“Şimdi, sizlere bir sorum var… Bu genci aslında kim kurtardı. En mantıklı cevabı verene bir çift bot hediye edeceğim”

Yıllar önce dünyanın en sağlam dağcı botu olan ” aku mastang’i ” almıştım…
Aynı gün evimde otururken, telefonum çaldı ve karşımda çığlık çığlığa bir anne sesi, sevdiğim bir kardeşim olan oğlunun intihara kalkıştığını söyledi.
Annemle kısa sürede o kardeşimin evine ulaştık, eşi dostu haberdar edip, genç arkadaşımın odasına daldık, kadere bakınız ki; daha bir hafta öncesinde intihara kalkışan o enayiyle beraber ” ileri cankurtarma eğitimlerimizi ” tamamlamış brövelerimizi almıştık, ben hemen bizim elemanı kusturmaya çalıştım, annemse banyoya koşup, küveti soğuk suyla doldurmaya başladı.
Ben elemanı kusturamadım, o sırada annem küveti doldurdu bizim enayiyi kucakladığı gibi dolu küvete salladı, ardından bana dönüp “bir sigara yak” dedi. yaktım, valide bizim elemanın kıçını açıp, tam kıçına sigarayı bastı, ” bir sigara daha yak dedi, aynı şekilde onu da gencin kıçına bastı.
Bizimki kıçı yanınca az canlanır gibi oldu…

O sırada aradığımız özel ambulans gelmişti, genci alıp en yakında olan Bakırköy devlete kaldırdık.
ilk müdahale yapıldı ve hastanede yoğun bakım olmadığı, acilen tam teşekküllü bir hastaneye götürülmesi gerektiği söylendi…
Çaresice eski model ambulansa bindirip, yakındaki özel bir hastaneye gittik, o yıllarda bu özel hastanenin doktorlarından biri bizim dağcılık hocamız ve akutun kurucularından olan, sayın Feridun Çelikmen di…
Hastane yönetimi gencin mali imkanlarının yeterli olmayacağı gerekçesiyle!
Hastamızı kabul etmedi ve kapıyı gösterdi.
O anda Feridun hocamız, o yıllarda ülkemizde bulunan, en lüks, ekipman ve doktor vss donanımlı ambulansını bize vererek, büyük bir abilik yaptı, hastamıza serumlar bağlandı ve Cerrahpaşa’ya doğru yola çıktık.
Artık iki ambulansımız vardı, ben öndeki boş ambulansla yolu açıyorum, ardımızdan tam teşekküllü diğer ambulans geliyordu…
Cerrahpaşa “yer yok” diye bizi hastamızı almadı, özel İstanbul Hastanesi ve Çapa Tıp Fakültesi de almadı, son çaremiz haseki hastanesi…
Haseki Hastanesi’ne düğün alayı gibi girdik, burada ilk tetkikleri yapıldı ve bize bir defa daha yoğun bakımında yer olan bir hastane bulmamız gerektiği söylendi…

Bu süreçte doğa ve maceranın onlarca üyesi hastane de toplanmış, sevdiğimiz bu genci yaşatabilmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Annem ve gencin annesi hastane yönetimiyle konuşmak için yanımızdan ayrıldılar, bense yoğun bakımın önünde adeta çıldırmış gibiyim, o sırada yanıma yaklaşan yaşlı hastane polisi usulca kulağıma eğildi ve

– Her yoğun bakım da üst düzeyler veya hastane personeli yakınları için, bir yatak boş tutulur. dedi… O polise döndüm ve

– Yoğun bakım şu buzlu camlı kapının arkası mı dedim, polis başıyla onaylayıp, çay içme bahanesiyle ilerideki kafeye gitti… o sırada bizim delikanlı iyice kötüleşmiş, resmen ex durumuna girmeye başlamıştı…
Artık onu başka bir hastaneye götürmemiz imkansızdı…
Ansızın kararımı verdim ve delikanlının sedyesini çekerek o buzlu camdan kapının önüne geldim ve….
Daha sabah aldığım Aku Mastang botumla; camdan kapıya tekmeyi koyduğum gibi..

Sedyeyi çeke çeke yoğun bakım odasına girdim ve gerçekten de en dipte boş bir yatağın olduğunu gördüm. yanımdaki dağcı arkadaşların yardımıyla artık hiç bir yaşamsal tepkisi kalmamış olan genci o yatağa alıp, o an ki sinirle tüm doktorları gencin başına topladım ve yatağın kenarına çöktüm kaldım.
Doktorlar gence müdahaleye başladılar…
Bizi de az önce kırdığım cam kapının arkasına postaladılar…
Dışarı çıktım ortalık fena karışık, annem ilk geldiğimizde hastamızı yer yok diye kabul etmeyen danışmadaki kadını yoluyor, gencin annesi koridorda bayılmış bir otuz yatıyor. ” Bknz: abla çok kısa boyluydu ” az önce bana yol veren polis ellerinde kelepçe şahsıma doğru yaklaşıyor, hasta yakınları alkışlıyor, hastane personeli şahsıma münhasır kalaylarını sıralıyordu…
Polis abi kelepçeyi taktı Vatan Emniyet’ten ekip geldi beni aldı, gittim şahit arkadaşlarla ifademizi verdik, valide sağ olsun hastane yönetimine “Kapının parasını öderim, siz şikayetçi olmayın, bizde sizden şikayetçi olmayalım” restini çekince, emniyet beni saldı, döndüm hastaneye…
O genç şuan da yaşıyor, sayfamda az sonra bu anıyı okuyacak, muhtemelen serserice gülecek.
12 gün yoğun bakımda kaldı, nihayetinde sağlığına kavuştu, birazı şahsımın, birazı doğa sporları derneğimizin ve benim valide bankın desteğiyle; tüm hastane masrafları ödendi, yuvasına ailesine döndü…

Şimdi, sizlere bir sorum var… Bu genci aslında kim kurtardı.

1 – Valide i Nafiş…
2 – Ferudun Çelikmen hocamız
3 – O Yaşlı polis…
4 – Benim aku mastang botlar…

En mantıklı cevabı verene bir çift bot hediye edeceğim…

Sevgilerimle
Murat Ceylan