GÜLE GÜLE CANDAŞ HOCA

Telefonunun öbür yanındaki Türkiye Emekli Öğretenler Derneği Genel Başkanı sevgili Erdoğan Karadeniz’in
sesi titriyordu.“ İyi değilim, acı bir haber vereceğim”
“Candaş Hocayı kaybettik.” diyordu…
Birkaç gün yoğun bakımdan sonra Ahmet Candaş Bozoklu’da
bu dünyaya 71 yaşında veda etmişti.
Öldüğünde Emekli Öğretmenler Derneğinin Genel sekreteriydi.
İnsan ne kadar sık karşılaşsada
ölüm haberlerine alışamıyor.
Cemal Süreya’nın “her ölüm erken ölümdür” ifadesi ne
kadar yalın ve doğru bir gerçeği ifade ettiğini her ölüm
haberinde birkez daha anlıyorum.
Tanıdıklarımın yakınlarımın sevdiklerimin ölüm
haberini aldığımda önce içimde bir boşluk ardından
derin bir üzüntü bedenimi kaplar.
Sonra onunla anılarım beynimde hızlı dönen bir
sinema şeridi gibi akıp durur.

Candaş Hoca sevdiğim, etkilendiğim bir ağbeyimdi.
İlk gençlik yıllarımdan bu yana tanırdım.
Sanırım 1978’li yıllarda karşılaştık.
O yıllarda biz hızla politikleşen ilerici öğrenci gençlerdik.
Kadıköy’ün Hasanpaşa semtinde Candaş, Şakir ve Gürkan hocalar semtimizin sevilen, bilgili, bilinçli eğtim emekçileriydi.
Hocalarımız, 1980 öncesi etkin olan TÖBDER
(Türkiye öğretmenler derneği) aktif üyesiydiler.
Onlarla karşılaştığımız her yerde sohbet eder, çok şey öğrenirdik. Candaş hocayı sempatiyle izlerdik onu hep koşturan, meşgul bir genç adam olarak hatırlarım.

1980’den sonra Hocayla çok uzun yıllar görüşemedik.
Son on yıldır ara ara karşılaşıyor anıları tazeliyor,
günümüze ilişkin sohbetler ediyorduk.
Candaş hoca hep iyimser bir insandı.
Geçmişle ilgili konuşurken heycanı yüzüne yansıyordu.
Bir de bu gün ünlü bir sinema ve dizi oyuncusu olan
kızı Şebnem Bozoklu ile gurur duyuyordu.
Eşi Güler hanıma olan bağlığını bilindik.
Geçen yıllar içinde Candaş Hoca’da doğal yaşlanmanın dışında kendi vucuduna iyi davranmadığı için
daha fazla yıpranmıştı.
Örneğin sigaradan hiç vaz geçmemişti.
2018′ de Maltepe sahilinde yapılan 1 Mayıs
mitinginde karşılaştık. Çimlere oturup geçmişi yad
ettik uzun uzun konuştuk, dertleştik. Bu defa sağlığının
daha da bozulduğunu gördum.
Yürümekte, kalkmakta çok zorluk çekiyordu.
Bir mayısın coşkusuyla pek belli etmesede sanırım
ağrılarıda vardı. Sohbetin bir yerinde hoca “ölüm var
kalım var gel bir fotoğraf çektirelim” dedi.
Gerçekten de 40 yılı aşan bir süredir tanışırız hiç birlikte fotoğrafımız olmamıştı.Fotoğrafla kalıcılaştırdığımız
o anın son görüşmemiz olduğunu bilemezdik.
Güle güle Candaş Hoca, yıldızlar sana yoldaşlık etsin…

Salman Altundal