Beşiktaş 1-0 yendi ama.. Ne olacak bu Beşiktaş’ın hali.. Beşiktaş’ı takip eden gazeteciler taraftardan özür dilemelidir.. Orhan Can yazdı

Hürriyet Web TV - Orhan Can - Foto: Eray Emin Aydemir

“Bütün politikacılar daha çok gelecek seçimleri düşünürler. Devlet adamı ise gelecek nesilleri”.(x)
Türkiye’de olduğu gibi Beşiktaş’ta da işler böyle oldu.
Yılların dalgaları kıyıya ulaştığında, romantik “kırılmalar” yaşayarak kumları “dövmüyor” artık..
Her bir dalga kıyıya daha fazla “kabararak” yaklaşıyor artık.. Yaklaştıkça daha fazla büyüyor bünyesinde barındırdığı parasal sorunlar her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor. Hem de geri dönülmez  bir şekilde..
Bütün olup biteni bugüne kadar, yeteri kadar dile getirmediği için Beşiktaş’ı yakından takip eden medya mensupları özür dilemelidir. Bunlardan birisi de benim elbette..
Her şeyi, yani olup bitenleri bildiği halde yeteri kadar yazmadığı ve söylemediği için..
Hele hele Hoca’nın milli takıma gidiş duyumlarını an be an aldıkları halde suskun kalmaları gibi..
Örnek mi, yapılan “manevralar”, söylenen “yalanlar”, “demogojiler”, saklanan gerçekler..
Ve en önemlisi, halı altına süpürülen baba sorunlar…
Belki de bir iki kişi kırılmasın diye yazılmak istenmedi gerçekler ama; gerçek hayatta milyonlarca taraftar kırıldı..
Elbette bu, bir değil birçok yazının konusudur.
Biraz maçtan bahsedersek ilk yarı itibariyle sezonun en sıkıcı maçıydı.
İlk yarı, Beşiktaş’ın pozisyonu bile yoktu.
Taraftar baskısından mı nedir, Şenol Hoca hayatta yapmayacağı şeyi, Kagawa ile Adem’i aynı anda oynatmak için Adem’i sol açığa almıştı.
Adem baba da sürekli içeri kaçtığı için Göztepe, Beşiktaş’ın sol tarafını adeta koridor yaptı. Net bir pozisyonu da kaçırdı.
Her halde hoca, “Çok istediniz bunu, alın bakalım” diyordu ama, bunun adı real hayatta “bile bile ladesti”.
İlk yarı Adriano sakatlanınca Hoca yerine Necip’i aldı, Medel’i sol beke kaydırdı.
Medel’in Hoca’ya isyanını herkes gördü. Yorum size ait..
Garanti pasçı Necip’in, her topu yan top olarak kullanması, Beşiktaş’ın tapusunu kendisinde gören bazı taraftarları kızdırdı…
Necip sakatlanınca Lens’in girmesi, o dakikaya kadar sol açıksız oynayan Beşiktaş için iyi bir hamleydi.
Bu maçta çok top kaybı yapan Adem Ljajic ile hızlı çıkış yapan Beşiktaş forveti, sonunda golü buldu.
Adem, Quaresma’ye topu zamanında çıkartınca, Q7’den nefis bir orta geldi.
Havada adeta asılı kalan Burak Yılmaz da golü yazdı.
Ancak bu gol vuruşunda; şunu özellikle yazmak gerekir ki, Burak Yılmaz havaya yükseldiğinde verdiği görüntü, topu hangi köşeye atacağı, yüzündeki ifadeden belli olması idi.
Bu da, ne olursa olsun alkışlanması gereken bir şeydi.
Burak’ın golü attıktan sonra Quaresma’ya koşması da kayda geçmesi gereken başka bir “anlardan” biriydi.
Tabii; Göztepe’nin, maçın başından beri faul yapan sol bekine, hakemin gösterdiği “Torpil” de gecenin önemli anlarını teşkil ediyordu.
Adam sarı kart yemeden maçı bitirdi yahu..
Hele hele topu elle kesme dahil; ilk yarı 3, ikinci yarı Quaresma’nın belini kırması vardı ki yeni yetme ama dürüst ve ahlaklı bir hakem bunların her birine cezayı keserdi.
Çünkü, ahlak, vicdan ve kurallar bunu söylerdi..
Bakın hayatta doğru ya doğru demeli insan! Misal, “Tamam ama, maçın hakemi Göztepeli kadar Göztepeli olsa da Beşiktaş top mop oynamadı ki arkadaş” diyebilmeli her insan…
Çünkü bu, su gibi muhtaç olduğumuz bir gerçekti…
Ah, nerede – çok değil bir iki yıl önce – Beşiktaş’ın oynadığı top, şimdiki Beşiktaş’ın oynadığı top..
Bakın size bir şeyi hatırlatayım:
Gökyüzündeki ‘Güneş’ ve ‘Ay’ kadar gerçek olan şey
“Hoca ve futbolcular mantelite olarak bitmişler” cümlesi bu mkaçta bir kez daha tescil edildi…
Halının altına süpürülerek gizlenmeye çalışılan gerçekler ne kadar saklanabilirdi ki…
Gerçeklerin bir gün gün yüzüne çıkma gibi bir huyu var biliyorsunuz.. Bu da öyle oldu işte…
Ya Allah aşkına; söyleyin bana, Kagawa’yı 88 dakika oyunda tutup son 2 dakikada Oğuzhan’ı oyuna alınmasının başka ne açıklaması olabilir ki…
Neyse;
gecenin kalbimizde yer ettiği bambaşka bir anlamı vardı.
Beşiktaş Futbol takımı iken, hiç bir zorlama olmadan ülke için orduya katılmıp Çanakkale ve Doğu Cephesi’ne giden 11 Beşiktaşlı Futbolcunun isimlerinin tek tek statta okunmasıydı.
Ki, bunların 8’i şehit olmuştu…

Savaş giden ve sekizinin şehit olduğu 11 Beşiktaşlı’nın isimleri şöyleydi:

Behzat Bey
Resül Bey
Rıdvan Bey
Dr. Sabri Bey
Kaptan Kazım
Muallim Sadi
Dr. Mehmet Bey
Şair Asım Bey
Şeref Bey
Dr. Ali
Fahri Bey
Evet, gözlerimizin yaşardığı gurur verici bir andı bu…
Ancak, günümüzü dönersek, o güzel Beşiktaş marşının dizelerindeki gibi,
“Bölünüyor senin için uykular”, “Gidilecek de çok da deplasman var” ya…
Peki ama 
ne olacak bu Beşiktaş’ın hali…

En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can..

(x) Linda Lingle