“Çalışan Gazeteciler Gününüz yine de kutlu olsun..” Efsane gazeteci ve efsane Hürriyet’çi Cemil Özyıldırım 10 Ocak Gazeteciler Bayramı’nın 9 patrona rağmen nasıl kazanıldığını yazdı

Yazı özetlenmiştir

Ancak Bonobo maymunlarına kadar uzanan bir süreç var ki, tam 57 yıl öncesine dayanıyor.
Bu süreç içinde ‘’Çalışan Gazeteciler Günü’ne adını veren, 1961 yılındaki ‘’9 patron olayı’’na karşı açılan mücadele, gazeteci dayanışmasına çarpıcı bir örneği oluşturuyor.
Bu mücadeleyi, kutlaması yapılmayan ‘’Çalışan Gazeteciler Günü’’ için hatırlayıp, dile getirmek gerekiyor:
Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul, Yeni Sabah’ın patronları, 5953 sayılı kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesine kazan kaldırdı.
Milli birlik Komitesi’nce 4 Ocak 1961’de kabul edilen ve 10 ocak 1961 günü Resmi Gazete’de yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5953 sayılı ‘’Basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tanzimi’’ hakkındaki kanun’, gazetecilik mesleğine girenlere ve çalışmakta olanlara yeni haklar sağladı.
‘’212 sayılı yasa’’ olarak da anılan kanunla, işverenlere, iş sözleşmelerinin “yazılı olarak yapılması”, sözleşmelere “işin nev’i”, “ücret miktarı”, “gazetecinin kıdemi” unsurlarının mutlaka konulması, “ücretlerin peşin ödenmesi” gibi dikkate alınmayan bazı yükümlülükler getirildi.
Babıâli’de dokuz gazete patronu bu kanuna tepkilerini, 10 ocak 1961 sabahı,’’Gazetelerimizi kapatıyoruz’’ başlığı ve ortak bir bildiri ile duyurdular.
Bu başlığın altında ve çerçeve içinde, dokuz gazete patronunun ortak bildirisi de yer alıyordu.
Bildiride, önce 27 Mayıs devrimi övülüyor, arkasından da “… Milli Birlik Komitesi tarafından ilan edilen basınla ilgili kanunlar, milletçe girilen bu aydınlık devirde, basını emsali görülmemiş bir tehlikenin içine atmıştır.” deniliyordu.
Bildiride sözü edilen yasalar, yukarıda kısaca anlatılan “212 sayılı yasa” ile Basın İlan Kurumu’nun oluşturulmasıyla ilgili 195 sayılı yasa idi.

Oysa gazete patronlarının yasaya kazan kaldırmalarından önce,1960’ın son aylarında adı geçen iki yasanın hazırlık döneminde, Milli birlik Komitesi, işçi ve işveren temsilcilerini Ankara’ya çağırmış, işverenler de, çalışanlar da düşüncelerini dile getirirlerken,bazı patronlar, gazetelerinde her iki yasayla ilgili hazırlıkları ağır dille eleştirmişler ve “gerçek gazetecilerin düşünülmediğini” öne sürmüşlerdi. Örneğin, bunlardan Falih Rıfkı Atay, “İşin acelesi yok. Olsa bile Milli Birlik Komitesi üyelerinin, hakiki basın temsilcileri ile hesap ve kitabı ,masa üstünde konuşarak durumun gerçeklerini tespit etmelerini arzu ederiz” demişti.
Ancak Ankara’daki toplantılara, bütün basın dernekleri, sendikaları ve gazete sahipleri sendikalarının her ikisi de çağrılmışlardı.
İstanbul Gazeteciler Sendikasını Hasan Yılmaer ve Ömer Sami Coşar, Ankara Gazeteciler Sendikası’nı İlhami Soysal, İstanbul Gazeteciler Cemiyetini Nuyan Yiğit ve görevlendirilen Hayri Alpar, Şemsi Kuseyri, Ankara Gazeteciler Cemiyeti’ni Altan Öymen, Gazete Sahipleri Sendikası’nı Akşam Gazetesi’nin sahibi Malik Yolaç ve Naşit Uluğ temsil ediyorlardı.

9 Ocak’ta alınan karar 10 ocak 1961’de yayınlanmadan önce, patronlara karşı ilk tepki, gazetelerin yazı işleri müdürlerinden geldi.
Çoğu, söz konusu bildirinin çıktığı gazetelerine “sorumlu müdür” olarak imzalarını koymayacaklarını bildirdiler ve koymadılar.
Dünya’nın yazı müdürlerinden Sami Karaören ve Hikmet Çağlayan, Milliyet’in yazı müdürlerinden Hasan Yılmaer ve Vatan’ın yazı müdürlerinden Mesut Özdemir ile Gökşin Sipahioğlu, bunlar arasındaydı.
Patronların öfkesi sürerken, yasanın Milli Birlik Komitesi’nde kabul edildiği açıklanmış, bunun üzerine dokuz gazetenin sahibi, yasa daha resmi gazete’de yayınlanmadan, yukarıda açıklanan ortak bildiriyi kaleme alıp gazetelerini kapatmaya karar vermişlerdi.

10 ocak günü dokuz patronu ortak bildiriyi gazetelerinde yayınlarken, İstanbul Gazeteciler Sendikası da harekete geçti.
Gazeteciler, aynı gün sendikadan başlayan sessiz bir yürüyüş yaptılar.
Ellerinde “Simidimiz ve hürriyetimiz için”, “Çalışan gazeteciye cop, patrona hazır lop” gibi dövizler taşıdılar.
Bu arada sendika, 10 ocak 1961 günü yaptığı toplantıda, 9 patronun üç günlük boykotu sırasında “Basın” adlı bir gazete yayınlamaya karar verdi.
Fikir ve kol işçilerinin el birliği ile 11 ocak 1961 günü çıkarılmaya başlanan, çalışanların ortak ürünü “Basın Gazetesi”nin sahipliğine sendika üyesi Selçuk Çandarlı, Genel Yayın Müdürlüğü’ne Abdi İipekçi, sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü’ne Semih Tuğrul ve teknik müşavirliği’ne de Murat Kayahanlı getirildi.

Patronların üç günlük boykotu sırasında düzenli bir şekilde yayınlanan basın gazetesi, okuyucuların büyük ilgisini toplamış ve 100 bin tiraj gibi, o gün için önemli bir noktaya ulaşmıştı.
Milli Birlik Komitesi Sözcülüğü’nden yapılan açıklamada da, “Bırakın üç gün değil, diledikleri kadar çıkarmasınlar. Yıllardan beri hak ve hukuk müdafii olduklarını iddia eden bazı yazarlar, ufak bir menfaat peşinde hak ve hukuktan ne derece ayrılabileceklerini göstermiş bulunuyorlar” denilmişti.
İstanbul’da gazete dağıtıcıları bir sessiz yürüyüş yapmışlar ve halk tarafından alkışlanmışlardı.
“Basın Gazetesi“nin üçüncü ve son sayısında çıkan başyazıda özetle şu görüşler yer aldı:

“Çıkarken ne demiştik? (üç gün sizi gazetesiz bırakmayacağız.) ve işte bırakmadık.
Bu sözümüzü tutmak için insanüstü bir çaba sarf ettik.
Günümüzü gecemize kattık. Neler mi yaptık?.
Önce yazılarımızı yazdık, haberlerimizi hazırladık, sonra dizdik, sonra bastık, paketledik ve onları sırtımızda taşıdık.
“Basın”ı sizlere ulaştırdık.
Bizim meslekten beklediğimiz bütün kazanç, bu manevi zenginliktir.
Ortadaki hava dağılmaz ve elde edilen haklara karşı olan
“zihniyet” devam ederse, basın emekçilerinin bütün güçleri ile yeniden savaşacakları ve kanun teminatı altındaki haklarından asla fedakârlık etmeyecekleri bilinmelidir’’.

Çalışan Gazeteciler Gününüz yine de kutlu olsun

Cemil Özyıldırım

NOT:
Ertuğrul Özkök 1 Mayıs 2014 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde “Ben de beyaz bir maymunum” başlıklı yazı yazmış ve bu fotoğrafı kullanmıştı..
Ancak, Ertuğrul Özkök bu yazıyı ve elinde muzlu fotoğrafı o günlerde Avrupa statlarında siyahi futbolculara yapılan ırkçı tezahüratları protesto etmek için yapmıştı..

Meraklısı için yazının linki aşağıdadır..

http://www.hurriyet.com.tr/ben-de-beyaz-bir-maymunum-26329973

……

Cemil Özyıldırım’ın “Basını maymuna çevirdiler!.” başlıklı yazısının orijinal hali ve tamamı da aşağıdaki linktedir..

Basını maymuna çevirdiler !.‘’Ben beyaz bir maymunum’’ diyerek eline muz alıp ağaca çıkan ve ‘’Maymunca’’ poz veren bu…

Cemil Özyildırım paylaştı: 9 Ocak 2018 Salı