Kimsenin anlamadığı alengirli bir sosyoloji dili, tercüme edildiğinde hiçbir anlam taşımayan kavramlar genç kuşakların beynine tecavüz etti. Ne kendini anlatabilen ne de başkaları tarafından anlaşılabilen yeni bir “sofistike” entelektüel tipi oluştu.
Solculuktan bozma bu kafası karışık tabaka zamanla yerini gerçek şeriatçılara bırakacaktı.
15 Temmuz’da patlayan silahlar bu dönemin sonu ve yeni bir dönemin başlangıcıdır.
Hocaların hocasını yücelterek takva sahibi cemaat erbabında demokratik bir meziyet keşfeden parlak akademisyen çocuklar nihayet seslerini kestiler.
Fakat bu süreç bilim ve siyaseti zehirlemeye devam eden ve topyekûn kaldırılmayı bekleyen büyük bir enkaz, feci bir çöplük bıraktı. Hocaların hocası bu çöp yığınının tepesine dikilmiş süslü bir sosyolojik Amerikan tüyünden ibarettir.
Yavuz Alogan
Yazının tamamı ise şöyle:
Kuluçkada bekleyen bir fikir, ortamda uygun nem, ısı ve ışık oluştuğu anda yeşerir ve hızla yayılır.
Şerif Mardin’in fikirleri için zaman 12 Eylül döneminin “Türk-İslam sentezi” idi.
Bu dönemi, Özal’ın şahsında ifadesini bulan “takunyalılar”ın devlet teşkilatını adım adım ele geçirdiği süreç izledi. Üniversiteler marksizmden ve Kemalizm’den arınmaya başladı. Birincisinin yerini Max Weber sosyolojisinden türeyen görüşler, ikincisinin yerini ise “sivil toplumculuk” alacaktı.