Mutluluktan ölüm!… Bir insana bu kadar doğum günü kutlaması gelirse sonunda olacağı bu..

Mutluluktan ölüm!…
Değerli dostlarım, kıymetli ve sevgili arkadaşlarım. Biliyor musunuz ki, 18 Haziran 2019 tarihinde, beni mutluluktan öldürdünüz !. Hani günlük hayatta yaşadığımız bir memnuniyeti daha da güçlendirmek, daha geniş anlamda ifade edebilmek için, herkesin kullandığı, ‘’Sevinçten öldüm’’, ‘’Gülmekten öldüm’’, ‘’Heyecandan öldüm’’ gibi ifadelerden yola çıkarak, ben de doğum günümdeki paylaşımlarınızla ‘’Mutluktan öldüm’’ diyorum.
Zira mutlu insanlar, her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir’’.
Her doğum günüm, beni gençlik yıllarıma götürür.
Albümlere bakarak o günleri hatırlar, yaşarım.
Neydi o gençlik yıllarımızdaki doğum günlerimizdeki heyecanlar, kalp çarpıntıları neydi.?..
O zamanlar, doğum günlerimizin bir anlamı, bir özelliği vardı.
Genelde doğum günü kutlamaları, kutlanacak kişinin evinde yapılırdı. Ancak anne ve babamızdan bunun için izin almak, çoğu kez mesele olurdu.
‘’Ayakkabılarınızla içeri gireceksiniz. Halılara basacaksınız. Evi dağıtacaksınız. Sevgilileri ile gelenler olacak. Apartman komşularımızı rahatsız edeceksiniz’’ gibi engellemeleri ortadan kaldırmak için çırpınırdık.
Gerçekten sevgililerimiz de vardı.
Belki ilk aşktı, ilk heyecan ve yaşanan bir gençlik duygusallığın sonucu idi.
Nedense ilk aşklar unutulmuyor !..
Toplanılacak gün gelip çatardı. Gelenlerden kimisi şarabını, kimisi viskisini, kimisi kolasını getirir, annelerinin yaptığı kurabiye ve börekler ile masayı donatırdı..
Çam sakızı, çoban armağanı doğum günü hediyeleri de eksik olmazdı. Aralarında topladıkları harçlıkları ile yaptırdıkları tek katlı doğum gün pastasının üzerine ‘’Doğum günün kutlu olsun’’ yazısı ise, en büyük bir jestti.
Müzik işini de, varlıklı bir ailenin oğulları Saim ve Salih’in koca bir çantada taşıyarak getirdiği TK-23 modeli teyp ile çözerdik.
Sonra dans faslı başlardı.
Tom Jones’un (Dalilah), (Green, green of home), Frank Sinatra’nın (Strangers in the night), Dalida’nın (Love in portofino), Engelbert Humperdinck’in (Les bıcyclettes de belsize), Paul Anka’nın (Put your head on may shoulde), (You are my destiny), Pepino Dicaprio’nun (Melonkoli), Nilüfer‘in (Dünya dönüyor), (Kim arar seni kim arar), (Kar taneleri), Sezen Aksu’nun (Keskin bıçak), (Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun) şarkıları teypten yükselirken, sevgililerimize sarılıp, kendimizden geçerdik.

30’lu yaşlara kadar sevinç ve heyecan getiren doğum gününe, bu yaştan sonra bazı korkular eklenmeye başlıyor. “Yaşlanıyor muyum?” sorusu ile geçmişten çok gelecek sorgulanıyor.
40’lı yaşlara geldiğinizde doğum gününün anlamı o zamana değin yaşadıklarınıza göre değişiyor.
Artık doğum gününün anlamından çok, yaşamın anlamını düşünmeye başlama zamanı geliyor.
‘Mutlu muyum?’ sorusunun yanıtı, doğum gününüzü hatırlayıp sizi kutlayanlar, o yaşa değin biriktirebildiğiniz insanların sayısıdır.
Size sundukları dostluk, dilekler, ya da armağanlar, geçmişinizin birikimidir.
Yaşamı sorgulamak, planlarımızın çoğunu gerçekleştirdiğimizi, en azından onlar için çaba gösterdiğimizi anlamak, paylaşabildiğimiz, sevebildiğimiz yürekleri hissedebilmektir.
Ölüm sorgulanmaz.
Çünkü, yaşamdan doyum sağlayanlar için ölüm, korkulmayacak bir süreçtir.
Doğum günümü gerek telefonla, gerek sanal alemden mesajlar göndererek kutlayan, bana yaşama sevinci tattıran dostlarıma sonsuz teşekkürlerimle.
Sağolun, varolun..

Cemil Özyıldırım