir, kıymet bilende… Mülteci, tasalar gördüm.
Ben, bu dünyada, Keskin yanan mum… Cama kesen, kum gördüm…
Anı geldi, aydınlıkta dahi! Zor gördüm.
Ben, bu dünyada, sulh gördüm, savaş gördüm, hırs gördüm… Vefa gördüm, saygı gördüm puşt gördüm.
Yılandan zehir aldım… Deva buldum… O beni sevdi, ben onu… Saygı gördüm, sevgi gördüm… Sadakat gördüm.
Ben, bu dünyada, Fareye sultan… Sultana umman, ummana, orman diyenler… Gurbeti bilemeden, sılaya özlem duyanlar gördüm…
Nemrut gördüm… Yaslı gördüm, şen gördüm… Taht gördüm, unvan gördüm, şan gördüm… Türlü insan, türlü türlü, ruh gördüm.
Kuzgun gördüm, avcı gördüm, leş gördüm… Bir bedenden can bulmuş… Tam on dokuz! Yüce beden kök gördüm.
Ben, bu dünyada, İkrar verip kaçınanlar… Açılıp saçılıp, vücut bulanlar… İnsanım diye! Geçinenler gördüm.
Servet gördüm, minnet gördüm… Aç yatıp, semiz kalkan gördüm…
Uzanamadığı ciğere mundar… Namussuza, hükümdar diyeni gördüm.
Ve ben bu dünyada… Dostu için, başın verenler… Yâri için, dağı delenler gördüm…
Dağ, dağa karşı duranda… Saygı sarar tüm cihan ı alemi… Ben bu dünyada, Dağa tümsek… Saygıya… Kaygı! Diyebilenler gördüm.
Ben, bu dünyada, göz üstünde kaş… Taş üstünde taş… Evladı cennet! Helâl-ı servet… Yardan gerisini, boş gördüm.
Ben bu dünyada, bir kadın gördüm… Bir evlat benimsedim… Kurtlar sardı çevremizi… Kemirdiler tenimizi, Kuruttular hanemizi…
İşte bundandır ki, Gayrı yaşamayı, kendim için, suç gördüm.
Dinleteni gördüm… Söyleteni gördüm…
Anlatanı göremedim…
Benim bu dünyada bir çift sözüm var idi… Sustum kaldım… Söyleyemedim.
Ben bu dünyada…
Murat Ceylan

Bir Kokladım Anadolu

Bulunduğunuz bu sayfada yer alan tüm anlatılar ve Murat Ceylan Hikayelerinin tüm yayın hakları -Murat Ceylan’a- aittir.
İzinsiz kullanılması ve/veya yayınlanması halinde yasal işlem yapılacaktır.
Okuduğunuz Bu Hikâyelerin orijinali yazımları “Bir Kokladım Anadolu” ve “Serserice Bir Eylemdi Yaşamım®” isimli kitabımızda yer almaktadır…