Türk asıllı CIA ajanı Ruzi Nasar yıllarca Ankara’da görev yaptı. Kızı Akıl Oyunları adlı kitabın yazarı

Ruzi Nazar
Sylvia Nasar, Türk kökenli CiA ajanı Ruzi Nazar’ı kızı.. Akıl Oyunları kitabının yazarı


d. 17 Ağustos 1947, Rosenhei
Almanya doğumlu Amerikalı ekonomist ve yazardır.
En çok bilinen kitabı John Forbes Nash’in hayatını kaleme aldığı ve sinemaya uyarlanan Akıl Oyunları eseridir.

Ailesi

Özbek asıllı ABD vatandaşı ve CIA mensubu Ruzi Nazar’ın kızıdır.

 

Babası Ruzi Nazar
Ruzi Nazar

Ruzi Nazar kimdir?

1917-2015,

Türkistan (Özbekistan) asıllı ABD vatandaşı, CIA ajanı.
Yaşamının büyük kısmını CIA ajanı olarak SSCB’ye karşı mücadeleye adadı.
Rus Devrimi sırasında Sovyet Orta Asya’sında dünyaya geldi.
Hayatının çoğu, doğduğu yerlerden uzakta geçirdi.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da, sonrasında da ABD ve Türkiye’de yaşadı.
1950’li yılların başından itibaren CIA görevlisi olarak çalıştı.
Görev süresinin 11 yılı ABD’nin Ankara’daki Büyükelçiliği’nde, sonraki 10 yılı da Bonn’da geçti.
1979’da Tahran’da, 1980’li yılların başında da Afganistan’da ABD adına gizli görevlerde bulundu.

Çocukluk ve gençliği

1917 yılında, sonraları Özbekistan sınırları içinde kalacak olan, Fergana Vadisi’de yer alan Margilan şehrinde dünyaya geldi.
Nazar’ın babası Cemşid Umirzakoğlu, yüz yıllardır Margilan’da ipek ticareti ile uğraşan bir aileden geliyordu ve o da aynı mesleği sürdürüyordu.
Annesi Tacünnisa Hokand Hanlığı’nın ileri gelen ailelerinden birinin kızıydı ve Rus işgalinden önce milliyetçi fikirlere sempatisi vardı.
Tacünnisa 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Türk topraklarında ortaya çıkan cedidizm akımından etkilenmiş, Rus istilasına karşı direnebilmek için modernleşmenin gereğine inanan bir kadındı. Oğluna Arapça, Farsça, Rusça dillerinin yanı sıra bu dillerdeki edebi eserleri de öğretti.

Nazar 10 yaşında iken ağabeyi Yoldaş Kari, milliyetçi direniş hareketine karıştığı gerekçe gösterilerek Sovyet yönetim tarafından idam edildi.
Bu olaydan sonra, babası Nazar’ın modern eğitim alması gerektiğine karar verdi.
İlk olarak Margilan’da lise eğitimi tamamladı ve akabinde Taşkent’te Ekonomi Enstitüsü’nü bitirdi.
Bir yandan da gece okuluna gidip, kimya dersleri aldı.
Özbekistan Komünist Partisi’nin gençlik kollarına katılan Nazar, milliyetçi gruplarla ilişkide olduğu iddia edilerek, geçici olarak partiden uzaklaştırıldı.
 Moskova’ya yaptığı seyahat esnasında cezasının kaldırılması için başvuruda bulundu ve uzaklaştırma cezası alan diğer arkadaşlarıyla birlikte tekrar parti üyeliğine alındı. B
u çok önemliydi, zira parti üyesi olmak, Sovyetler Birliği’nde kariyer sahibi olabilmek için elzemdi.

1930’lu yıllar boyunca, tüm öne çıkan Türkistanlı yazar ve şairler, hatta daha sonrasında yerel Komünist Parti liderleri, Sovyet yetkililerce dışlandılar.
Görevlerinden azledilip, sürgün ve hapis cezalarına çarptırıldılar.
Nazar, tüm bu olup bitenleri dikkatle takip ediyordu.

II. Dünya Savaşı

Ocak 1941’de askere alındı ve Nazi Almanyası ile SSCB arasında aynı yılın baharında savaş patlak verince Ukrayna cephesine gönderildi.
Birkaç hafta sonra, Kızıl Ordu Almanya’ya doğru yürürken, ağır şekilde yaralandı ve birliğinden ayrı düştü. Ukraynalı bir aile tarafından kimliği gizlenerek tedavi edildi.
Aynı yılın Ekim ayında, bir Alman çavuşu tarafından, o sırada yeni kurulmuş olan Türkistan Lejyonu’na davet edildi. Bu birlik, Kızıl Ordu’da savaşmış Türkistanlı askerlerden mürekkepti.
Bu askerlere göre bu lejyonlarda yer almak, Nazi Almanyası’na hizmet etmekten ziyade, kendi vatan topraklarının özgürlüğü için mücadele anlamına geliyordu.

Ruzi, Doğu Cephesi’nde savaşırken ikinci kez yaralandı.
Bunun üzerine naziler tarafından Berlin’de örgütlenen milliyetçi Türkistan liderliğine bağlı Milli Türkistan Birlik Komitesi’nde irtibat görevlisi yapıldı.
Sonrasında Türkistan göçmen politikalarıyla çok yakından alakadar oldu.
II. Dünya Savaşı boyunca, lejyonerlerin ihtiyaçlarıyla ilgilenmenin yanınında, Alman taraftarı General Andrey Vlasov’un Rus olmayan diğer lejyonların yanı sıra Türkistan Lejyonu’nu, kendi Rus Kurtuluş Ordusu’na dâhil etme çabalarını da savuşturmak vazifeleri arasındaydı.
Bu arada Berlin’de, Türkistanlı milliyetçilerle Vlasov’un Rus birliklerini destekleyen Himmler ve SS arasında şiddetli çatışmalar yaşanmaktaydı.
Nazar, sonraki yıllarda, Ruslar ve sol kanat karşıtları tarafından sıklıkla SS ile işbirliği yapmakla suçlanacaktı.
Bu tamamen yanlış bir iddia olmamakla birlikte, o ve Milli Türkistan Birlik Komitesi’ndeki diğer arkadaşları, SS’in Rus göçmen ve sığınmacı grupları destekleme yönündeki tutumlarına şiddetle muhalefet ediyorlardı.

1945 baharında, Türkistan Lejyonu Doğu Cephesi’nden çekildi ve kalan birlikler İtalya’da Bolzano yakınlarına yerleştirildi.
Nazar, bizzat Alman Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komutanlığı Başkanı Wilhelm Keitel tarafından bu birliklerin yeniden yapılandırılması için görevlendirildi.
Nazar, Müttefiklerin Yalta’da, tüm Almanya’da kalamış olan tüm Kızıl Ordu mensuplarının ve Rus vatandaşlarının, vatanlarına iade edilmesi yönünde bir karar aldıklarından haberdar oldu.
Bunu, arkadaşlarının ve hemşerilerinin mutlak bir infazdan kurtulmaları için bir fırsat olarak değerlendirdi fakat Nisan 1945’te Amerikan Ordusu İtalya içlerine kadar ilerlemişti ve Alman işgal yönetimi nerdeyse tamamen dağılmıştı.
Böyle olunca, beraberindekileri SSCB’ye geri gönderme planları suya düştü ve Almanya’ya dönmek zorunda kaldı.

Savaş sonrası Almanya yaşantısı

Savaşın son günlerinde, Müttefikler dört bir koldan yaklaşmakta iken, Nazar Almanya’ya döndü. Kendisi ve arkadaşları için terhis evraklarını almayı başardı.
Böylelikle yasal statülerini de değiştirmiş oluyorlardı.
1945 yılında Almanya yenilgiyi kabul edip teslim olduğu sırada, Bavyera’da Rosenheim kasabasındaydı.
İki Alman ailesinin yardım ve yataklığıyla Müttefik askerlerinden saklandı.
Şayet yakalansaydı Sovyet Ordusu tarafından infaz edilmesi kaçınılmazdı.

Barış tesis edilip, Rosenheim Amerikan işgali altına girince, saklanmaktan vazgeçti.
Bavyera’nın önde gelenlerinden, bir anti-Nazi Katolik yargıçın kızı olan Emelinde Roth ile tanıştı.
1946 yılının sonunda dünyaevine girdiler. Ertesi yıl ağustos ayında, ilk çocukları Sylvia dünyaya geldi.

1951 yılına kadar, oldukça zorlu bir yaşam sürdürdü.
Bir yandan geçimini temin etmeye çalışırken, diğer taraftan Ukraynalı ve Orta Asyalı bir grup milliyetçi ile birlikte, Münih’te kurulmuş Anti-Bolshevik Nationalists Organisation (Bolşevik Karşıtı Milliyetçiler Örgütü)’nde SSSCB’ye karşı mücadele ediyordu.
Bu örgüt Nazar’ın arkadaşları olan Stepan Banderave Yaroslav Stetsko tarafından kurulmuş, Rus olmayan milletlerin özgürlüğü için mücadele eden bir örgüttü.

CIA kariyeri

Yeteneklerinin Amerikalılar tarafından keşfedilmesi uzun sürmedi.
Tabi bunda, Türkistanlı göçmenlerin arasına sızmış bir Sovyet casusunu ortaya çıkarmasının da etkisi vardı.
Nazar 1951 yılında, ABD eski başkanlarından Theodore Roosevelt’in oğlu Archibald Roosevelt tarafından, Columbia Üniversitesi Orta Asya Enstitüsü’nde çalışmak üzere ABD’ye davet edildi.
İlk olarak Voice of America’nın Özbekçe departmanının yayınlarında çalıştı.
Archibald’ın ablası Ethel Roosevelt aracılığıyla 1954 yılında resmen CIA görevlisi oldu (Bu aileden Kim Roosevelt, CIA’nın Ortadoğu ve Güney Asya şubelerinin başında yer almıştı.) ve Washington’a taşındı.
Nisan 1955’te, Bağlantısız ülkelerin Endenozya’da toplanan Bandung Konferansı’na yeni işvereni adına katıldı. Konferans sırasında Çin ve Rusya’da diğer etnik kökenli halkların sömürge durumuna dikkat çekti.
1955 yılının Eylül ayında da, Kahire Bağlantısızlar Konferansı’na katıldı.
1959 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında ise, Viyana’da düzenlenen Yedinci Dünya Öğrenci ve Gençlik Festivali’ne katıldı.
Burada ülkesinden sürülen komünist şair Nâzım Hikmet ile tanıştı.
Nazar, anılarında Nazım Hikmet’in kendisine politikadan ve politikacılardan uzak durmasını tavsiye ettiğini hatırladığını ifade ediyordu.
Bu tip toplantılardaki görevinin, Rusya’da diğer etnik kökenli halkların sömürge durumuna dikkat çekmenin yanı sıra, Sovyet ajanlarını ve köstebeklerini tespit edilmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Türkiye yılları

Ruzi Nazar 1959’un sonundan 1971 yılına kadar ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde çalıştı.
1955 yılında Amerikan Harp Akademisi’ni bitiren ve Washington’da NATO Daimi Komitesi’nde görev yapan Binbaşı Alparslan Türkeş ile tanıştı.
Bu görüşmede ileride 27 Mayıs harekatına katılacak Askeri Ataşe Agasi Şen de vardı.
Türkeş yurda dönünce Çankırı’ya “Kontrgerilla Öğretmeni” olarak atanacaktı.
Türkiye’ye geldikten kısa bir süre sonra askeri darbe gerçekleşti.
Darbecilerin en önemli figürlerinden biri, ABD’de yakın dostluk kurmuş olduğu Albay Alparslan Türkeş’ti.

Nazar’ın Türkeş ile yakın dostluğu, Türkeş’in 13 Kasım 1960’ta Millî Birlik Komitesi’nden ihraç edilmesinden sonra da devam etti.
Nazar’ın biyografisini yazan Enver Altaylı, Ruzi’nin ABD Büyekelçisi aracılığıyla müdahale ederek, Türkeş ve arkadaşlarının Cunta tarafından idam edilmesinin önüne geçtiğini söylemiştir.
Soner Yalçın ise Ruzi Nazar’ın ABD elçisi vasıtasıyla değil de, Cemal Gürsel’in Başyaveri Agasi Şen aracılığıyla, “İhtilalin Kudretli Albayı” Türkeş’in, “sol cunta” Cemal Madanoğlu ekibi tarafından öldürülmesinin önlendiğini belirtmektedir.

Sol çevrelerce, CIA ajanı olarak Türkiye’deki aşırı sağ kanat unsurlara yardım etmekle suçlanan Nazar, yaptığı çalışmalarla, ordu içindeki sol grupların, 1971’de askeri darbeyle yönetimi ele geçirmesini önlemeyi amaçladığını, MİT (Millî İstihbarat Teşkilâtı)’nın modernizasyonuna yardım ettiğini, böylelikle MİT’in operasyonel olarak ABD’nin güdümünden kurtulduğunu iddia etmiştir.

Nazar’ın annesi ve kız kardeşinin Taşkent Radyosu aracılığıyla, 1965 yılında Türkiye’de iken, ona seslenmeleri, Ruzi Nazar’ın hayatındaki dramatik anlardan birisiydi.
Bu anons, ailesiyle çeyrek asırdır irtibatı olmamasına rağmen, ailesinin onun yaşadığından haberdar oldukları anlamına geliyordu.
Kız kardeşi, eline verilen yazılı metine sadık kalarak onun ülkesine dönmesini istediyse de, annesi metin dışına çıkarak, nerede mutlu olacağına inanıyorsa orada yaşamasını söyledi.

Nazar, Türkiye’de çalıştığı 11 yıl boyunca çok önemli ilişkiler kurdu.
1962 ve 1963’teki Talat Aydemir ayaklanmalarına yakından tanıklık etti.
Yeni MİT Yasası’ndan, Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin kurulmasına kadar çok alanda faaliyet gösterdi.
 MİT Müsteşarı Mehmet Fuat Doğu ile yakın dostluk kurdu.

1971 yılına kadar Ankara’da çalıştıktan sonra, kariyerinin kalanında Washington ve Bonn şehirlerinde çalıştı.
Zbigniew Brzezinski’nin kapitalist sistem ile Sovyet komünist sisteminin farklılıklarını ortaya koyan yayınlarının çıkartılmasında ona yakından yardım etti
. CIA içinde ve ABD yönetim kadroları arasında, SSCB’nin icindeki milliyetçi akımların güçlü olduğuna inanan ve SSCB’nin ekonomik zayıflığı yüzünden kısa sürede çökeceğine inanan azınlık grubuna dâhil kişilerden biriydi.

1979-İran gizli operasyonları

1979 yılında, Afgan kökenli Alman bir halı satıcısı kılığında, ABD Tahran Büyükelçiliği’ndeki rehinelerin kurtarılması için yapılacak bir operasyonun değerlendirmesini yapmak üzere, gizlice İran’a girdi.
İran Devrimi gerçekleştiğinden bu yana, İran’a giren ilk ABD görevlisiydi.
CIA’nın Argo isimli (bu operasyon Argo isimli 2012 yapımı filme konu olmuş, ancak senaryoda Nazar’dan hiç bahsedilmemiştir.), ABD Elçiliği işgali sırasında, elçilik dışında mahsur kalan altı elçilik personelini kurtarmak için yürütülen gizli operasyonunda yer aldı.

Afganistan

Nazar daha sonra, Kızıl Ordu’dan kaçan Özbek asıllı askerleri ABD saflarına katmak amacıyla birkaç kez Sovyet işgali altındaki Afganistan’a gitti.
Burada, ABD tarafından SSCB işgaline karşı desteklenen, Batı karşıtı İslamcı mücahit liderlerden Gulbeddin Hikmetyar ile görüşmelerde bulundu.
ABD’ye döndükten sonra, yönetimdekilere, radikal İslamcı grupların desteklenmemesi gerektiği yönündeki tavsiyelerinin, dönemin yöneticileri tarafından göz ardı edildiğini söylemektedir.

SSCB dağıldıktan sonra

Ekim 1991’de SSCB dağılıp, Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, yani elli yıllık bir aradan sonra Nazar anavatanına döndü.
Mayıs 1992’de Taşkent ve Margilan’ı ziyaret etti ve ailesinden hayatta kalanlarla buluştu.
Başkan İslam Kerimov onu, eve dönen kahramanlar gibi ağırladı.

Ailesi

Nazar’ın Sylvia ve Erkin adında iki çocuğu bulunmaktadır.
Kızı Sylvia Columbia Üniversitesi’nde ekonomi gazeteciliği konusunda profesör olarak eğitim vermektedir.
Aynı zamanda, daha sonra ‘A Beautiful Mind’ adıyla filme uyarlanan Akıl Oyunları adlı, John Forbes Nash’in hayatının anlatıldığı 1998 tarihli biyografik romanın yazarıdır.

Ölümü

Gazeteci Soner Yalçın, Sözcü Gazetesi’ndeki bir makalesinde, Ruzi Nazar’ın 19 Nisan 2015 tarihinde, oğlu Erkin Nazar tarafından Fethiye Belediyesi’ne ait huzurevine getirildiğini ve Nazar’ın bu huzurevinde hayatını kaybettiğini belirtmektedir.
Yazar, ölüm belgesine de ulaştığını söyleyerek, Ruzi Nazar’ın gizlice Foça Mahallesi’nde “Alevi Mezarlığı” olarak bilinen mezarlığa, gömüldüğüne dair hiçbir resmi kayıt ya da tutanak olmaksızın gizlice defnedildiğini iddia ederek, bu gizliliğe kendisinin de anlam veremediğini yazmıştır.

Kaynakça

  1. ^ a b Soner Yalçın (7 Mayıs 2015). “Alevi Mezarlığı’ndaki CIA Mezarı”. Sözcü Gazetesi. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mayıs 2015.
  2. ^ “Ruzi Nazar vefat etti”. Yeniçağ Gazetesi. 2 Mayıs 2015. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mayıs 2015.
  3. ^ Altaylı, E., Ruzi Nazar: CIA’nın Türk Casusu, İstanbul 2013, ISBN No: 9786050911183
  4. ^ a b c d Soner Yalçın (13 Şubat 2015). “Oyun Masası”. 29 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Şubat 2015.

Altaylı, Enver (2013). Ruzi Nazar: CIA’nın Türk Casusu. Doğan Kitap. ISBN 978-605-091-118-3.

Mumcu, Uğur (2000). Tarikat, Siyaset, Ticaret. Ugur Mumcu Arastirmaci Gazetecilik Vakfi UMAG. ISBN 9758084128 |isbn= değerini kontrol edin: checksum

Soner Yalçın, Doğan Yurdakul (2014). Reis, Gladio’nun Türk Tetikçisi. Doğan Kitap. ISBN 9759914929 |isbn= değerini kontrol edin: checksum (yardım).

Soner Yalçın, Doğan Yurdakul (2015). Bay Pipo. Doğan Kitap. ISBN 978-975-991-430-1.

Kaynak: Vikipedi