“Beni de hatırladınız haa” demişti.. ’HAKKI’’nızı helal edin !.. Bir Hakkı Martı vardı..

Hakkı Martı

‘’HAKKI’’nızı helal edin !..

İstanbul’dan ayrılmış Balıkesir’in Ayvalık ilçesine sığınmıştı. Bu sığınış yüreğine acı veren anılardan bir kaçıştı. Eşini ve kızını kaybettikten sonra, Ayvalık’ta Cunda adasında sessizlik içinde, gözyaşlarını kurutmak çabasında idi. Yaklaşık 2 yıl önce bulduğum telefonunu çevirmiştim. Amacım Hürriyet çalışanlarının toplantısına davet etmekti. Üzüntülü bir sesle konuştu. ‘’Beni de hatırladınız haa’’ diyerek mutluluğunu ifade etti. ‘’Gelemem, zira Ayvalık’tayım. Bütün arkadaşlarıma selam ve sevgilerimi iletirsen memnun olurum. Hepiniz hakkınızı helal edin’’ dedi. Bu bir veda mı idi.?. Bilinmez !..Benim olduğu kadar, kimsenin de aklına gelmez. Ama madem herkesten helallik istedi, ona ‘’Hakkı’’nızı helal edin.

Hakkı Martı, soyadı gibi ‘’Ak-pak’’ bir insandı. Ankara doğumlu, Işık Lisesi mezunu idi. Sessiz, sakin, kızmayan, küsmeyen, az konuşan, çok çalışan bir dosttu. Hürriyet’in yazı işlerinde önce sayfa editörü, daha sonra da sayfa sekreteri olarak çalıştığı dönemde yalnız işine yoğunlaşır, şakalara gülümseyerek karşılık verir, çalışanlar toplu hatıra resimleri çektirirken bile, kareye pek girmek istemezdi. O neden ile onun resmini bulmak, bir dal parçası ile toprağı eşelemek kadar zordu. Kaldı ki, Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin ölümü ile ilgili başsağlığı mesajında bile, onun kapalı kutusu açılamamıştı.’’Hakkı Martı Kimdir’’ ara başlığı ile verilen bilgi notu hem yanlış, hem de kısacıktı Bakın şöyle bir ifade kullanılmıştı:

‘’1943 yılında Ankara’da doğdu. Mesleğe 1961 yılında Hürriyet Gazetesi’nde başladı. Günaydın ve Milliyet gazetelerinde çalıştı.’’

1943 doğumlu Hakkı Martı 1961 yılında, yani 18 yaşında iken, Hürriyet’te nasıl çalışmaya başlamıştı?. Oysa rahmetli Hakkı Martı Hürriyet’te, 1984 yılında çalışmaya başladı. Değerli kardeşim Faik Kaptan’ın ifadesi ile 1971-1972 yılları aralığında da, Adliye muhabirliği yapıyordu. Faik Kaptan’ın ifadesi şöyle :

‘’Sevgili Hakkı ile 1971-1972 yıllarında Sultan Ahmet’teki Adliye’de, adliye muhabirliği yaptık. O Günaydın gazetesinin, ben de Dünya gazetesinin muhabiriydik. Diğerleri ise rahmetli Vasfiye abla (Milliyet), rahmetli Ulvi Yanardağ (Hürriyet) ve Şakir Şad (Hürriyet) idi.’

Faik Kaptan Hakkı Martı ile adliye günlerini şöyle anımsıyor:

‘’Ben Dünya gazetesinin muhabiri olarak adliyeye geldiğimde, Hakkı Martı orada idi. Sessiz, sakin bir insandı. O dönemde adliye muhabirleri, Ağır Ceza ve Asliye Ceza mahkemelerindeki duruşmalardan haber çıkarmaya çalışırdı. Hakkı Martı ise, daha çok kadına yönelik olayları izlerdi. O nedenle yaptığı haberler, hep kadın resimleri üzerine kurulu idi. Bu durum hepimizin garibine giderdi. Bizim katildir, hırsızdır, dolandırıcıdır diye yaptığımız haberler, gazetelerimizde 2-3 sütun yer alırken, Hakkı’nın yaptığı kadına dönük resimli haberler, Günaydın gazetesinde 5-6 sütunda yer alırdı. Bir gün bunun sırrını ağzından kaçırdı. Meğer Günaydın’ın patronu, (Bana kadınlarla ilgili adliye haberleri getirin. Ola ki bir tazminat davası söz konusu olabilir. Avukatlara talimat verdim. Kaybedeceğimiz tazminat davasının 50 bin lirasını ben ödeyeceğim) demiş. Hakkı Martı, adliyede sanırım 2-3 yıl çalıştı. Daha sonra eşi (Hep omuzun da o kocaman çantayı mı taşıyacaksın) diye eleştiride bulununca, Günaydın’ın yazı işlerine çalışmaya başladı’’

Günaydın’da çalışma yaşamı 5 yıl süren Hakkı Martı, daha sonra Milliyet gazetesine geçti. Burada da 1984 yılına kadar çalıştı. Aynı yıl, eski çocukluk ve Işık Lisesinden okul arkadaşı Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Seçkin Türesay’ın çağrısı ile Yazı İşlerinde görev aldı. Seçkin Türesay, sessiz ve sakin dediğimiz Hakkı Martı’yı şöyle anlatıyor:

‘’Ortaokuldan, Işık Lisesi son sınıfa kadar beraber okuduk. Hakkı aynı zaman çocukluk arkadaşımdı. 1960 yılında liseden mezun olduk. Hakkı Hukuk Fakültesinde eğitimine devam etti. Çocukluk günlerinde ve okul çağlarında çok yaramaz bir çocuktu. Hele bir askerlik hocamız vardı ki, onu deli ederdi. Olgunlaştıkça sakinleşti. Yine de esprili bir insandı.6 ay ara ile önce kızını, daha sonra da eşini kaybetti. İçine kapandı’’.

Martı, Hürriyet Gazetesinin mavi denizinde 1984 yılından itibaren yaklaşık 6 yıl kanat açarken, önce kızı, 6 ay sonra da eşinin ölümü üzerine yuvasını Ayvalık’ın Cunda adasındaki bir çatıya taşıdı. Ancak, yakın dostları ondan haber alabildi. Martı, Çetin Emeç döneminde Genel Müdür olan Özcan Ertuna’nın da kayın biraderi idi. Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Seçkin Türesay ve Yazı İşleri Müdürlerinden Ertuğ Karakullukçu, Martı ile ilişki kurabilen meslektaşları idi. Yaklaşık 2 yıl önce İstanbul’da bir araya geldiklerinde Beyoğlu’nda bir meyhanede buluşup, anılarını tazelemişlerdi. Karakullukçu bana ‘’Bak sana kimi vereceğim’’ diye telefon ederek, telefonla da olsa, onun sesini duyma imkanını sağladı. Eşinin ve kızının ölümlerinin acısını unutamamış, geçirdiği kalp krizi nedeni ile de sağlığı bozulmuştu. Hakkı Martı’nın kalbini, yaşadığı stres, üzüntü ve kaybettiklerinin acısı, rahat bırakmadı. Tedavi için kaldırıldığı Siyami Ersek Hastanesinde, tüm çabalara rağmen kurtarılamadı. Sürekli Basın Kartı sahibi olan Hakkı Martı, sessiz yaşayıp, sessiz öldü. Sonsuzluğa kanat açarak aramızdan ayrıldı..

NOT; Hakkı Martı’nın cenazesi, Salı günü (25/06/2019) Levent camiinde öğle namazından sonra, Küçükyalı mezarlığında toprağa verilecek. Allah Rahmet Eylesin..

Cemil Özyıldırım