“Türk futbolunun derdi: Güneş, Terim, Denizli.. Terim 66, Güneş 67, Denizli 70 yaşında.. Terim’le 5 Güneş’le 4 yıllık anlaşma yapıldı” Yılların spor yazarı Gürel Yurttaş’tan Türk futbolu analizi

Türk futbolunun derdi:

Güneş, Terim, Denizli

GÜREL YURTTAŞ’ın yazısı şöyle:

TÜRKİYE’de mecburi emeklilik yaşı 65. Bu yaştan sonra ağzınızla kuş da tutsanız çalıştırmıyorlar sizi. “Yaşlısınız” artık siz; köşenize çekilmelisiniz!

Ama bazı istisnalar var.

Bu istisnaların en önemlileri ise futbolda. Özellikle 3 teknik adamda. Şenol Güneş, Fatih Terim ve Mustafa Denizli özellikle. Onlar hep 65 yaşında!

Fatih Terim’den başlayalım. Doğum tarihi 1953. Yani 66 yaşında. Bu yaşına kadar öyle imkanlar tanındı ki kendisine; ya Milli Takım’ın başında, ya da Galatasaray’ın. Şu anda da Galatasaray’da.

Bu görevlere bileğinin gücüyle geldi; bunu inkar eden yok. Yok da… Geçtiğimiz günlerde kendilerinin ne kadar daha görevde kalacağı bilinmeyen Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz ve yönetimi 5 yıllık daha sözleşme yaptıklarını bildirdiler kendisiyle; yıllık 3 milyon euroya… Yani Fatih Terim, 71 yaşına geldiğinde hala Galatasaray’ın başında olacak. Eğer Cengiz yönetimi gider de, yerine yeni bir yönetim gelirse ve “Kardeşim ben genç, dinamik, enerjik bir hocayla uzun vadeli çalışmak istiyorum” derse… Diyemeyecek, çünkü karşısına kapı gibi sözleşme dikilecek!

Şenol Güneş’e gelelim… Kendisi 1952 doğumlu. Beşiktaş’ta çalışırken etik değerlere bolca gönderme yapmasına rağmen bir başka hocanın çalıştığı Milli Takım’a oynadı. Üstelik bunu herkes duymasına rağmen dolambaçlı konuşmalarla saklamaya çalıştı. Ve çok etik bir şekilde(!) federasyon başkanı görevinden istifa etmeden bir saat önce Beşiktaş’ta çalışan Şenol Güneş’le 4 yıllık sözleşme imzaladıklarını açıkladı. Yıllık 3.2 milyon euroya. O da 70’inde Milli Takım’ın başında olacak! Haziran ayındaki federasyon kongresinde göreve gelecek başkan, “Arkadaş, biz yeni yönetim olarak yeni bir sayfa açmak istiyoruz. Uzun vadeli bir plan, program yapacağız. Genç bir hoca alalım” derse… Diyemeyecek, onların da karşısına 4 yıllık olan yıllık 3.2 milyon euroluk sözleşme çıkacak!

Ve Mustafa Denizli… Doğum tarihi 1949… 70 yaşında ve Kasımpaşa’nın başında. Ne hikmetse 3 maç yenilen genç hocaları takır takır görevden alan Kasımpaşa yönetimi üst üste gelen yenilgilere rağmen ona dokunmuyor. Herhalde gelecekte düzelecek diye umuyor!

Türkiye yıllar yılı bu hocaların sistemlerini biliyor. Neler yaptıklarını, yapabileceklerini tahmin ediyor. Şapkadan tavşan çıkaracak halleri yok ya; ellerine verirsen yetenekli yıldızları alınacak sonuçlar zaten kestirilebiliyor.

Bu ağızlarıyla kuş tuttukları için hep görevde olan, yaşları mecburi emeklilik çağını aşmış hocaların üç büyükler dışında örneğin; Bursaspor’la, Kayserispor’la, Kasımpaşa’yla, Konyaspor’la, hatta Trabzonspor’la şampiyon olduklarını gördünüz mü hiç?

Üstelik onlar varoldukça diğer hocaların da, gençlerin de tıkanıyor önü.

Şimdi soruyorum size; futbolcularının tahmini piyasa değeri 101 milyon euro olan Galatasaray’la 13 milyon euro olan Erzurumspor arasında ne fark vardı son maçta? Ya da 94 milyon euroluk Beşiktaş’la 23 milyon euroluk Kayserispor arasında?

Bakın 55 yaşındaki Abdullah Avcı’nın arkasında hepsi. O Abdullah Avcı ki; Milli Takım’a nasıl olduysa geldi geldi ama jet hızıyla gitti! Çünkü o dönemde de Fatih Terim dışardaydı ve yerine gelmeliydi!

Türk futbolu yıllardır geriye gidiyor. Hem kulüpler açısından, hem de Milli Takım açısından. Ve bu yıllarda hep bu teknik adamlar var köşe başlarında. Bu nedenle de hiç bilemiyoruz; örneğin Mehmet Özdilek Beşiktaş’ın başına gelse ne olur acaba?
Milli Takım’ı Aykut Kocaman çalıştırsa sonuçlar ne olur ki?

Zorunluluktan kısa bir süre Galatasaray’ı çalıştırabilen Bülent Korkmaz, Terim kadar uzun yıllar kalsaydı başarısı ne olurdu?
Yılmaz Vural’ı hiç büyüklerin veya Milli Takım’ın başında göremedik mesela?
Türkiye’de en çok genç futbolcu yetiştiren Samet Aybaba’ya neden sadece bir yıl o da “Feda” sezonunda dayanabildi Beşiktaş?
Samet Aybaba’nın elinde Gomes, Talisca, Aboubakar gibiler olsa oynatamayacak mıydı?
Hikmet Karaman, Okan Buruk, Tamer Tuna… Ve niceleri.

Yok, olmaz! İlle de Fatih Terim, Şenol Güneş, Mustafa Denizli!

Ölümsüz sanatçılarımızdan Fikret Kızılok’un yıllarca Türk siyasetine yön veren, 6 kere gidip, 7 kez gelen merhum Süleyman Demirel için yaptığı bir şarkı geliyor aklıma:

“Küçücük bir çocuktum /
Sonra biraz büyüdük /
Alfabeyi bitirdik /
Beatles ortada yokken /
Zeki Müren ortada /
Bülent Ersoy erkekti /
Süleyman hep başbakan hep Süleyman /
Ecevit hep umuttu /
Erdal bizi uyuttu /
Yaş günü pastamızı /
Vestiyerde unuttu /
Ne padişah ne sultan /
Bir enişten bir ablan /
Yanında bir de baban /
Sefam olsun yaradan /
Süleyman hep başbakan/
Başbakan hep Süleyman!

GÜREL YURTTAŞ