70’li yıllar gibi.. İyi ki o yılların gençleriydik

Bar - Orhan Can - Hürriyet Gazetesi yıkılan bina

70’li yılların idealist ve gururlu gençleriydik.
Zengin, güzel ama şımarık kızlara gönlümüzü kaptırırdık.
Zalim olmazlardı da pek de yüzümüze bakmazlardı. Biz de gidip “Devrimci” olduk. Halkı, “zalim” babalardan kurtarmak istedik..
Başımıza gelmeyen kalmadı.
Kimimiz öldü, kimimiz yaşadığımıza pişman olduk. Bakışlarımız mahzun, kalplerimiz mağrurdu..
Mağrur ve mahzunduk! Aslında mağdur, mağrur genç adamlardık.
Gözyaşlarımızı saklar, kalplerimizin gizli köşelerindeki resimlere ağlardık.
İşte o yıllarda sevdik Beşiktaş’ı…
O da, o yılların, o gençleri gibiydi…
Sonra, biri çıktı karşımıza.
Adı, Süleyman Seba’ydı.
Yılmamayı öğretti bize..
Yeniden ayağa kalkmayı, her şartta ahlaklı olmayı, iyi insan olmayı tembihledi.
Sonra, şampiyonluklar geldi peşi sıra..
Bu yüzden, böyle hakemler vız gelip geçti hayattan.. Sadece, yaptıkları kötülüklerle geçtiler tarihe!
Beşiktaş’ın bu saatten sonra tek rakibi kendisi ve taraftarıydı. Elbette bunun içinde rehavet ve erken havaya girme vardı.
Bir insanın en zayıf olduğu an, kendisine en güvendiği andı! Taraftarın bu nedenle, “Şampiyonluk puanına” kadar, “şampiyonluk şarkıları” yerine “Destek marşları” söylemelidir. Maçı zaten seyrettiniz. Bu yüzden size ayrıntılı enstantaneler yazmadım. Yazanlardan okursunuz.. Ancak bu maçta son dakikalardan bahsetmemek tarihe haksızlık olurdu. Beşiktaş, bildiğiniz gibi bıyık yoldurdu bana.. Hele son 1 dakika, o korner atışı var ya.. Yedi beni yine yedi! Fabri’nin sihirli eli son anda topu aldı da maç bitti..
Gazeteci – Besteci Zeynel Lüle’nin şarkısıdır, “Tarçın kokulu kadınlar”! Hah işte, o kadınlar kadar önemliydi bu 3 puan.. Neyse anam babam iyi ki 70’li yılların gençleriydik ve bizi o güzel “Mahmut Hocalar” yetiştirdi. Süleyman Seba gibi adamlar da önder oldu!

En Kalbi Muhabbetlerimle…
Ben CAN; Orhan Can..

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi