Farkında mısınız?
Srebrenitsa katliamı, 50 yıldır insan hak ve hürriyetleri konusunda ahkam kesen, akıl veren, dünyayı insan hakları raporları ile terbiye etmeye çalışan Avrupa Birliği ve üyesi ülkelerin bulunduğu coğrafyanın tam göbeğinde yaşandı.
Hani bir karakolda Filistin askısı bulup raporlarında seni alaşağa eden Avrupa var ya, medeni olan Avrupa, tam orada işte.
Üstelik Ortaçağ’da değil, reform ve rönesanstan yüzyıllar sonra 20.yy’da.
Sadece Müslüman oldukları için Sırplar tarafından 8 bin insan katledildi.
AVRUPA denilince bu da aklına gelsin SAKIN UNUTMA..
Orhan Saat
Orta Çağ, Avrupa tarihinin geleneksel ve şematik olarak üç bölüme ayrılmasında ortada kalan çağa verilen isimdir. Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ile başlayıp Rönesans Hareketi ile biten bir dönem içerisinde kademeli olarak son buldu.
Her türlü katliamın her türlü pisliğin olduğu bir çağdır..
sözkonusu olduğunda, kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavram, genellikle insanların öznel bilincinde biçimlendiği için kesin başlangıç ve bitiş noktalarından söz edilemez. Ancak, bütün bu nedenlere rağmen, tarih kitaplarında
bölünme tarihi (M.S. 395 395 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler) ya da son
Ortaçağ kavramı tarihte ilk defa Rönesans düşünürleri tarafından geliştirildi. Bunlar kendi dönemlerini,
Bu olumsuz değerlendirmelere karşın, Ortaçağ büyük siyasal, ekonomik, kültürel, toplumsal ve sanatsal değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Batı tarihçiler bu dönemi üç başlık altında incelemektedirler: “Erken Ortaçağ”, “Yüksek Ortaçağ” ve “Geç Ortaçağ”.
Ortaçağın ortaya çıkardığı en önemli özellikler, kamu otoritesinin bölünmesi, feodalizmden kaynaklanan ademi-merkeziyetçiliğin güçlenmesi, ideolojik üstyapılara dinin egemen olması, piyasa için üretim yapılmasının yaratılması, burjuvazinin kent ve ülke parlamentolarında temsil edilmesinin sağlanmasıdır.
Geç Roma İmparatorluğu
İmparatorluğunun yavaşça çöküşüne ve sınırlardaki kontrolü yitirmesine şahit oldu. 285 yılında imparator
Roma İmparatorluğu’nun sınır komşuları daha güçlü hale geldiğinden, 4. yüzyılda imparatorluğun askeri harcamalar arttı. Daha önce ticaret ilişkileri içinde bulundukları kabileler imparatorluğun içine sızarak zenginliğinden yararlanmaya çalıştılar. Diocletian reformlarıyla vergi sistemini ve orduyu düzenledi ayrıca yönetimde güçlü bir bürokrasi oluşturdu. Bu reformlar imparatorluğa zaman kazandırdı ancak bu reformlar çok fazla para gerektirdi. Roma’nın düşen geliri imparatorluğu vergilere bağımlı kıldı. Gelecekti aksilikler Roma’nın zenginliğini ordusuna harcamasına neden olacaktı. Bu sınır genişletme döneminde ekonomik sorunlar kritik bir problem haline gelecekti. 378’deki Adrianople Savaşı yenilgisi Roma ordusuna
çok fazla zarar verdi ve imparatorluğun batısını savunmasız bırakılmasına neden oldu.Batı da güçlü ordu olmaması ve imparator Konstantin’den herhangi bir kurtuluş vaadi gelmemesinden dolayı imparatorluğun batısı uzlaşma yoluna girdi.
Geleneksel tarihte “barbar saldırıları” olarak bilinen “Göç Dönemi” oldukça anlaşılması güç ve aşamalı bir dönemdi. Bazı tarihçiler bu döneme ‘Karanlık Çağ’ adını verdi. Bu dönemdeki barbar kavimlerin bazıları Roma’nın klasik kültürünü inkar ederken, bazıları ise tamamen kabullendi hatta göz dikti.
5. yüzyılda Roma’nın kurumları çökmeye başladı.
Batı’nın son imparatoru Romulus Augustus 476 yılı’da barbar kral Odoacer tarafından tahttan indirildi.Doğu Roma İmparatorluğu (batının tamamen düşmesinden sonra Bizans İmparatorluğu) düzenini batıyı kendi kaderine terk ederek sağladı.Bizans imparatorlarının bu sınırlarda hak iddia etmesine rağmen barbar krallar kendilerini batının imparatoru olarak görmeye başladı.Bundan sonraki üç yüzyıl boyunca batının yasal bir imparatoru olmayacaktı.Bunun yerine barbar desteği sağlayan krallar tarafından yönetildi.Bazı krallar sadece vekillik alarak kral unvanıyla yönetirken bazıları kendi isimleriyle yönetti.5.yüzyıl boyunca şehirler düşmeye başladı ve güçlendirilen duvarlarla korunmaya çalışıldı.İmparatorluğun batısı altyapısal olarak çöküşler yaşadı ve merkez yönetim tarafından müdahale edilmedi.Şehirlerde yapılan savaş arabası yarışları, yolların düzenlenmesi, su kemerleri gibi düzenlemeleri genellikle piskoposlar tarafından yapıldı. Hippo piskoposu Augustine yönetici gibi davranan piskoposların bir örneğidir.
Erken Dönem Orta Çağ
8.Yüzyılda Roma merkezi otoritesini kaybetmiş, kırsallaşmış ve büyük güç olma özelliğini kaybetmişti.5’inci ve 8’inci yüzyıllar arasında Roma merkezi yönetiminin bıraktığı boşluğu yeni halklar ve güçlü bireysel hareketler doldurdu.
Roma’nın gücünü kaybetmesinin sosyal etkilerinin anlaşılması güçtür. Şehirler ve tüccarlar güvenli ticaretin ekonomik yararlarından mahrum kaldılar ve imparatorluğun entelektüel gelişimi kültürel ve eğitimsel birliğin olmamasından dolayı olumsuz etkilendi. Roma sosyal yapısının bozulması dramatiktir. Ticaret yapmak ve şehirlerarası ulaşım eskisi kadar güvenli olmadığından ticarette ve üretimde düşüş görüldü. Uzun mesafeli ticarete dayanan sanayiler; örneğin çanak-çömlek ticareti kısa sürede ortadan kalktı. 7 ve 8.yüzyıllarda
Müslümanların Pers İmparatorluğu, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika, İspanya, Portekiz ve Akdeniz’in diğer kısımlarını işgal etmesi deniz ticaretini olumsuz etkilediğinden yerelleşmeyi arttırdı. Beceriksiz yöneticilerin üstünkörü çalışmaları kütüphane, umumi banyo, meydan ve eğitim kurumları kurmak için yeterli değildi.
Yeni yapılar eskilerinden çok daha küçük ve gösterişsizdi.Şehir duvarları ardındaki Romalı mülk sahipleri büyük değişikliklere sıcak bakmıyorlardı ve kolayca topraklarını bırakıp başka bir yere hareket etmek istemiyorlardı.Bazılarının elinden malları alındı ve Bizans sınırlarına kaçtılar, diğerleri ise yeni yöneticileriyle iyi ilişkiler geliştirmeye çalıştılar.
aldıkları eğitimden dolayı Ortaçağ toplumunun merkezindeydi. Sonuç olarak yönetimde önemli rol oynadılar.Ancak Batı Avrupa’nın merkezinin dışında kalan bazı bölgeler Hıristiyanlık ya da klasik Roma geleneğinden hiç etkilenmeden kaldılar.
Carolinganlar
Fransa’nın Gaul bölgesinde iki yeni güç ortaya çıktı; Austrasia ve Neustria. Bu krallıklar efsanevi kralları Merovec’den sonra üç yüzyıl boyunca Merovingian hanedanlığından gelen krallar tarafından yönetildi.Merovingian ailesi dönem dönem aile bireyleri arasında anlaşmazlıklar çıkan bir aileydi.Merovingian tahtına geçme kuralı kanbağı idi.Ancak 7.yüzyılda Austrasian ailesi güç kazandı ve Merovingianlar geleneksel figür olarak korundu.Merovingianlar Baltık üzerinden Avrupayla ticaret ilişkilerinde bulundu.Merovingian kültürü ‘Romanlaştırılmış’ olarak tanımlanabilir, örneğin Roma paralarındaki yönetici sembollerine, piskoposluğa ve manastırlara çok önem verdiler.Bazıları Merovingianların Bizans’la ilişki içinde olduğunu düşündü.Ancak Merovingianlar seçkin kişilerin ölülerini toprak mezarlara gömdüler ve nesillerini hayvan figürleriyle işaretlediler. 7.yüzyıl Austrasia ve Neustria arasında iç savaşların yaşandığı bir dönemdir. Bazı aile büyükleri bu savaş ortamından yararlandı. Örneğin Pippin bu durumdan yararlanarak kendini Merovingian Sarayı’nın başkanı ilan etti ve büyük zenginlik ve destek elde etti.Kendi soyundan gelen diğer nesiller de onun bu konumundan yararlandı ve sarayda danışmanlık ve vekillik gibi görevlere geldiler.Hanedanlık 732’de Charles Martin’in Müslümanları yenmesiyle yeni bir yön aldı.Carolingan hanedanlığı III.Pippin önderliğinde 753’te Austrasia ve Neustrialar’ın yönetimlerini ele geçirdi.Çağdaş kayıtlara göre Pippin bu darbe için gücünü Papa’dan aldı.Pippi’nin darbesi Morevingianların beceriksiz ve zalim yöneticiler olduğu yolunda yapılan propagandalarla kuvvetlendirildi ve Charles Martel’in başarıları ve ailesinin dindarlığı yüceltilerek öyküleştirildi. 783’te Pippin öldüğünde imparatorluğu oğulları Charles ve Carloman’ın ellerine bıraktı.
Carolingian Rönesansı
Charlemange’nin Aachen’deki sarayı kültürün yeniden doğuş merkeziydi ve ‘Carolingan Rönesansı’ olarak da bilinir.Bu dönemde okur-yazarlık oranında artış görüldü, sanatta, mimaride, hukukta ve dini eserlerde gelişmeler görülür. Klasik Latin edebiyatı almış olan İngiliz keşiş Alcuin, Aachan’a davet edildi.Bu Latin kültürüne dönüş ortaçağ Latin gelişmeleri için önemli bir basamaktır.Bu dönemde bütün Avrupa’da iletişimi kolaylaştıra bir yazı düzeni kullanıldı. Almanya’da Carolingian hanedanlığının düşmesi ve Anglo-Saxon’ların güç sahibi olmasını Ottonian Rönesansı izledi.
Orta Çağ’ın Zirve Dönemi
Orta Çağ’ın Zirve Dönemi, tarihçiler tarafından 11. ve 13.yüzyıllar arasında Avrupa’nın şehirleşme süreci, askeri gelişme ve düşünsel etkinliklerin canlandığı dönem olarak tanımlanır. Bu canlanma yağmacı İskandinavya’nın ve Magyarlar’ın Hıristiyanlığı kabullenmesiyle ivme kazandı. Bu dönemde Avrupa’nın nüfusu büyük miktarda artış göstermiştir. Nüfus şehirlerde yoğunlaştı ve buradaki insanlar uzaklardaki tarım alanlarını işgal etmeye çalıştılar.
Haçlı Seferleri
Haçlı Seferleri Kudüs’ü Müslüman kontrolünden kurtarmak için yapılan donanımlı seferlerdir. Kudüs 7. yüzyılda, Yakın Doğu, Kuzey Afrika ve Anadolu’yla birlikte Müslüman kontrolü altına girmişti. İlk Haçlı Seferi, 1095 yılında, Papa II. Urbanus’un Clermont Konseyi’nde verdiği vaazda Bizans imparatoru I.Alexios Komnenos’dan yardım etmesini istemesiyle başladı. Urban Haçlı seferlerine katılan Hıristiyanlara günahlarının bağışlanmasını ve Kudüs’e yerleşmeyi vaat etti. Bu arzuyla Avrupa toplumunun her sınıfından binlerce insan bu amaçla hareket etti ve 1099 da Kudüs’ün ve diğer bölgeler ele geçirildi. Hareket ilk desteğini Franklardan aldı; Arapların Haçlı Seferlerine “Franj”demesi bu yüzdendir.Bu bölgede azınlık olmalarına rağmen, Haçlılar işgallerini pekiştirmek için Haçlı şehirleri kurdular, bunlar ; Kudüs Krallığı,
Bilim ve Teknoloji
Erken Dönem Orta Çağ ve İslam’ın Altın Çağı’nda, İslam felsefesi, bilimi ve teknolojisi Batı Avrupa’dan çok daha fazla gelişmişti. İslam alimleri eski gelenekleri incelediler ve kendilerinin yeni buluşlarını, yeniliklerini de ekleyerek eni bir kültür oluşturdular.
12 ve 13.yüzyılda Avrupa’da köklü icatlar, yenilikler, geleneksel üretim şekillerinde ve ekonomide köklü değişiklikler görülür. Bu dönem top, gözlük ve artezyenin icadı gibi teknolojik gelişmelerin görüldüğü ve doğudan barut, ipek, pusula gibi yeniliklerin alındığı dönemdir. Ayrıca gemicilik ve saat yapımında büyük gelişmeler görülür ve bu gelişmeler ‘Coğrafi Keşifler’e zemin hazırlamıştır. Birçok sayıda tıp, bilim konularındaki Arapça ve Yunanca eser çevrilmiş ve Avrupa’ya dağıtılmıştır. Özellikle Aristoteles yeni düzenlenen üniversitelerin kurulması aşamasında gerçekçi ve mantıksal yaklaşımı nedeniyle büyük önem kazanmıştır.
Din Alanında Değişiklikler
11.yüzyılda seçkinler keşişlerin iyi bir dini temel kurmak için keşişlerin kendi kurallarına uymadıklarını düşündüğünden monastik düşünce önem kazandı. Bu dönemde keşişlerin dua edenleri Tanrı’ya ulaştırarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirdikleri için çok faydalı bir iş yaptığına inanılıyordu. Ancak eğer keşişler erdemli kişiler değilse bu vakit boşa gitmiş olacaktı. Bu korkudan dolayı 909’da Macon’da Cluny Manastır’ı kuruldu. Bu reformlaştırılmış manastır kısa zamanda katılığıyla ün saldı. Cluny daha kaliteli bir ruhani düzen oluşturmak için kendi başrahibini kendi seçti ve ekonomik ve politik açıdan bağısızlığı sağlamak için Papa’nın koruması altına girdi. Kötü manastır kanunların karşı pratik bir çözüm üretti ve 11.yüzyılda Cluny’nin başrahipleri imparatorluğun politik işlerinde fikir bildirmeye, Fransa ve İtalya’daki manastırları düzenlemeye çağırıldı. Monastik reformlar laik kiliseleri de etkiledi. 1049’da
Geç Dönem Orta Çağ
Geç Dönem Orta Çağ felaketler ve zorluklar dönemiydi.Bu dönemde iklim tarihçilerinin de ortaya koyduğu gibi tarım iklim değişiminden oldukça etkilendi ve 1315-1317 yılları arasındaki Büyük Kıtlık’a neden oldu.Bakteriyel hastalık olan ‘Siyah Ölüm’ iyi beslenemeyen nüfusa söndürülemeyen bir ateş gibi yayıldı ve 14.yüzyıldaki nüfusun neredeyse dörtte üçünü hatta bazı bölgelerde yarısını öldürdü.Büyük miktarda toprak terk edildi ve buradaki ürünler işlenmeden kaldı.İşçi sayısında azalma sonucunda işçilerin maaşı arttı ve toprak sahipleri işçileri topraklarında çalışmaya ikna etmeye çalıştı.Ayrıca işçiler de daha çok kazanç hak ettiklerini savunarak isyan ettiler.Bu kriz dönemi aksine