Raşit Ağabey !.. Cemil Özyıldırım unutmadı ve yazdı..

Raşit Ağabey !..

1943 İzmir Tire doğumlu idi.
Reşit olup rüştünü ispatladığı 18 yaşında öğretmenliği seçmiş, o nedenle adı ‘’Küçük öğretmen’’e çıkmıştı. Aydın’ın Söke ilçesinde 1963 yılında öğretmenliğe başladı, 6 yıl çalıştı.
Mesleğini seviyor, yeni yetişenleri eğitmek, onları geleceğe hazırlamaktan büyük haz ve mutluluk duyuyordu. Allah vergisi çizgi yeteneği de vardı.
O nedenle kalemi ile bir yandan yazıyor, bir yandan da çiziyordu.
Çizgi ona yazmaktan daha kolay geliyor, yazarken düşünüyor, çizerken hem düşünüyor, hem de eğleniyordu. Boş zamanlarını değerlendirdiği çizgiler, ona bir sır da vermişti Çizgi, uzun bir yazıdan daha çok, anlatımın yanı sıra verdiği mesajla da, daha kısa ve somut bir olgu yaratıyordu.
Resim defterlerine, A4 kağıtlara çizdikleri ile yaşamı her yönü ile karikatürize eden ‘’Küçük öğretmen’’nin öğretmenlik yaşamında yakasına, bir de sanat dalı olan karikatür yapışmıştı. Çizdiklerinin sonucunu öğrenmek ve görmek için çizimlerini gazetelere gönderme kararı almıştı’’

Küçük öğretmenden büyük ustaya

Dünün eğitimcisi olan küçük öğretmen, bugünün karikatür ustası Raşit Yakalı’dan başkası değildi. Ona ilk el uzatan, karikatür ustası rahmetli Semih Balcıoğlu oldu. İlk karikatürü 1962 yılında Tercüman gazetesinde yayınlandı. Balcıoğlu’nun teşviki ile karikatüre dört elle sarıldı. Kısa sürede dikkati çekti ve 1964-1968 yılları arasında kadrolu olarak Yeni Asır Gazetesi’nde çalışmaya başladı, Daha sonra meslek yaşamı, 1969-1970’de Pardon dergisinde, 1970-1987’de Dünya Gazetesi’nde, 1987-1992’de Hürriyet Gazetesinde, 1993-1994’de Fotospor’da, 1995-1996’da BRT televizyonunda devam etti. Öğretmenliği feda ettiği karikatür sanatında, çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan da ustalığa açılan kapıdan içeri girdi.
Beş kişisel sergi açtı. 1980 yılında kurduğu Çarşaf Dergisi Karikatür Okulu’nu 1992’ye kadar hocası Semih Balcıoğlu ile yönetti ‘’Bizde Varız’’ karikatür sergisini Balcıoğlu ile birlikte açtı.
Raşit Yakalı bu noktada bir açıklama yapmak gereği duyuyor ve “Nedense Çarşaf Karikatür Okulu’nu, Semih Balcıoğlu kurdu diye bilinir. Oysa o yıllarda Semih ağabey, Türkiye dışındaydı. Sonraki yıllarda döndüğünde, bir ara okulu birlikte yönettik. Ama kurucusu benim.” diyor.
15 ödül sahibi Yakalı’nın iki karikatür kitabı ile iki karikatürü, Bulgaristan ve Kanada Karikatür Müzelerine alındı. Skopje Dünya Galerisi’nin 35.sini düzenlediği yarışmasında 1000 euro’luk büyük ödül, sade anlatımıyla jüri üyelerini etkileyen Yakalı’ya verildi.

Doğruları arayan sanatçı

Adının sözlük anlamı ‘’Doğru yola giden’’ olan Raşit Yakalı, yaşamında da hep doğruları aradı.
Hürriyet gazetesinde çalıştığı dönemde çalışma arkadaşları, duygusallığı özellikle iş yaşamında ortaya çıkan, yaşamının temeli sevgiye dayalı, sevgisini olabildiğince çok çevresine vermek isteyen, kimseden nefret etmeyen, bir Raşit Yakalı karakteri ile tanıştı.
Raşit yakalı ‘’Beyaz yakalılar’’dan değildi.
Kendisini afişe etmeyi sevmediği, ya da beceremediği için çizgileri ile tanınmayı tercih etti.
‘’Sadece çizgi ile yarışmak çok hoş bir duygu.
Çizmekle tanınmak ve ‘Ben de varım’ demek, işin en güzel yanı. Ödüller ise tuzu, biberi oluyor’’ diyordu. Kendisini kısaca şöyle anlatıyordu:

‘’Uzun yıllar Dünya gazetesinde çalıştım (1969-1986). Falih Rıfkı Atay’a, Mithat Perin gibi hocaların yazılarının karşı köşelerinde, karikatürler çizdim. İlk karikatürüm Tercüman gazetesinde yayınlandı. Bütün öğrendiklerimi, o heyecanı taşıdığını hissettiğim gençlere aktarmaya çalıştım.
Bunu da başardığımı sanıyorum demiyorum, inanıyorum. Çok zor öğrendim ben karikatürü. Çünkü bunun okulu yok. O yıllarda eğitim veren bir yer de yok. Ve ben de bir şans yakaladım.
O günlerin gençlik heyecanı ile hocam Semih Balcıoğlu’nun talebesi oldum. Onu izleyerek ve de taklit ederek çok şeyler öğrendim. Uzun yıllar onun çantasını taşıdım. Çıraklığını yaptım.
O zaman kendi kendime söz verdim. Eğer ben bir şeyler öğrendiysem, isteyen gençlere, öğrencilere ben de öğreteyim diye bir misyon edindim kendi kendime.
Ve bu misyon yıllardır kesintisiz olarak sürüyor.
Bugün birçok arkadaşımın çok iyi yerlerde olduğunu görüyor, gurur duyuyorum.
Demek onların içine bir kibritlik ateş düşürebilmiş, çizgiyle barıştırmışım diye düşünüyorum’’.

Ustaların ilgisizliği.

Dostları ve arkadaşları arasında, ‘’Raşit Ağabey’’ diye çağrılmaktan hoşlanan Raşit Yakalı. Başından geçen unutamadığı iki olayı anlatırken, her zaman olduğu gibi yüzüne yansıyan o utangaç tavrını gizleyemiyor:

‘’Yeni Asır’da çizmeye başladığım ilk yıllarda şehirlerarası bir yolculuk yaparken yanımdaki kadın gazeteyi okuyordu. Tam karikatürümün olduğu sayfayı çevirecek iken sayfayı atladı. Ben de atladığı sayfayı işaret ederek, oradaki karikatürü gösterdim ve (Bunu ben çizdim) dedim.
Kadın tuhaf- tuhaf yüzüme baktı.
O bakışı unutamam. Gençlik heyecanı işte !. Çok utanmıştım.
Bir de üzüldüğüm bir olay var. “Çağdaş Mizah” ve “Çuval” adlı dergileri arkadaşlarla birlikte çıkarmıştım.
Semih Balcıoğlu’nun hediye ettiği masada Çağdaş Mizah’ın hazırlığını yaptım. Dergi, 1975 yılının Mayıs ayında yayınlandı. O dönem iyi işler yapmıştık.
Ama belki de gereği kadar kendimizi duyuramamışız ki gözden kaçmışız, belki de dergiden sayılmamışız. Oysa, ‘Çağdaş Mizah’ ve ‘Çuval,’ Milli Kütüphanelerin, Devlet Derleme Müdürlüklerinin kayıtlarına girmiş dergilerdir. Yani sayan, saymıştır.
Bilmeyenler, gidip oralardan araştırıp bilgi edinebilirler.
Çağdaş Mizah dergisini Semih Balcıoğlu ağabeyimin hediye ettiği masada çalışarak hazırladım.
Dergi 1975 yılının Mayıs ayında da yayımlanmaya başladı.
O yıllarda usta dediğimiz büyüklerimizden, pek ilgi gördüğümü söyleyemem.
Çünkü beni amatör olarak görüyorlardı.
Yanlarına yaklaşıp çıkardığım dergilerin konusunu bile anlatamadım.

Bir gün Çağdaş Mizah dergisini matbaadan alıp, hamalın sırtında tabaka kağıtlar halinde mücellite götürüyordum. Cağaloğlu’nda, Hürriyet Gazetesi’nin önünde ustalarınızdan rahmetli Nehar Tüblek ağabeye rastladım.
Yanında eşi İhsan Hanım da vardı.
Büyük bir heyecanla yanına yanaşıp dergiden söz ettim. Umursamaz bir tavırla ‘iyi, iyi’ gibi bir şeyler söyleyerek ilerledi.
Bizden biraz uzakta, geride kalan hamalı durdurup süratle sırtındaki tabaka kağıtlardan aldım ve orada aceleyle katladım.
Dergiyi bir görsün istiyordum. Fakat Nehar ağabey eşiyle birlikte çoktan gözden kaybolmuştu.
Bunu hatırladıkça üzülürüm.”

Karikatür dünyamızda olgunluk dönemi süren, hatta yaşı kemale ermiş birçok imza, Raşit Yakalı’nın eğitiminden geçti. Çarşaf dergisi Karikatür okulunda, yüzlerce öğrenci yetiştirdi Raşit Yakalı karikatür sanatını öğrenmek isteyenlere de şu öğütlerde bulunuyor:
‘’Önce iyi bir desen bilgisine ihtiyaçları var. Bunun için anatomi çalışmaları şart.
Bol-bol desen çizip çok okumaları gerekli.
Karikatürün basit bir sanat dalı olmadığı bilincine varmalılar.
İyi çizilmiş karikatürleri dikkatle inceleyip ezberlemeliler.
Çizdiklerini usta çizerlere gösterip eleştiri alsınlar.
Bir karikatürist her konuyu, uzmanı kadar olmasa da, çok iyi bilmek zorunda.
Kısacası karikatür diğer sanatlar gibi, büyük uğraş isteyen bir sanat dalıdır’’

Evli ve iki çocuk babası olan sanatçı, Karikatürcüler Derneği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Spor Yazarları Derneği ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü üyesiydi. Bir dönem de Karikatürcüler Derneğinin Başkanlığını yaptı. Yakalı’nın albümleri ise şöyle:
Çizgiyle (1973),
İşçi Çizgisi (1975),
Çizgiyle İcraatın İçinden (1984),
Gözlüklü Martı (1987-Reşit Aşcıoğlu’yla birlikte),
Günlük (1997),

Cemil Özyıldırım

Raşit Yakalı
Raşit Yakalı | Karikatürist
Raşit Yakalı