İNCİRLERİN LANETİ…

 

İNCİRLERİN LANETİ…

Rahmetli Anneannem hep söylerdi:
“İncir dalı kesmek günahtır. Kutsal ağaçtır incir…” derdi. Kesenin başına bir belâ gelirmiş.

Bugün, kilosu 10 TL’den aldığım inciri yerken düşündüm bunu. Rahmet okudum Anneanneciğim’e. Mübarek insan Mesnet Hanım’a.

Biz küçükken, hiç parayla almazdık İnciri. Dutu da. İstanbul’un her yanı dut ve incirdi. Bahçesinde dut ya da incir olmayan bir ev hatırlamıyorum. Beşiktaş’tan söz ediyorum üstelik. Şehrin göbeğinden. Geniş alanlara yayılmış devasa dutluk ve incirlikleri saymıyorum bile. Evet, “Buralar hep dutluktu” lafı efsane değildir gençler.

İstanbul denen bu şehirde, ortalama bir Anadolu şehri kadar çok meyve ağacı ve bostan vardı, sebze yetişen. Beşiktaş’taki bostanlardan mısır da yerdik bolca, yaz aylarında. Fasulye, biber, patlıcan, domatesin “köy”den geleni ayrı bir makbuldü. Ama İstanbul da doluydu, marulla, hıyarla mesela..

Öyle büyük günahlar işledik ki. O canım incirleri birer birer kestik. Dutları kökünden koparıp betona yer açtık. Göz yumduk. Müteahhitlere teslim ettik o canım bostanları. Suç ortağıyız hepimiz.

Anneannem haklıymış. İncir kesen, hatta incirden düşen bir daha iflah olmazmış.

Bugünlerde yaşadığımız bu cehennemin sorumlusu o katliamlarımız olabilir. Muhtemelen de öyledir.

Affedin bizi İncir Ağaçları.

Zafer Arapkirli