Cumhuriyet’i anlamayanlara hatırlatma: Nutuk’u okuyun. Cemil Özyıldırım’dan gençlere

Cumhuriyet'i ilan eden ikinci Büyük Millet Meclisi mebusları, ''Yaşasın Cumhuriyet'' diyerek Atatürk'ün etrafında toplandı
Cumhuriyet’i anlamayanlara hatırlatma:
Nutuk’u okuyun !..
Son günlerde 29 Ekim 1923’de ilan edilen, Türkiye’nin 99.’ncu yılını coşku ile kutladığı Cumhuriyet rejimine yönelik tarihi bilgiden yoksun olanların attığı nutuklar,
Türk milletinin şaşkınlık ve öfkeden ‘’Nutkunun tutulması’’na neden oldu. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleme aldığı 548 sayfalık ‘’Nutuk’’ adlı kitabın, tarihi gerçekleri bilmeyenlere rehber olacağını hatırlatmak gerekiyor..
‘’Nutuk’’ 1927’de Osmanlıca,
aynı yıl ‘’Discours du Ghazi Moustafa Kemal” adı ile 677 sayfa olarak Fransızca,
1928’de Der Weg Zur Freiheit (1919-1920)” başlığı ile Almanca,
1929’da ‘’A Speech” başlığı ile İngilizce,
1938’de Devlet Basımevi yayınları tarafından Türkçe,
1950 yılında “Nutuk, Kemal Atatürk” başlığı ile Türk Devrim Tarihi Enstitüsünce 3 cilt, 1963’de”Söylev (Nutuk)” kapak yazısı ile Türk Dil Kurumu Yayınlarından 2 cilt,
1973 yılında Tercüman Gazetesi’nin 1000 Temel Eser yayınları arasında özel baskı olarak, Ağustos 2020’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ”Hatıralarla karşılaştırmalı Nutuk” başlığı ile 1304 sayfa olarak yayınlandı.
Nutuk ayrıca TBMM’nin açık erişim koleksiyonunda eski harflerle yazılmış şekli ile sergileniyor.
Nutuk Millet Meclisinde okundu
Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’u 15-20 Ekim 1927 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası’nın ikinci büyük kurultayında 6 gün boyunca, toplam 36 saat 33 dakikada kürsüye çıkarak okudu. Mustafa Kemal Paşa kurultayın 15 Ekim 1927 Cumartesi günü birinci oturumunda 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasından Sivas Kongresine kadar olan bölümü,
16 Ekim 1927 Pazar günü son Osmanlı mebusan Meclisi’nin seçim sürecini,
17 Ekim 1927 Pazartesi günü büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar yaşanan gelişmeleri,
18 Ekim 1927 Salı günü ikinci İnönü Zaferi sırasında gerçekleşen askerî ve siyasi olayları,
19 Ekim 1927 Çarşamba günü Lozan Barış Antlaşması görüşmelerini,
20 Ekim 1927 Perşembe günü son oturumda da Lozan’dan sonra yaşananları okudu ve Nutuk’u gençliğe hitabesi ile de tamamladı.
Bu arada Mustafa Kemal Paşa Nutuk’u okurken topladığı belgelerin bazılarını kendisi, bazılarını da Kurultay Kâtibi Ruşen Eşref Beye okuttu.
Nutuk’un yazımında özellikle telgraf metinleri, dikkat çeken belgeler idi.
Bundan başka kaynak olarak kongre tutanakları,
Heyet-i Temsiliye kararları,
Halk Fırkası Grubu toplantı tutanakları,
TBMM açık ve gizli celse zabıtları,
Amasya Mülâkatı kararları, konferans ve görüşme metinleri,
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruluş tüzüğü ile mektuplar,
raporlar ve bildiriler gibi farklı nitelikte belgeler de kullanıldı.
Mustafa Kemal Paşa ayrıca İkdam,
İrade-i İlliye,
Neogolos,
İstanbul,
Bosphore,
Tasvir-i Efkâr,
Ferda,
Yeni Dünya,
Tercüman-ı Hakikat,
Pontus,
Vatan,
Tevhid,
Tanin,
Tok Söz,
Tevhid-i Efkâr,
Son Telgraf gibi gazetelerden de alıntılar yaptı.
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıştan itibaren 1926 yılı ortalarına uzanan zaman dilimini kapsayan Nutuk’un müsveddeleri, 36 × 22 cm büyüklükte kâğıtlara yazılmış olarak 506 sayfa tutuyordu.
Büyük bölümü Ankara’da yazılan kitabın son kısmı ve tamamının okunarak düzeltilmesi, Mustafa Kemal Paşa’nın 1927 Temmuzu başlarında geldiği İstanbul’da gerçekleşti.
Nutuk’un Millet Meclisi’nde Atatürk tarafından okunması 4 Mart 1925 tarihinde çıkarılan, ancak 4 Mart 1929’da yürürlükten kaldırılan Takrir-i Sükun Kanunun etkisinin hissedildiği döneme de rastlıyor.
Bu dönemde Şeyh Sait ayaklanması,
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kapatılması ve Mustafa Kemal Paşa’ya İzmir’deki suikast girişiminin izleri yaşanıyordu.
Bununla birlikte 1925-1929 yılları arasında Türkiye’de çok önemli sosyo-kültürel değişimler yaşanmış ve bir anlamda toplumun yeniden inşası yolunda önemli adımlar da atılmıştı.
Nutkun yazılış amacı
Atatürk Nutkun yazılış amacını “Senelerden beri devam eden ef‘al (eylem) ve icraatımızın millete hesabını vermek” şeklinde açıklıyor.
Ayrıca Nutuk’un yazımı sırasında öncelikle Cumhuriyet ve İnkılâpların anlaşılmasında tarihe ‘’Medâr-ı Sühûlet’’ (Uygun merkez) olma amacına yöneldiğini söylüyor.
Bununla birlikte mazi olmuş bir devrin hikayesinde millet ve gelecek nesiller için dikkat ve teyakkuzu (Uyanık durmak) davet edebilecek bazı noktaları tebarüz (belirtmek) ettirmek çabası içinde olduğunu da belirtiyor.
Cumhuriyet gazetesi başyazarı Yunus Nadi’ye 7 Nisan 1924 tarihinde yaptığı açıklamada da, özellikle İstiklâl Harbi sırasında yaşananları bir bütün halinde millete aktarmak istediğini, bunu gelecek nesillere ve Cumhuriyet tarihine karşı yerine getirilmesi gereken bir vazife olarak gördüğünü de söylüyor.
Cumhuriyetimizin 99.’ncu yılı tüm yurtta coşku ve gururla kutlanırken bu yazıda Nutuk’un ele alınmasının nedeni,
19 Mayıs 1919 ile 20 Ekim 1927 tarihleri arasındaki olayların,
olguların, gelişmelerin, bu gelişmelerde rol oynayan kişilerin ve bu kişiler arasındaki siyasal ilişkilerin tarihi gerçekler çerçevesinde anlaşılması için,
tartışmalara kapı açan Cumhuriyet bilgisizlerine yönelik bir bilgi hazinesi olması amacına yönelikti.
Cumhuriyetin ilanı
Osmanlı Devleti, 1876-1878 ve 1908-1918 yılları arasında meşruti monarşi ile yönetildi.
Bu dönemde padişahlık kurumu, halk üzerinde mutlak bir egemenlik sürdürmüştü.
1 Kasım 1922’den itibaren saltanatın kaldırılması ile Türkiye, meclis hükümeti tarafından yönetilmeye başlandı.
Bu hükümet sisteminde her bakan meclis tarafından seçildiğinden, hükümet sisteminde bir uyumsuzluk gözleniyordu.
Ayrıca her bir bakanlık için uzun süren tartışmalar yaşanmaktaydı.
Yeni Meclis seçildikten sonra kurulan İcra Vekilleri Heyeti’nin üyeleri, bu şartlar altına çalışmanın güçlüklerinden şikayetçi idi.
Hükümet sistemi 23 Ekim’de mecliste siyasi bir buhranın habercisi oldu.
Örneğin Dahiliye Vekili olan İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Fethi Bey (Okyar) görevini Ferit Tek Bey ‘e bırakmak istedi.
Ancak meclis bunu kabul etmeyerek,
Erzincan milletvekili Mehmet Sabit Bey ‘i (Sağıroğlu) seçti.
Ardından TBMM ikinci başkanı Ali Fuat Beyin (Cebesoy) de görevi bırakmak isteyip yerine Yusuf Kemal Bey ‘i (Tengirşek) aday göstermesi,
meclis tarafından ret edilerek yerine Rauf Bey (Benli) getirildi.
Cumhuriyet Çankaya’da açıklandı
Mecliste muhalif seslerin varlığına rağmen Ekim 1923’te İsmet Paşa ve bir grup mebus, Ankara’nın Hükümet Merkezi olarak kabul edilmesi yolunda bir kanun teklifi verdi.
13 Ekim 1923’te TBMM’de kabul edilen tek maddelik yasa ile Ankara, devletin başkenti oldu.
Ankara’nın Başkent olması Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya beklediği fırsatı yarattı.
25 Ekim 1923 akşamı meclisin ileri gelenlerini Çankaya’da bir akşam yemeğinde topladı. Yemekte İsmet Paşa, Fethi Bey, Kazım Paşa, Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa, Rize mebusu Fuat ve Afyon mebusu Ruşen Eşref Bey misafir olarak ağırlandı.
Kabine bunalımından çıkma yolu üzerinde yoğunlaşan görüşmede Vekiller Heyeti’nin istifa etmesine ve yeni seçilecek Vekiller Heyetinde Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın görev almamasına karar verildi.
Böylece ülkeyi Cumhuriyet rejiminin ilanına götürecek yeni bir hükümet bunalımı oluştu. Mustafa Kemal Paşa misafirlerine “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz. Bunalımlar ancak Cumhuriyetle aşılabilir” dedi.
Yemekten sonra Mustafa Kemal Paşa misafirlerini uğurlarken, İsmet Paşanın kalmasını istedi.
Birlikte Teşkilat-ı Esasiye Kanununda 1, 2, 4, 10, 11 ve 12’nci altı maddesinde yapılan değişikliklerle yeni kanun tasarısı Halk fırkasına sunuldu. ‘’.
Tasarıda birinci madde şu şekilde değiştirilmişti:
“Hâkimiyet, bilâkaydü şart Milletindir.
İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti Cumhuriyettir.” ’
Ertesi sabah toplanan Halk Fırkası Grubunun toplantısında ayakta alkışlanarak kabul edilen kanun tasarısı, hemen meclis toplantısına sunuldu.
Meclis başka konularla meşgul olurken,
teklif edilen tasarı Kanun-i Esasî Encümeni tarafından usulen incelenip, tutanağı hazırlandı. Mustafa Kemal Paşa, meclis toplantı salonun girmeyerek, meclisten çıkacak kararı odasında bekliyordu.
Cumhuriyet fikrinin önde gelen savunucularından İbrahim Süreyya Yiğit, bu bekleyişi Nutuk’ta şöyle anlatıyordu:
‘’Mustafa Kemal Paşa heyecan içinde bekliyor, saatler de ilerliyordu.
Beni odasına çağırttı.
Sert bir sesle (Ne oluyor ?.. Karar niye hala çıkmadı) diye sordu.
( Her şey yolunda.Usulüne uygun yürüyor paşam. Endişe edecek bir şey yok. Şu anda Yunus Nadi Bey konuşuyor. Merak etmeyin biraz sonra Cumhuriyet’e ulaşacağız’’
cevabını verdim.
Paşa arkasını dönüp bir sigara yaktı.’’
İbrahim Süreyya Yiğit meclis salonuna tekrar dönerken, Yunus Nadi de meclis kürsüsünden son cümlelerini söylüyordu:
‘’ Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun aslının şerefi birinci Büyük Millet Meclisine ait ise, İkinci Büyük Millet Meclisi de takviye ile şeref bulacaktır.
Değişikliğin birincisi Büyük Millet Meclisi Hükümetinin uluslararası ünvanını tespittir.
Meclis hakimiyeti, bila kayd-u şart (kayıtsız şartsız) millete veren bir hükümet şeklini kabul etmiştir ve onun için yaşamaktadır.
Bu hükümetin adı Cumhuriyettir.’’
Yaşasın Cumhuriyet
Yunus Nadi sözlerini bitirip kürsüden inerken, kürsüye çıkan Rasih Kaplan ‘’Yaşasın Cumhuriyet’’ diye bağırdı.
Bu sözle ateşlenen meclis üyeleri topluca ayağa fırladı ve en içten duygularla üç kez üst üste ‘’Yaşasın Cumhuriyet’’ diye haykırdı.
Mecliste coşkulu bir şekilde ayakta alkışlanan Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Bey’in ( İnönü) hazırladıkları kanun tasarısı, oy birliği ile kabul edildi.
Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı.
158 mebusun oybirliği ile Ankara Milletvekili Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyetin ilanı, Türk toplumunu çağdaşlaştırmayı amaçlayan,
Türk Devriminin bir parçası, diğer yenileşme ve reformların da önünü açan bir siyasal inkılap hareketi idi.
Meclis salonuna dönen Mustafa Kemal Paşa kürsüye çıkarak şu teşekkür konuşmasını yaptı
Sayın arkadaşlarım..
‘’Önemli ve dünya çapında olağanüstü olaylar karşısında saygıdeğer milletimizin gerçek uyanıklığına değerli bir belge olan anayasamızın kim maddelerini açıklamak için, özel komisyonca yüksek kurulunuza önerilen yasa tasarısının kabulü dolayısıyla,
Türkiye Devleti’nin öteden beri dünyaca bilinen, bilinmesi gerekli niteliği,
uluslararası belli adıyla adlandırıldı.
Bunun doğal gereği olmak üzere bugüne kadar doğrudan doğruya meclis başkanlığında bulundurduğunuz arkadaşınıza yaptırdığınız görevi,
Cumhurbaşkanı sıfatı ile yine bu arkadaşınıza, bu aciz arkadaşınıza veriyorsunuz.
Bundan dolayı bugüne kadar benim için gösterdiğiniz sevgiyi, yakınlığı ve güveni bir defa daha göstermekle yüksek değerbilirliğinizi ispatlamış oluyorsunuz.
Bundan dolayı yüce meclise gönlümün bütün içtenliği ile teşekkür ederim.
Efendiler
Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği yetenek, eğilim ve anlayış, kendisi için kötü düşüncede bulunanların ne kadar aymaz,
ne kadar düşünceden uzak, görünüşe önem veren kimseler olduğunu pek güzel ispatladı. Milletimiz kendinde bulunan nitelikleri ve değeri,
hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir.
Arkadaşlar!..
Bu yüce kuruluşu meydana getiren Türk milletinin son 4 yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da daha birkaç kat olmak üzere belirtilerini gösterecektir.
Ben acizane eriştiğim bu güven ve inanca yaraşır olmak için pek önemli saydığım bir noktadaki gereksinimi bildirmek zorundayım.
O gereksinim, yüce meclisin bana karşı olan sevgisini, güvenini ve yardımını sürdürmesidir. Ancak böylelikle ve Tanrının yardımı ile bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri iyi bir biçimde yapabileceğimi umarım.
Her zaman sayın arkadaşlarımın ellerine çok içtenlikle ve sıkıca yapışarak, onların yardımı olmadan iş göreceğimi bir an bile düşünmeyerek çalışacağım.
Her zaman milletin sevgisine dayanarak hep birlikte ileriye gideceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti, mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır’
Resimler:
1- Cumhuriyet’i ilan eden ikinci Büyük Millet Meclisi mebusları, ”Yaşasın Cumhuriyet” diyerek Atatürk’ün etrafında toplandı.
2- Mecliste Cumhuriyet’in kabulünün yanı sıra 158 oy ile Reisicumhur seçilen Mustafa Kemal Paşa, meclis kürsüsünden teşekkür konuşması yaptı.
3- Atatürk’ün yazdığı 9 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışından, 1926 yılı ortalarına uzanan zaman dilimini kapsayan Nutuk,
Cumhuriyet tarihini bilmeyenler için rehber bir kitap olarak gösteriliyor.
Cumhuriyet’i ilan eden ikinci Büyük Millet Meclisi mebusları, ”Yaşasın Cumhuriyet” diyerek Atatürk’ün etrafında toplandı
Mecliste Cumhuriyet’in kabulünün yanı sıra 158 oy ile Reisicumhur seçilen Mustafa Kemal Paşa, meclis kürsüsünden teşekkür konuşması yaptı
Atatürk’ün yazdığı 9 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışından, 1926 yılı ortalarına uzanan zaman dilimini kapsayan Nutuk, Cumhuriyet tarihini bilmeyenler için rehber bir kitap olarak gösteriliyor