Sen ne güzel bir yersin KUZGUNCUK..

Fotoğraf: Hilmi Türkay

Kuzguncuk, Boğaz kıyısında kilise, cami ve sinagogun yan yana yükseldiği, bağrında 19. yüzyıl İstanbul’unun kozmopolitliğini, hoşgörü ortamını barındıran bir semt. Burada mahalle kültürü devam ediyor. Kuzguncuk’un sokaklarında kaybolun, beklenmedik sürprizlerle karşılaşacaksınız!
Bir Boğaz köyünün anatomisi: Kuzguncukta gezilecek yerler..

Evliya Çelebi’ye göre semt bugünkü adını 15. yüzyılda burada yaşayan Evliya Kuzgun Baba’dan almış. Ana cadde İcadiye’den semte girin. Hemen solda Beth Ya’akov Sinagogu, yanında da Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi var. Biraz ileride sağda Ayios Panteleimon Rum Kilisesi bulunuyor. Boğaz yolu üzerindeki Ermeni Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç’le yan yana yer alan Kuzguncuk Camii için Ermeni cemaati bahçelerinden yer vermiş. Bugün iki ibadet mekanı aynı yükseklikte kubbeye sahip. Deniz kıyısındaki Üryanizade Camii 1860 yılında II. Abdülhamid’in şeyhülislamlarından Üryanizade Ömer Efendi tarafından yaptırılmış. Sadece tarzının en güzel örnekleri arasında sayılan saçaklı ahşap minaresiyle değil, şirin bir yalıya benzeyen görüntüsüyle de dikkatinizi çekecek.

Üryanizade Camii

Kuzguncuk’tan Beylerbeyi’ne doğru ilerlediğinizde karşınıza harika bir ahşap köşk çıkacak. 1885 yılında II. Abdülhamid’in Adalet Bakanı Mahmut Cemil Efendi için İtalyan mimar Alberti tarafından yapılmış, binada doğu ve batı mimarisi birleştirilmiş. Bir kültür merkezi görevi üstlenen Cemil Molla Köşkü’nde şiir ve musiki geceleri düzenlenirmiş. Köşk ayrıca imparatorluğun ilk telefonuna, özel sinemasına ve fotoğraf stüdyosuna ev sahipliği yapmış. Tavanlarının altın varakla bezendiği, pencerelerinin vitraylarla süslendiği köşkün mermer hamamı, sıcaklığını her zaman koruyabilmesi için zeminden kalorifer sistemi ile ısıtılmış.

Cemil Molla Köşkü’nün cihannümasından müthiş bir Boğaz manzarası var.

GERÇEK MAHALLELİ, GERÇEK İSTANBULLU

Kuzguncuk’tan Üsküdar’a giderken göreceğiniz binalardan biri olan Fethi Ahmet Paşa Yalısı ya da diğer adıyla ‘Pembe Yalı’ 19. yüzyılda yapılmış. Fethi Ahmet Paşa 1846 yılında Aya İrini’de İstanbul’un ilk askeri müzesini kurmakla görevlendirilmiş. Yalı 1911 ve 1948 senelerinde İstanbul’u ziyaret eden İsviçreli mimar Le Corbusier’ı kendine hayran bırakmış. Besteci Franz Lizst yalıda kalıp beğenisini ifade eden bir başka ünlü. Yalının arka tarafında bulunan koru da aynı adı taşıyor ve içinde belediyenin çok güzel manzaralı tesisleri var. Binada bir dönem Nazım Hikmet yaşamış. Eskiden Kuzguncuk’un sakinleri arasında “Anlat derdini Marko Paşa’ya” deyimine adını veren Rum doktor Marko Paşa ile Şair Can Yücel de bulunuyormuş. Semt, Buket Uzuner’in çok satan romanı ‘Kumral Ada-Mavi Tuna’nın da mekanı olmuş.

Bir zamanlar Nazım Hikmet’in de yaşadığı Fethi Ahmet Paşa Yalısı

Ünlü yemek yazarı Refika’nın Mutfağı ise postanenin sokağındaki 1923 tarihli Simotas binasında yer alıyor. Müslüman bir ülkede, Musevi bir aile için Rum bir mimarın yaptığı binanın üzerinde miladi, ibrani ve hicri üç ayrı takvim var.

Eskiden çok sayıda yazlık sinemanın bulunduğu semtte şimdi park olan İlya’nın Bostanı’na muhakkak uğrayın. Rum asıllı bir vatandaşımız olan İlya 1990’lara kadar bostanda yetiştirdiklerini satmış. Parktaki 86 küçük bahçe kura yoluyla kiralandı.

Denizin üzerindeki İsmet Baba iyi bir balık lokantası ve 2009 yılında Meryl Streep’i ağırlamıştı.

HER ŞEY BİR TESADÜF MÜ?

Simotas binasında Kuzguncuk’taki lezzetlerin en alası pişiyor. ‘Paha Biçilemez İstanbul’ isimli TV programının Kuzguncuk bölümünde Refika Birgül’ün bu binanın en üst katında yer alan stüdyosunu ziyaret etmiştik. Refika televizyon çekimlerini burada yapıyor. Manzara tepeden müthiş, Boğaz ayaklar altında. Önünüzdeki tabaklarda da onun yaptığı yemekler olunca değmeyin keyfine! Refika bana ilginç bir olay anlattı. Dediğine göre Simotas binasının giriş katında çok güzel yemekler yapan bir kadın varmış, bir gün Atatürk bu kadının yemeklerini yemeye gelmiş. Kim bilir belki karmanın bir parçası olarak yıllar sonra Refika da bu binada yaptığı yemekleri, yazıları, kitapları ve TV programları aracılığıyla buradan halkla paylaşıyor. Binanın kalan katlarını da imkanı kısıtlı ama farklı işler yapan kişilere uygun fiyatlarla veriyor.

Ana caddede bulunan Nail Kitabevi sıra dışı bir mimariye sahip bir binada yer alıyor.

SEMTİN ALIŞVERİŞ ÜSLERİ

Ana caddede bulunan Nail Kitabevi sıra dışı bir mimariye sahip bir binada yer alıyor. En üst katında sanatçı rezidansı var. Semte bir katkı sağlayacak sanatçılar burada ağırlanıyor. Burası eskiden Berber Muzaffer’in dükkanıymış. Kuzguncuk’ta beklenmedik dükkanlarla karşılaşıyorsunuz. Üryanizade Sokak’taki Homemade Aromaterapi bir şifa dükkanı ve benim en sevdiğim yerlerden biri. İçerisinde katkı maddesi bulunmayan, elde edilme sürecinde kimyasal süreçten geçmemiş soğuk sıkım sabit yağlar ile bitkileri kullanarak, porselen havanlarda, metal ve plastik değmeden hazırlanan ürünler satıyorlar.

Kaynak: Hürriyet Gazetesi