Amerikalılar lisedeyken keşfettiler.. Kadıköy’den NBA’ın bir altı ligi NECC’de transfer oldu. Hem lise hem de üniversite bursu aldı

Amerikalılar lisedeyken keşfettiler..
Kadıköy’den NBA’ın bir altı ligi NECC’de transfer oldu.
Hem lise hem de üniversite bursu aldı Emir Alagöz…

Basketbola nasıl başladın?
Basketbola 7 yasimda Tofas spor okullarinda basladim yaklasik bir sene orada
oynadiktan sonra Fenerbahce spor okuluna geçiş yaptım.
Dedem gazete okurken basketbol seçmeleri ilanını görüyor ve Fenerbahçe spor okuluna geçisim böyle oluyor.

Baskete başlarken sana kim destek oldu, kimlerden etkilendin?
Ailem her zaman bana çok büyük destek olmuştur bu konuda. Bu yüzden kendimi şanslı hissediyorum. En büyük destekçim tabii ki de annemdir. Hiç tartışmasız, benim için çok fedakarlıklar yapmıştır.
Fenerbahçe’de oynarken neredeyse her gün işten erken çıkıp beni Fenerbahçe’nin Dereağzi tesislerine götürdü  ve antrenman sonuna kadar beklerdi. Bu çok büyük bir fedakarlık baktığınızda, çünkü bir de üstüne ütelik tesislere çok uzak oturuyorduk ve daha 11-12 yaşımda olduğumdan gidiş gelişim zor oluyordu.
Ben şimdilerde çok büyük bir NBA taraftarı değilim ancak küçükken tabii ki herkes gibi çok büyük bir NBA fanatiğiydim. Basketbola başlama sebebim Kobe Bryant’tir. Bunu çok net hatırlarım. İlk izlediğimde beni karakter olarak çok etkilemişti. Onun o kazanma isteği, hırsı çok özel gelmişti bana.
Benim Michael Jordan’im Kobe Bryant’tir. Daha sonralarda tabii ki basketbolu öğrenmeye başlayınca NBA’e olan hayranlığım biraz azaldı ve tam olarak bir Euroleague hastası oldum diyebilirim. Avrupa basketboluna aşık olmamın sebebi de Sarunas Jasikevicius ve Dimitris Diamantidis ikilisidir.

Türkiye’de nerelerde oynadın?
Minik takımda yani U12 oluyor, yanlış hatırlamıyorsam o zaman ki ismiyle Fenerbahçe Ülker de 1.5 sene oynadım. Daha sonra küçük takım ilk senesinden genç takımın ilk senesine kadar 4 senelik çok güzel bir Daruşşafaka maceram oldu.
Daha sonra da genç takım ilk senesi o zamanlar yeni kurulan Acıbadem Universitesi’ne (şimdilerde TBL’de
mücadele eden Bahçesehir Koleji) transfer olmuştum, burada ilk profesyonel deneyimi yaşadım, 16 yaşındaydım.
Oynadığım bu kulüplerin hepsi birbirinden değerli kulüplerdi, ancak Acıbadem benim için her zaman farklı bir yerde olacaktır. Orada çok farklı bir atmosfer yaratılmıştı, ofiste çalışanlardan tutun saha içindeki bizler inanılmaz bir aile ortamı oluşturmuştuk, gerçekten çok özeldi.
Bunun neticesinde de zaten daha yeni kurulmasına rağmen ilk senede şampiyonluk yasamıştı takım,TBL’ye yükselmişti.
Oradaki takım arkadaşlarım abilerimden çok şey öğrenmiştim hepsi birbirinden değerli oyuncular ve karakterlerdi. Daha sonralarda Amerika’da liseyi bitirdikten sonra yaklaşık 5 aylık bir ITU A takım maceram oldu ve bunun da sonu tıpkı Acıbadem’de olduğu gibi şampiyonlukla bitti. ITU’de teşekkur etmem gereken birisi varsa o da Recep Şen’dir. Gerçekten çok şey öğrendim kendisinden bir baba gibi yaklaştı bana, gerektiğinde kızdı gerektiğinde iyi yaptığım şeylerde ilk alkışlayan, tebrik eden isim oydu. O yüzden kendisine tekrar tekrar
teşekkür ediyorum.

Türkiye’de oynarken seni zorlayan etkenler oldu mu?
Tabii ki oldu, başta ülkemizde her sporcunun problemi olan antrenman-okul ikilisi. Antrenmanlar çok geç saatlerde oluyordu, bazen ve eve vardığımızda ders çalışacak zamanım çok olmuyordu. Gece 23:00 sularında eve geldiğimi hatırlarım ve antrenman da ağır geçtiyse ders çalışacak yemek yiyecek halim kalmıyordu, bu da ister istemez notlarıma yansıyordu.
Bunun dışında beni çok zorlayan herhangi bir etken olmadı.

Yurt dışına gitme kararını nasıl aldın neden Amerika’yı seçtin?

Kafamın bir köşesinde hep vardı aslında Amerika da oynamak ve aynı zamanda eğitim görmek. Ani verilmiş bir karar değildi ancak çabuk gerçekleşti diyebilirim. Amerika’yı seçmemin sebebi ise hem eğitimi hem basketbolu dünyada belki de aynı anda yürütebileceğiniz tek yer olmasından kaynaklandı.
Maalesef ülkemizde bu pek mümkün gözükmüyor.

Amerika’da oynamak ile Türkiye’de oynamak arasında nasıl bir fark var, zorlukları var mı?

Nereden başlasam bu soruya bilemiyorum…
Tamamen farklı iki oyun diyebilirim. Amerika daha bireysel ve atletizm üzerine dayalı bir oyun oynuyor. Düzen pek yok, daha çok kişisel becerileriniz ile maç kazanmaya çalışıyorsunuz.
Türkiye ve Avrupa ise bunun tam tersi ve bana göre göze hoş gelen, doğru basketbol Avrupa’da oynanan basketbol kesinlikle.
Çok daha fazla paylaşımın olduğu, set tempolarının yüksek olduğu ve her maç ayrı bir oyuncunun yıldızlaştığı system, çok daha keyifli benim için.
Benim alışma sürecim çok uzun sürdü, Amerika’da lise basketbolu tam anlamıyla bir kaos ancak Kolej basketbolu Avrupa’ya daha yatkın, bu yüzden koleje alışmam çok uzun sürmedi ve çok verimli bir sene
geçirdim.

Hem okul hem basketbolu birlikte götürmek kolay oluyor mu, nasıl zorluklar yaşıyorsun?
Zor oluyor ancak alıştım belirli bir süreden sonra rutin haline geliyor ve rahatlıkla hem dersinize konsantre oluyorsunuz hem de maçınıza.
Tek zorluğu bazen haftada üç maç oynuyoruz. Kolej programı liseye göre daha yoğun ve uzun mesafelere gittiğimiz oluyor. Bu bazen sıkıntı yaratabiliyor ancak okul ve profesorlerimiz bize her zaman yardımcı
olmaya calışıyorlar.

Türkiye’de oynadığın zamanlarda başka uğraştığın bir şey var mıydı (müzik, sanat vs)?
Çok isterdim bir enstrüman çalmak ancak neredeyse hiç boş zamanım olmuyordu ama gitar çalmak her zaman istemişimdir ve ilerleyen senelerde bununla ilgili bir şeyler yapmak istiyorum.

Hayallerin neydi, şu an hayallerinin hangi aşamasındasın?
Benim küçüklüğümden beri tek bir hayalim var, o da Avrupa’da iyi bir ligde oynamak ve ülkemi en iyi şekilde temsil etmek ve kısmet olursa A Milli Takim’da oynamak.
Şu anda tamamen okuluma ve basketboluma odaklıyım. Amerika’da çok iyi ve başarılı bir sezon geçirdim. Sezon başında takımım Northern Essex Community College ile bölgemizin en iyi takımı seçildik.
Ben de 7.2’lik assist ile bölgemin “En iyi ikinci takım lideri” seçildim.
Ayrıca 4.8’lik assist puanıyla bölge takımları puanını önemli derecede arttırıp bölgeler arası kategoride kendi bölgemi üst seviyelere taşımış oldum.
Sezonda ise %51.8 iç saha isabetiyle oynadım ve ligimizde bu alanda 9’uncu sıraya yükseldim.
Bu sezonda 14.6 sayı, 7.2 asist, 5.6 ribaund ve 1.7 top çalma istatistiğim var.
NHTI All-Tournament En iyi 5, NJCAA Region 21 En iyi 5, NJCAA Region 21 Asist Kralligi ikinciligi 7.2 apg (mac
basina assist), NJCAA Tournamnet En iyi 5 ödüllerini almaya hak kazandım.
Çok kısa sürede bu başarıyı elde etmek bana daha çok kuvvet verdi, seneye bu başarı grafiğimi arttırarak devam ettirmek istiyorum. Bu yüzden çalışmalarıma sezon başında da ara vermeden devam ediyorum.

Gençlere tavsiye edebileceklerin?
Öncelikle ben henüz 20 yaşımdayım, yani demektir ki benim de öğrenecek daha çok şeyim var, ancak bir tavsiye verecek olursam. çok klişe olacak belki ama “çok çalışmak” verebileceğim en net ve güzel tavsiye olabilir.
Benim inandığım tek bir şey var bu hayatta, çok çalışırsan ve gerçekten kalpten olmasını istersen, o istediğin yere bir gün muhakkak ulaşırsın. Yeter ki kendini yaptığın işe ada ve saygı duy. Belki hemen gerçekleşmez ama bir gün mutlaka olacaktır sabırlı olmak gerekiyor.

Kendini ileride nerede görüyorsun, kariyer hedefin nedir?
Önce iyi insan ve ahlaklı bir sporcu olarak hatırlanmak en büyük isteklerimden birisi.

Ödüller:
NHTI All-Tournament En iyi 5,
NJCAA (National Junior Collage Athletic Association) Region 21 En iyi 5,
NJCAA (National Junior Collage Athletic Association) Region 21 Asist Kralligi
ikinciligi 7.2 apg (mac basina assist),
NJCAA (National Junior Collage Athletic Association) Tournamnet En iyi 5