Unutma ey insanlık! Halk düşmanı teröristlerin (Vodafone) İnönü Stadı katliamını

İnönü patlama sonrası

Unutma Türkiye, unutma ey insanlık!
Halk düşmanı teröristlerin İnönü Stadı katliamını..
Onlarca genç polis ve sivil insanlar şehit edilmişti…

Olaya şahit olan gazeteci Hüseyin Eroğul 13 Aralık 2016’da Facebook sayfasında yaşadıklarını şöyle anlatmıştı: 

Meslek hayatımda bir sürü ilginç olay yaşadım ama en önemlisine, en rahatsız edenine, en yıpratanına, en üzenine, hiç unutamayacağıma Cumartesi günü şahit oldum.

Merak edip arayan, soran, mesaj atan herkes sağ olsun. Neler yaşadığımı bilmek isteyenler de vardı; panikten, yoğunluktan sadece iyi olduğumu söyleyerek kapattım.

Statta işini gücünü bitiren en son basın mensuplarından biri olarak rahvan adımlarla Dolmabahçe tarafına doğru takım otobüsünün giriş yaptığı rampadan yukarı doğru yürümeye başladım. Tam kapının önüne geldiğimde büyük bir patlama sesi duydum.

Şimdi anlatacaklarım çok kısa süre içinde olan şeyler, belki 10 saniye bile sürmedi ama sahne sahne aklımda her şey.
Önce bir patlama sesi duydum. Bursalı taraftarlar maçta bir sürü torpil attığı için ilk önce stattan çıkan Bursalıların yine torpil attığını düşündüm ama kafamı geri çevirdiğimde önce bir sürü kıvılcım, ardından alev bulutu gördüm.

İlk hissettiğim müthiş bir basınç oldu, sanki biri ense köküme sağlam bir tokat atmış gibi hissettim. Aynı etki bir miktar sırtımda oldu sonra.

Patlama numaralı tribünün yani Gümüşsuyu tarafında olduğu için o tarafta yeni yapılan restoranın mutfağında bir şeylerin patladığı geldi aklıma ilk önce. Benim olduğum açıdan orada gibi gözüküyordu çünkü.

Sonra sakin sakin “Statta patlama oldu” diye tweet attım. Birkaç saniye geçince “Milletin çoluğu çocuğu vardır buralarda, şimdi paniklemesinler” diyerek sildim o mesajı.

Yan tarafımda görevlerini bitirmiş ve servis araçlarına binmek için küme halinde bekleyen çevik kuvvet polisleri vardı. Onlar da büyük bir şaşkınlık yaşadılar ilk anda. Bir anda Dolmabahçe tarafındaki trafik ışıklarında bir polisin hiddetli bir ses ve el işaretiyle trafikteki araçlara “geç geç!” diye bağırması dikkatimi çekti. O esnada camları patlamış içinde bir tane polis olan sarı renkli bir İETT otobüsünün bayırdan çok hızlı bir şekilde Beşiktaş yönüne hareketlendiğini görünce patlayanın bir bomba olduğunu ve hedefinin çevik kuvvet olduğunu anladım.

Birkaç saniye sonra Maçka tarafından ikinci patlama sesi geldi. Baktım durum kritikleşiyor rampaya geri döndüm. Bu esnada bir sürü silah, tüfek ateşlenmeye başladı. Bir an çatışma çıktığını düşünerek daha güvenli bir bölgeye geçme amacıyla stat koridoruna doğru koşmaya başladım.

Yolun tam sonuna yaklaşırken sırtımdaki çantayla içeri doğru koşan sakallı bir adam olduğum için beni de canlı bomba sanıp vururlar mı diye düşünmedin dersem yalan olur. Aklıma böyle bir düşünce gelince korktum açıkçası.

Koridorda başka polisler de vardı, yukarıdan koşarak geldiğimi görünce “N’oldu” diye sordular. “Bomba patladı herhalde” dedim. Hepsi silahlarına sarıldı bir anda.

Ben röportaj alanından çıkarken İHA’dan Oğuzhan orada kalmıştı. Hemen onun yanına gittim ayrılmamasını söylemek için. Onlar da ne olduğundan habersiz dışarı doğru gidiyorlardı, geri çevirdim.

Koridorlar bir anda çevik kuvvet polisleriyle doldu. Sanırım dışarıdakileri hemen içeri aldılar. Her geçen saniye daha da kalabalıklaşıyordu polisler. İçlerinde yaralananları gördüm, kimi kolundan, kimi başından, kimi de bacağından yaralanmıştı. Stadın revirinde tedavileri yapıldı hemen.

Dışarıdan içeri alınanlarda şok vardı ancak içerideki polisler stat dışında ne yaşandığını görmedikleri için biraz daha sakinlerdi, silahlarını çekip beklemeye başladılar.

Çevik kuvvet polisleri 20-30 yaş arasında gencecik çocuklar. İçlerinde heyecanını yoğun yaşayan da vardı, sakin kalan da. Biraz daha tecrübeli olanlar koordinasyonu sağladılar. Disiplinleri bozulmadı.

Dışarı çıkmak istedim ama izin vermedi polisler. Stattaki görevli diğer arkadaşlarımın yanına gittim. Hepsini sağlıklı görünce bir nebze teselli buldum. Şehit durumuyla ilgili bir bilgimiz olmadı aşağıdayken ancak zaman ilerledikçe polislerden kayıp haberleri duyulmaya başlandı.

Dışarı çıktığımda da unutulmasına imkan olmayan acı verici görüntülerle karşılaştım.

Bazen karşı karşıya geldiğimiz polislerin acısını ilk kez onlarla birlikte yaşadım. Artık neler hissettiklerini bir nebze anlayabiliyorum. “Buradan geçemezsin kardeşim” dediklerinde uzatmayacağım bundan böyle. Kimlik sorduklarında efelenmeyeceğim.

Haklılar, kime güvenebilirler ki bu saatten sonra, babasının oğlu değilsin ya adamların. Her an kelle koltukta yaşadıklarını o gece daha net gördüm. Belki yine dikleşeceğiz birbirimize ama en azından daha anlayışlı davranmaya gayret edeceğim.

Terörün burnumuzun dibinde olduğunu, pamuk ipliğinde sallandığımızı; birkaç dakika sonra başımıza ne geleceğini bilmeden, son nefesini hangi ara vereceğini kestiremeden yaşadığımızı o gece fark ettim. Birkaç saat önce muhabbet ettiğiniz insanlardan birkaç saat sonra şehit diye bahsedilebildiğini o gece öğrendim.

Allah’tan şehitlerimize rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.

Cennetin en güzel yerinde olsunlar.

Hüseyin Eroğul