Tek başına dergi çıkartıyordu. Sonra milyon maaşlı adamları getirdiler. Kemal Kara, Güneş’in en çok çay içen adamını yazdı

GÜNEŞ’İN EN ÇOK ÇAY İÇEN ADAMI

Güneş Gazetesi’nde işe başladığımda kendimi dünyanın en tuhaf adamı olarak görüyordum.
Rabbim belki de böyle olmadığını anlamam için beni bu gazeteye yönlendirmişti kim bilir.
Çünkü orada benden daha tuhaf bir adamla tanıştım.
Adamı nasıl anlatayım bilmiyorum.
Tuhaflıkları saymakla bitmez.
Gazetenin en kıl müdürünün servisinde çalışıyordu.
Ama arkadaş işe öğleye doğru geliyordu.
İki büyük çayı bitirmeden asla işe başlamıyordu.
Ve arkadaş günün her anında ve saatinde çay içebiliyordu.
Şöyle de anlatabilirim.
Arkadaşımız tek başına yazı işlerinin içtiği çayın iki katını içiyordu.
Çay ocağının işletmecisi sırf bizimkine servis yapsın diye eleman almıştı işe.
Bu tuhaf adam asla bizim gibi işten kaytarıp orda burda geyik muhabbeti yapmıyordu.
Daktilonun başına bir oturdu mu çayı da varsa saatlerce aralıksız yazabiliyordu.
Boş zaman mı yakaladı. Dalıyordu çuvalın içine.
Ne çuvalı mı? Mektup çuvalı.
Bu tuhaf adam bugün yeni nesil gazetecilerin asla anlayamayacakları bir şeyi yapıyordu.
Tek başına haftalık bir dergiyi yazıyordu.
Derginin adı Güneş Gençlik.
Adamın adı İlyas Hızlı’ydı.
Yüzbinlere ulaşan bir dergiyi tek başına yazıyordu.
Resimlerini tek başına seçiyordu.
Başlıklarını her şeyini tek başına yazıyordu.
Editör yazısından mektup arkadaşları bölümüne, haberlerden listelere, şiir sayfasından modasına.
Her şeyini o yazıyordu.
Binlerce mektup geliyordu dergiye.
O mektupları teker teker okuyordu.
Seçiyordu. Dergide yayınlıyordu. Cevap yazıyordu.
Onun üslubu, kaleminin tadı dergiye yansıyordu.
Güneş Gençlik o dönemin önemli bir fenomeni olmuştu.
Kim bilir o dönem belki de bir çok genç ilk aşklarını Güneş Gençlik sayesinde yaşamışlardı.
Hatta o derginin sayfalarında tanışmışlardı. Yuva kurmuşlardı.
Müziği, dünyaca ünlü şarkıcıları o dergi sayesinde tanımışlardı.
Güneş Gençlik sevgiye, kardeşliğe yönelik çizgisiyle eminim ki o dönem gençlerinin kişiliklerinin oluşmasında da ufak da olsa katkısı olan bir yayın olmuştur.
Gençlere müziği, şiiri, sinemayı sevdirmiştir.
Gün geldi gazetemiz satıldı.
Satın alanların ilk hedefleri Gençlik Dergisi oldu.
İlyas Hızlı’nın tek başına yazdığı dergiye kocaman maaşlarla bir yığın insan getirildi.
Güneş Gençlik dergisi yok edildi.
O dergi asla gazetenin patronlarının dergisi değildi.
Bana göre İlyas Hızlı’nın dergisiydi.
Çünkü bu tuhaf adam ben tanığıyım o dergiyi patron dahil herkes uyurken gece geç saatlere kadar çalışarak yazıyordu. Hazırlıyordu.
Aradan onca yıl geçti.
Güneş Gençlik tadında bir dergi asla yapılamadı.
Şu an İzmit’te yaşamakta olduğunu bildiğim bizim tuhaf adama gelince.
Eminim ki ya çay demliyordur.
Ya da çay içiyordur…
Ve mutlaka yazıyordur…

Y Kemal Kara