Roma İmparatoru Hadrianus tarafından bastırılan para hilal ve yıldız.. Bakın Hadrian kimdir..

Hadrianus “Beş İyi İmparator’un üçüncüsüdür. Saltanatının sendeleyen bir başlangıcı, şanlı bir ortası ve trajik bir sonu vardı.”

Roma İmparatoru Hadrian tarafından bastırılan para hilal ve yıldız…

Publius Aelius Traianus Hadrianus

(24 Ocak 76 – 10 Temmuz 138), 117–138 yılları arasında Stoacı-Epikürik, Aelia Klan’ı üyesi Roma İmparatoru. 

Hadrianus, Picenum (İtalya) kökenli ve sonradan İspanya Baetica’daki (orijinalinde İspanya Ulterior) Italica’ya yerleşmiş eski bir ailenin üyesi olarak Roma’da doğdu. Selefi Trajan’nın halasının torunu olarak onunla aile bağı vardı.
Trajan, resmi olarak onu hiçbir zaman halefi olarak belirlemedi ama karısı Plotina’ya göre, Trajan ölmeden hemen önce Hadrianus’u acilen İmparator olarak adlandırdı.
Her halukârda, Trajan’nın karısı Hadrianus’u destekliyordu ve belki de Hadrianus imparatorluğunu bu kadına borçludur. Hadrianus onun ricasıyla 100 yılında Vibia Sabina ile evlenmiştir.

Kendi yazdığı ve şimdi kayıp olan otobiyografisine göre Hadrianus, Roma’da 24 Ocak 76’da İtalyan kökenli ama kuşaklar boyu İspanya da yaşamış bir ailenin üyesi olarak doğdu.
Praetorian dereceden bir senatör olan Babası Publius Aelius Hadrianus Afer, zamanının çoğunu Roma’da geçirirdi.
Hadrianus’un ataları İtalya’daki antik bir kent olan Picenum, Hadria’dan gelir, ancak aile Scipio Africanus Major’un Hispania Baetica’yı fethinden hemen sonra buradaki Italica şehrine yerleşmişlerdir.
Hadrianus Afer, gelecekteki imparator Trajan’ın kuzeniydi.
Karısı Domitia Paulina, Gades’dendi (Cadiz) ve Domitii’ler başka bir İspanya kökenli aileydi. Hadrianus’un Genç Domitia Paulina adında bir kız kardeşi vardı.
Afer’in 85 civarında ölümünden sonra o sıralar dokuz yaşında olan Hadrianus, Trajan ve Publius Acilius Attianus’un vesayeti altına girdi (daha sonra Trajan’In Praetorian Prefect’i olan).
Hadrianus, döneminin genç aristokratları gibi değişik konularda eğitildi ve Yunan Edebiyatı öğrenmeye olan düşkünlüğü nedeniyle kendisine Graeculus (“Küçük Yunan”) lakâbı verildi.

Hadrianus 14 yaşındayken Italica’yı ziyaret etti ve orada askere yazıldı ancak bundan sonra gelişiminden sorumlu olan Trajan tarafından geri çağrıldı.
Onuruna colonia yapıldığı halde Hadrianus Italica’yı bir daha hiç ziyaret etmedi.
İlk askeri görevi Lejyon II ”Adiutrix” tribune’lüğüydü. Sonra, Almanya’daki Lejyon I ”Minervia”’ya transfer oldu.
98’de Nerva ölünce Hadrianus, Trajan’ı hemen şahsen bilgilendiren ilk kişiydi.
Önce yukarı Pannonia lejyon’una legate ve sonunda da aynı eyalete vali oldu.
Aynı zamanda kısa bir süre için Atina Archon’uydu ve Atina vatandaşlığına seçilmişti.

Hadrianus, Dacia’lılara karşı yapılan savaşta oldukça aktifti (Lejyon V ”Macedonica”legate’si olarak) ve rivayete göre başarıları içim Trajan’dan ödüller kazanmıştı.
Saltanatında askeri eylemlerin yokluğuna bağlı olarak, Hadrianus’un askeri becerileri hakkında çok fazla bilgi yoktur, her halukârda ordu hakkındaki güçlü ilgisi, bilgisi ve yönetim becerisinin ispat ettikleri onun olası stratejik yeteneğini gösterir.

Hadrianus, Trajan’ın İran seferine onun karargâhında legate olarak katıldı.
Hadrianus ne başlangıç aşamasındaki zaferlerde, ne de savaşın ikinci aşamasında isyan Mezopotamya’ya yayıldığında kayda değer bir şey yaptı.
Her halukarda Suriye valisinin artan huzursuzluğu düzenlemek için Dacia’ya gönderilmek zorunda kalınmasının ardından, Hadrianus’a bir yerdeğiştirmeyle Suriye valiliğine getirildi ve kendisine özgürce komuta etme yetkisi verildi.
Trajan ciddi olarak hastaydı ve Roma’ya dönmeye karar verdi.
Hadrianus, ordunun arkasını kollamak için muhafız olarak Suriye’de kaldı.
Trajan, iyice hastalanmadan önce ancak Selinus’a kadar gelebildi.
Hadrianus, her halukârda apaçık halef olduğu halde henüz Trajan’ın varisçisi olarak evlat edinilmemişti. Karısı Plotina (Hadrianus destekçisidir) tarafından refakât edilen Trajan, ölüm döşeğinde yatarken, sonunda Hadrianus’u halefi olarak evlat edindi ve ardından öldü.
İddialara göre olayların şekli başka türlü olsaydı sorun bu kadar sessiz çözülemezdi.

Gücün güvenliği

Hadrianus hemen Lejonların desteğini sağladı — olası muhalifi Lusius Quietus, anında ortadan kaldırıldı.
Senato’nun onayını takiben Trajan’ın belki de tahrif edilmiş evlatlık edinme belgeleri takdim edildi (Trajan’ın himayesinde büyüdüğü halde).
Yine de, bu evlatlık edinmenin evraklarının tahrif edildiği söylentisi biraz daha devam etti.
Hadrianus’un meşruiyetinin gerçek kaynağı Suriye ordularının doğrulaması ve Senato’nun tasdiğinden sonra ortaya çıktı.
Tarihi belgelere göre Hadrianus’a düşkünlüğü bilinen Trajan’ın karısı Plotina’nın kâğıtların taklidini yaptırdığının uzun süre spekülasyonu yapıldı.

Hadrianus öncelikle Roma’ya gitmedi.
Elini bağlayan doğudan ayrılarak, Trajan zamanında çökmüş olan Yahudi isyanını bastırdı — ardından Tuna cephesine gitmek için ayrıldı.
Hadrianus’un yerine eski muhafızı Attianus, Roma’dan sorumluydu.
Attianus orada Lusius Quietus’un da dahil olduğu dört senatör tarafından hazırlanan bir entrikayla kuşatılmış olduğunu “keşfetti” ve senatodan ölümlerini talep etti.
Mahkemede herhangi bir duruşma olmaksızın, yakalandılar ve düşünmeksizin öldürüldüler.

Askeri yönetici olarak kendi büyük kişiliğine rağmen, Hadrianus’un yönetimi büyük askeri çatışmaların eksikliği ile dikkat çeker. Askeri açıdan savunulamaz olduğu gerekçesiyle Trajan’ın Mezopotamya’daki fetihlerinden feragât etti. 121 yılında neredeyse Perslerle bir savaşa giriyordu ancak tehdit barışla sonuçlanan müzakereyle önlendi. Hadrianus’un Yahudiye’deki Yahudi karşıtı tavırları Bar Kokhba ve Rabbi Akiva önderliğinde büyük bir Yahudi ayaklanması’na yol açtı (132–135). Hadrianus’un ordusu sonunda isyanı bastırdı ve Yahudilere karşı Babylon Talmud’uduna istinaden dinsel baskı devam etti.

Barış politikası, imparatorluk sınırları boyunca kalıcı tahkimatların yapılmasıyla güçlendirildi. Bunların en ünlü olanı İngiltere’deki büyük Hadrian Duvarı’dır. Tuna ve Ren sınırları düzenli aralıklarla genellikle ahşap tahkimatlar, hisarlar, ileri karakollar ve özellikle iletişimi geliştirmek ve yerel bölgelerin güvenliğini sağlamak için gözetleme kuleleri inşa edilerek tahkim edildi. Moralleri korumak ve orduyu artan sabırsızlıktan korumak için Hadrianus, yoğun rutin talimler oluşturdu ve orduları kişisel olarak denetledi. Sikkelerinde, askeri imajı sivil imajından daha sık göründüğü halde, Hadrianus’un politikası Kuvvet kaynaklı ve de antlaşmalardan oluşan bir barıştı.

Kültürel uğraşları ve hamiliği

Hadrianus, Ronald Symehas tarafından Roma İmparatorları arasında “çok yönlü” bir imparator olarak tasvir edilmiştir. Hadrianus aynı zamanada entelektüel ve sanatsal alanların tümünde bilgisini göstermeyi severdi.
Hepsinden öte, Hadrianus sanatı himaye ederdi: Tibur’daki (Tivoli) Hadrian Villası kutsal arazi parçasının yeniden düzenlenmesi olan İskenderiye bahçesinin Roma’daki en güzel örneğidir, kendi bahçesini yapmak için birçok mermerin yerini değiştiren Kardinal d’Este tarafından yağmalanan kalıntıların büyük bölümü kaybolmuştur.
Roma Pantheon’u, orijinal olarak Agrippa tarafından inşa ettirilmiştir ancak M.S. 80’de bir yangınla yıkılmış ve ardından Hadrianus zamanında yeniden kubbe formunda yeniden yapılmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. En iyi korunmuş Antik Roma yapıları arasındadır ve İtalyan Rönesansı’nda ve Barok dönemde birçok büyük mimarı oldukça etkilemiştir.

Saltanatından çok önce, Hadrianus mimari üzerine güçlü bir ilgi gösterdi ancak göründüğü kadarıyla bu hevesi her zaman hoş karşılanmadı. Örneğin, Trajan Forumu’nun ünlü mimarı Damascus’lu (Şamlı) Apollodorus, onun çizimlerini dikkate almadı. Hadrianus’un selefi Trajan, Apollodorus ile mimari bir problem üzerine konuşurken, Hadrianus akıl vermek için sözünü kesince Apollodorus, “Defol git ve kabaklarını boya. Bu problem hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.” diye cevapladı. “Kabaklar” diye bahsedilen, Hadrianus’un villasındaki “serapeum” gibi boyanmış kubbelerdi. Söylentiye göre Hadrianus, Trajan’ın ardından imparator olunca Apollodorus’u sürgüne gönderdi ve sonra öldürttü. Büyük olasılıkla ikinci hikâye onun karakterine bir iftira girişimi olup, Hadrianus, tüm imparatorluk ta çok popüler olmasına rağmen sağken ya da ölümünden sonra herkesçe takdir edilen biri değildi.

Hadrianus, içlerinde günümüze sadece iyi bilinen bir Latince şiir olan Animula, vagula, blandula kalan Yunanca ve Latince şiirler yazardı. Onu muhafaza eden Historia Augusta’ya göre (Hadrian XXV.9), şiiri ölüm döşeğinde yazmıştı. Aynı zamanda bir otobiyografi yazmıştı – görünüşe göre, çok uzun bir çalışmaydı ancak değişik söylenti ya da onun değişik eylemlerini açıklıyordu. Eser kayıptır ancak görünüşe göre diğer yazarlar tarafından kullanılmıştır – Marius Maximus ya da öyle birisi – Hadrianus’un hayatı için çoğunlukla güvenilen Historia Augusta da: en azından, birçok ifadede hayatı (Ronald Syme ve diğerlerince) belki de nihayetinde otobiyografiden alındığı için tanımlanmıştır.

Hadrianus bir Hümanist ve tüm zevklerinde bir Hellen hayranıydı. Filozoflar Epictetus, Heliodorus ve Favorinus’un doktirinlerini benimsemişti ve genellikle Caius Bruttius Praesens gibi bazı arkadaşlarıyla birlikte bir Epikürik olarak mütalaa edilir. Evde sosyal ihtiyaçlara katılırdı. Hadrianus, köleliği azaltmıştı ancak kaldırmamıştı, kanunları insancıl hale getirdi ve işkenceyi yasakladı. Kütüphaneler, su kemerleri, hamamlar ve tiyatrolar inşa ettirdi. Hadrianus birçok tarihçi tarafından akıllı biri olarak kabul edilmiş, Schiller onu “İmparatorluğun ilk hizmetçisi” olarak çağırmış ve Edward Gibbon ise onu “engin ve aktif deha ,” ek olarak da “adil ve ılımlı” olarak takdir etmiştir.

125’teki Yunanistan ziyaretinde, tüm Yunanistan ve İyonya’daki (Küçük Asya’da) eski yarı-özerk şehir devletlerini birbirine bağlayan bir çeşit bölgesel parlamento kurmaya çalıştı. Panhellenion olarak bilinen bu parlamento, Hellen’ler arasında işbirliği sağlamak için, hevesli çabalara rağmen başarısız oldu. Hadrianus, özellikle Yunan genci, Antinous’la olan aşk ilişkisi nedeniyle çok ünlüydü. Hadrianus’un Mısır eyeletini ziyareti sırasında Antinous, esrarengiz bir biçimde 130 yılında Nil Nehri’nde boğuldu. Derinden sarsılan Hadrianus, Mısır şehri Antinopolis’i kurdurdu. Antinous’u yeni antikite tanrısı yaparak tüm imparatorluğun yas tumasını sağladı.

Hadrianus Baiae’deki villasında öldü. Cenazesi Roma’da Tiber Nehri’nin batı yakasındaki sonradan Papa’lığa ait bir kaleye dönüştürülen Sant’Angelo Kalesi’ndeki mozole’ye kaldırıldı. Mozolenin boyutları orijinal formunda, kasten Augustus Mozolesi’nden biraz daha büyük yapılmıştı.

A strange parça from the Dio Cassius Roma Tarihinin kesin olmayan tuhaf bir bölümü ; “Hadrianus’un ölümün ardından dört atlı bir aranada gösteren büyük bir heykeli dikilmişti. Heykel o kadar büyüktü ki, en iri adam bile her atın gözünün arasından yürüyebilirdi, eserin aşırı yüksek olmasından dolayı aşağıdan geçen bir kimse Hadrianus’un atlardan daha küçük olduğuna inanırdı.” diye anlatır.

Son dönemleri ve halefi

Hadrianus hayatının son dönemlerini Roma’da geçirdi. 134’te Yahudi savaşının sonunda (aslında gelecek yıla kadar sona ermemişti.) İmparatorluk selamlaması aldı. 136’da eskiden Nero’nun Altın Evinin olduğu bölgede yeni bir ‘Venüs ve Roma’ tapınağı kurulmasına kara verdi.

Bu dönemde, sağlık problemlerinden acı çekerken, halefinin kim olacağı problemine eğildi. 136’da o yılın sıradan Konsüllerinden biri olan ve Lucius Aelius Caesar adını alan Lucius Ceionius Commodus’u evlat edindi. O, 118’de idam edilen “dört Konsüller” den biri olan Avidius Nigrinus’un hem üvey oğlu hem de damadıydı ancak sağlık açısından çok narin bir yapısı vardı. Tribunician güç ve Pannonia valiliği verilen Aelius Caesar, 137’de Konsüllüğüne devam etti ancak, 1 Ocak 138’de öldü

Aelius’un ölümün ardından Hadrianus, İtalya’nın dört İmparatorluk Legate’sinden biri (Hadrianus tarafından kurulan bir mevkii) ve Asya eyaleti prokonsül’ü olarak görev yapmış olan Titus Aurelius Fulvus Boionius Arrius Antoninus’u (gelecekteki imparator Antoninus Pius) evlat edindi. 25 Şubat 138’de Antoninus tribunician gücü ve imperium’u (emretme yetkisi) aldı. Ayrıca, hanedanın geleceğiiçin, Hadrianus, Antoninus’tan Lucius Ceionius Commodus’u ( ölmüş olan Aelius Caesar’ın oğlu) ve Marcus Annius Verus’u (aynı isimli Harian’ın yakın arkadaşı ve etkili senator Marcus Annius Verus’un torunu ve aynı zamanda Aelius Caesar’ın kızının nişanlısı) evlat edinmesini rica etti. Hadrianus’un bu amacının isabeti tartışılabilir. Antoninus’un halefi olarak Annius Verus’u (gelecekte imparator olacak olan Marcus Aurelius) istediği konusundan uzlaşma olsa da, aslında kendi evlatlığının oğlu olan Ceionius Commodus’a niyeti olduğu tartışıldı ama aynı zamanda kendisinin de üyesi olduğu senatoryal Hispano-Narbonensian ailesi ile olan sıkı bağları olan Annius Verus’a lütfunu göstermeye odaklandı. Bu belki de Annius Verus’un amcası olan Antoninus Pius için Hadrianus’un tercihi olan önemli mevkii’den daha iyiydi. İmparator olduğunda, Marcus Aurelius kendi inisiyatifi ile Ceionius Commodus’la (Lucius Verus adıyla) yardımcı imparator olarak işbirliği yaptı.

Antik kaynaklara göre Hadrianus’un son birkaç yılı çatışmalar ve üzüntü ile geçmiştir.
Aelius Caesar’ın evlatlın edinilmesi hoş karşılanmamış, en azından Hadrianus’un eniştesi Lucius Julius Ursus Servianus ve Servianus’un torunu Gnaeus Pedanius Fuscus Salinator rahatsız olmuştu. Servianus, çok yaşlı olmasına rağmen, saltanat tartışmaların başında haleflik için ayağa kalkmıştı.
Ayrıca Fuscus söylendiğine göre kendine bir imparatorluk gücü dizayn etmiş ve 137’de dedesinin de karıştığı bir darbe girişiminde bulunmuştu.
Gerçek her ne olursa olsun, Hadrianus her ikisinin öldürülmesini emretti.

Servianus, öldürülmesi için yalvardığı Hadrianus “ölümü özlemek ama ölememek, ne kadar korkunç!” diyecekti.

Hadrianus onun idamı sırasında uzayan hastalığı nedeniyle rahatsız olunca, yalvaranın isteği yerine getirildi. Birkaç suikast denemesinden kurtulması gerekti.

Ölümü

Hadrianus 138 yılının Temmuz ayının onuncu günü Baiae’daki villasında 62 yaşında öldü.
Ancak hayatının büyük bölümünü seyahatlarla geçiren bu adamın yolculuğu henüz bitmemişti.
Önce, Baiae yakınlarındaki Puteoli’de eskiden Cicero’ya ait olan mülke defnedildi.
Kısa bir süre sonra cenazesi neredeyse bitmiş olan mozolesinin bulunduğu yere yakın Domitia Bahçeleri’ne taşındı.
Hadrian’ın Mezarı’nın Roma’da tamamlanması üzerine 139’da halefi Antoninus Pius tarafından, cenazeyi yakıldı ve küllerini, karısı Vibia Sabina ve ilk evlatlığı ve yine 138’de ölen Lucius Aelius’la birlikte mezara yerleştirildi.
Antoninus aynı zamanda 139’da onu tanrılaştırdı ve Campus Martius’dan bir tapınak verdi.